No | Hadis Metni | Kaynak |
7698 | Yemek yediğinde veya bir şey içtiğinde şöyle de: Bismillâhi ve billâhillezî lâ yedurru ma'asmihî şey'ün fil ardı ve lâ fissemâi yâ Hayyu ya Kayyûm." Böyle söylersen o yiyecek veya içecekten sana bir hastalık gelmez. hatta içinde zehir bile olsa. | Ramuz el e-hadis, 35. sayfa, 8. hadis |
7725 | Yatağına geldiğinde şöyle de: "Eûzü bi kelimâtillâhit tâmmâti min ğadabihî ve 'ikâbihî ve min şerri 'ibâdihi ve min hemezâtişşeyâtîn. Ve eûzü bike Rabbi en yahdurûn." Eğer böyle dersen sana bir şey zarar vermez. Ve hatta onlar sana yaklaşamazlar bile. | Ramuz el e-hadis, 37. sayfa, 6. hadis |
8646 | Şeytan sizin her işinize burnunu sokar. hatta yemeğinize bile. Sizden birinizin lokması düşünce çöpünü alsın ve yesin, şeytana bırakmasın. Yemekten sonra ellerini (parmaklarını) yalasın. Çünkü bilmezsiniz yemeğin sizin için mübarek kısmı neresidir. | Ramuz el e-hadis, 101. sayfa, 8. hadis |
8648 | Şeytan, sizden biriniz namaz kılarken gelir, karıştırır. hatta hangi rek'atte olduğunu da şaşırtır. Böyle zamanlarda secde-i sehiv yapınız. | Ramuz el e-hadis, 101. sayfa, 10. hadis |
8652 | Şeytan önümden geçmek istedi, boğazını sıktım. hatta dilinin soğukluğunu elimde duydum. Süleyman (a.s.)ın duası olmasaydı, bu mescidde onu direğe bağlardım. Çocuklar da gelir, seyrederlerdi. | Ramuz el e-hadis, 102. sayfa, 4. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
11561 | Eğer mü'min ameli sebebiyle ücuba düşmeseydi, günahlardan korunurdu ve hatta aklından bile geçirmezdi. Lakin günah onun için ücubdan hayırlıdır. | Ramuz el e-hadis, 359. sayfa, 8. hadis |
11586 | Sizden her biriniz her şeyde "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn" desin. hatta nalınının tasması kopsa da. Zira o da bir musibettir. (Yani Allah'ın Rahmetinden her fırsatta istifade etmek lazım) | Ramuz el e-hadis, 362. sayfa, 2. hadis |
11841 | Bir mü'mine yorgunluk, hüzün ve acıdan bir şey hatta onu kaygılandıran bir "hem" isabet etsin de, Allah onları kendisinin seyyiatına kefaret kılmasın, bu olmaz. | Ramuz el e-hadis, 383. sayfa, 5. hadis |
11917 | Maîşeti müşkilleşmiş bir kimsenin evinden çıktığında şunu demesine ne mani var?: "Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allahümme raddinî, bi kadâike ve bâriklî fîmâ kuddiralî hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahharte ve te'hîra mâ acelte." (Allah adı ile başlar, nefsimi, malımı ve dinimi korumasını ondan dilerim. Allahım ilahi kazana beni razı kıl ve benim için takdir olunanı bana mübarek eyle, Ta ki senin te'hir ettiğin şeyin acilen olmasını ve acilen verdiğin şeyin de sonraya kalmasını istemiş olmayayım. | Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 10. hadis |