Arama Sonuçları hal yalnız

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/28650-hal-yalniz

NoHadis MetniKaynak
8605 Borç, o borcun sahibine ödettirilir. yalnız şu üç hal hariç: düşmanla mücadeleden geri kalmamak için borç etmiş ve ödeyemeden ölmüş ise; Bir fakir adama garib bir misafir gelmiş ve o evde ölmüş, cenazeyi kaldırmak için o fakir adam borç etmiş fakat ödeyememiş ise; Bekâr bir adam harama girmemek için borçla evlenmiş ödeyememiş ise, Bunların borcunu kıyamette Allah (z.c.hz.) öder.Ramuz el e-hadis, 98. sayfa, 2. hadis
8728 Bir kimse yalnız şu üç halde istekte bulunabilir: (Diyet verecek) bir kan sahibi için, şiddetli borç, şiddetli ihtiyaç.Ramuz el e-hadis, 107. sayfa, 12. hadis
9199 Size ashabım hakkında hayır tavsiye ederim. Sana tabiin ve tebai-tabiin hakkında da hayr tavsiye ederim. Sonra yalan yaygınlaşır. Öyle ki, adam kendinden yemin istenmeden yemin eder. Şahid de istenilmeden şahidlik yapar. Dikkat edin, bir erkek, yabancı bir kadınla asla yalnız kalmasın. Yoksa üçüncüleri şeytan olur. Size cemaate devamı tavsiye ederim. Aman tefrikaya düşmeyin. Zira şeytan, tek insanla beraberdir. halbuki o iki kişiye daha uzak olur. Cennetin ortasını istiyen cemaate yapışsın. İyiliği, kendisini sevdiren, kötülüğü ise üzen kimse gerçek mümindir.Ramuz el e-hadis, 158. sayfa, 1. hadis
10265 Ben kıyametin önü sıra kılıçla baas olundum. Taki şeriki olmayan Allah'ın yalnız kendisine ibadet edile. Rızkım, mızrağımın gölgesinde takdir kılınmıştır. Emrime muhalefet edene zillet ve aşağılık takdir edilmiştir. Kim ki, bir kavme benzemeye gayret ederse, o onlardandır.Ramuz el e-hadis, 245. sayfa, 3. hadis
10330 Siz Bana kıyamette, abdest azaları nurlu bir halde geleceksiniz. Bu hal, yalnız ümmetimde görülür ve onların dışında hiçbir ümmete nasib olmaz.Ramuz el e-hadis, 250. sayfa, 4. hadis
10390 İlim öğrenin. Zira Allah için öğrenmek insana haşyet verir. Onu taleb etmek ibadettir. Onu müzakere tesbihtir. Ve ondan bahsetmek te cihaddır.(Deylemi'de ilaveten: Bilmiyene onu öğretmek sadakadır. Ehline bezletmek yakınlıktır. Zira o helalin ve haramın alamet yeridir. Cennet yolunun nurlanmış işaretleridir. yalnızlık arkadaşı, vahşette enisi, halvetle konuşanı, darda ve genişlikte delili, düşmanlara karşı silahı, dostlar yanında zineti, gariplikte yakınıdır. Allah, onunla bir kısım kavmi yükseltir de Cennette önder kılar.)Ramuz el e-hadis, 254. sayfa, 7. hadis
11809 Bir kimse müslüman bir kişiyi, onun ırz ve şerefine halel gelecek bir yerde yalnız bırakırsa, Allah da onu Allah'ın yardımını çok beklediği bir sırada yalnız bırakır. Bir adamda bir müslümana, ırzına veya şerefine halel gelecek bir yerde sahip çıkarsa, Allah (z.c.hz.) de tam sırasında ona sahip çıkacaktır.Ramuz el e-hadis, 380. sayfa, 7. hadis
12492 Bir kimse yalnız Allah'a ihlas halinde, ibadetinde Ona ortak koşmayarak ve namazı ikame ettiği ve zekatı vermiş olduğu halde dünyadan ayrılırsa, o kimse Allah'ın rızasını kazanmış olur.Ramuz el e-hadis, 431. sayfa, 12. hadis
14476

Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber şöyle buyurmuştur:
Mekke’nin fethinden sonra, artık (Medine’ye) hicret etmek yoktur. yalnız cihad
etmek ve cihad niyetinde bulunmak vardır. Cihada çağrıldığınız zaman derhal
(orduya) katılın.1
(M4831 Müslim, İmâre, 86; B2783 Buhârî, Cihâd, 1)

M4831 Müslim, İmâre, 86; B2783 Buhârî, Cihâd, 1
14320

Ebû Abdullah Huzeyfe İbnü’l-Yemân radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

“Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldım. Bakara sûresini okumaya başladı. Ben içimden herhalde yüz âyet okuyunca rükû eder, dedim. O yüz âyetten sonra da okumaya devam etti. Ben yine içimden bu sûre ile namazı bitirecek, dedim. O yine devam etti. Bu sûreyi bitirip rükû eder dedim, etmedi. Nisâ sûresi’ne başladı; onu da okudu. Sonra Âl-i İmrân sûresi’ne başladı; onu da okudu. Ağır ağır okuyor, tesbih âyetleri gelince tesbih ediyor, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyor, istiâze âyeti geçince Allah’a sığınıyordu. Sonra rükûa gitti. “Sübhâne rabbiye’l-azîm (büyük rabbimi tenzîh ederim)” demeye başladı. Rükûu da aşağı-yukarı ayakta durduğu kadar uzun oldu. Sonra “semiallâhu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd (Allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yalnız sanadır ey rabbimiz)” dedi ve kalktı. Hemen hemen rükûuna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. Sonra secdeye vardı ve “sübhâne rabbiye’l-a’lâ (yüce rabbimi tenzih ederim)” dedi. Secdesini de aşağı-yukarı kıyâmı kadar uzattı.”

Müslim, Müsâfirîn 203