Arama Sonuçları etmez Sözün

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/38186-etmez-Sozun

NoHadis MetniKaynak
8672 Bir kul, bir kelimeyi söyler, ne söylediğini fark etmez. (Sözün ne netice vereceğini) Bu yüzden Cehennemde şark ile garb arasında daha uzak bir yere düşer.Ramuz el e-hadis, 103. sayfa, 13. hadis
9422 Ey insanlar! Sanki bu dünyada ölüm bizim için değil de bizden başkasına yazılmış. Hak da sanki başkasına vacib gibi imiş. Bize göre -az miktardaki- ölüleri götürüyoruz. Komşuya götürüyormuş gibi. (Evleri kabirleri imiş gibi) Miraslarını yiyoruz. Sanki biz ölmiyecekmişiz gibi. Ne mutlu o kimseye ki, kendi ayıbı onu meşgul eder de, başkasının ayıbını görmez. Ne mutlu o kimseye ki, kendi nazarında kendini hor görür de başkasına noksanlık atfetmez. Meskenete düşmeden Allah için tevazu eder ve helalinden kazandığı malı infak eder. Düşkün ve miskin kimseleri hoş tutar. Fıkıh ve Hikmet ehli ile düşüp kalkar. Ne mutlu o kimseye ki, kendini hor görür. Kazancı helal gidişi salih olur ve kimseye bir zararı dokunmasın diye dikkat eder ve insanlardan uzlet eder. Ne mutlu o kimseye ki, ilmi ile amel eder. Malının fazlasını infak eder, Sözünün fazlasını ise tutar.Ramuz el e-hadis, 183. sayfa, 5. hadis
10071 Mümin akıllıdır, basiretlidir, uyanıktır. Vukuf sahibidir. Her şeyde yönünü Allah'a çevirmiştir. Acele etmez, alimdir, verağ sahibidir. Münafık ise bunun aksine ne nederen geldiğine dikkat eder ne gittiğine. Ötekini berikini çekiştirir, harama dikkat etmez, Sözünü karıştırır, nerden kazandığına ve nereye harcadığına bakmaz.Ramuz el e-hadis, 231. sayfa, 14. hadis
12920 Beni yolcunun (su kabı) gibi yapmayın. Yolcu kabını su ile doldurur. İhtiyacı olursa onu içer, icap etmezse içmez döker. Beni Sözünüzün başında, ortasında ve sonunda anın.Ramuz el e-hadis, 467. sayfa, 13. hadis
14260

Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:

Huneyn Savaşı ganimetlerini taksim ederken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bazı kişilere diğerlerinden fazla hisse verdi. Akra’ İbni Hâbis’e yüz deve, Uyeyne İbni Hısn’a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Bunun üzerine bir kişi:

Vallahi bu taksimde hakkâniyet yoktur, Allah rızâsı da gözetilmemiştir! dedi.

Ben de:

Allah’a yemin ederim ki bunu ben Resûlullah’a söyleyeceğim, dedim.Gittim, adamın söylediklerini anlattım.

Bunun üzerine, kızgınlığından Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yüzü kıpkırmızı kesildi. Sonra şöyle cevap verdi:

“Allah ve Resûlü de adâlet etmezse, hiç kimse adâlet etmez.” Daha sonra da şöyle buyurdu:

“Allah, Mûsâ’ya rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithama maruz kalmıştı da sabretmişti.”

Ben (kendi kendime), “Bundan sonra kimsenin Sözünü Resûlullah’a iletmeyeceğim” diye karar verdim.

Buhârî, Edeb 53; Müslim, Zekât 145