Arama Sonuçları sizi diğer

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/57375-sizi-diger

NoHadis MetniKaynak
7308 Ey mü'minler topluluğu müjdeler olsun, müjdeler olsun size. İşte Rabbiniz sema kapılarından bir rahmet kapısını size açtı. Ve sizinle meleklerine karşı iftihar ederek onlara şöyle buyuruyor: "Benim kullarıma bakınız. Bir farzı eda ettiler, diğerini bekliyorlar"Ramuz el e-hadis, 7. sayfa, 2. hadis
7333 Bununla mı emroldunuz? (Kader mevzuunda münakaşa etmekle mi?) sizin yaratılmanızdan kast olunan bu mudur? Sizden evvelkiler ancak bu gibi şeylerle, Allah'ın kitabının bir kısmını diğer kısmı ile karşılaştırmak yüzünden helak oldular. Allah size birşeyi emretti mi ona tabi olun. Ve birşeyden de nehyetti mi ondan sakının.Ramuz el e-hadis, 9. sayfa, 6. hadis
7982 İsrail oğullarında görülen şeyler sizin aranızda da zuhur ettiği zaman, şöyle ki; kötülük büyüklerinizde, mülke tasarruf küçüklerinizde, ilim de en rezillerinizde olduğu zaman. (Bu hadisi şerif Peygamberimiz (s.a.s.)'e şöyle sorulduğunda varid olmuştur: "Ya Resulallah biz marufla emri ve münkerden nehyi ne zaman terkediniz?" diğer bir rivayette ise şöyle buyurulmuştur: "Hayırlarınız arasında medihçilir (iki yüzlülük) şerlileriniz arasında fuhuş, küçükleriniz arasında mülke tasarruf ve rezil kimseler arasında fıkıh meydan aldığında.)Ramuz el e-hadis, 54. sayfa, 1. hadis
9074 Benden evvelki peygamberlerden, ümmetimi deccal ile korkutmıyan hiç kimse olmadı. Onun sol gözü şaşı, sağ gözü ise perdelidir. Ve alnında kafir diye yazılıdır. Yanında Cennet, Cehennem diye iki vadi olur. Cennet dediği Cehennem, Cehennemi ise Cennetir. Yanında Peygamber kıyafetinde iki melek bulunur. Biri sağında biri solundadır. Bu beraberlik insanları imtihan içindir. Ve deccal onlara sorar: "Ben sizin Rabbiniz değilmiyim? Diriltiyorum, öldürüyorum." Meleklerden biri "Yalan söylüyorsun" der. Fakat bu sözü yanındaki melekten başkası duymaz. İkinci melek diğerine "Doğru söylüyorsun" der. İkinci meleğin sözünü ise insanlar işitir. Ve zannederler ki, deccalı tasdik etti. Bu da imtihan içindir. Sonra Medine'ye yürür. Giremeyince: "Bu O'nun (s.a.v)ülkesidir" der. Sonra Şam'a yürür. Orada "Akıbeti Efik" mevkiinde Allah onu helak eder.Ramuz el e-hadis, 140. sayfa, 11. hadis
10178 Nikah, Benim sünnetimdir. Kim ki Benim sünnetimi yapmazsa Benden değildir. Evlenin, Zira Ben, sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar ederim. Kim güç sahibi ise evlensin. Kim de bulamazsa oruç tutsun. Zira oruç onun için bir enemedir.Ramuz el e-hadis, 239. sayfa, 5. hadis
10340 Evlenin. Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar ederim. Hristiyanların rahipleri gibi olmayın.Ramuz el e-hadis, 250. sayfa, 14. hadis
10342 Evlenin. Muhabbetli ve çok çocuk yapan kadınla evlenin. Zira, Ben diğer ümmetlere karşı sizi çoğaltmak istiyorum.Ramuz el e-hadis, 251. sayfa, 2. hadis
11145 Alimin abid üzerine efdaliyeti, Benim sizin en aşağınıza efdaliyetim gibidir. Allah (z.c.hz.), melekleri, yuvasındaki karıncaya ve balığa varıncaya kadar yer ve gök ehli insanlara hayır öğretene selat ederler. (Peygamberimize biri alim, diğeri abid iki kimseden bahsolunduğunda yukarıdaki hadis varid oldu.)Ramuz el e-hadis, 323. sayfa, 1. hadis
12724 "Minhâ halaknâküm ve fîhâ nu'îdüküm ve minhâ nuhricüküm târaten uhrâ." (sizi ondan yarattık, sizi ona döndüreceğiz ve sizi diğer bir kere ondan çıkaracağız.) "Bismillah, fî sebilillah ve alâ milleti Resulullah." (Resulullah kızı Ümmü Gülsüm vefat edince üsstteki ayeti okuyarak ve Bismillah diyerek onu kabre koymuşlardı.)Ramuz el e-hadis, 450. sayfa, 3. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100