Arama Sonuçları kıldığı yerde

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/10380-kildigi-yerde

NoHadis MetniKaynak
7835 Sizden biri mescide girdiği zaman, namaz kendini orada tuttuğu müdetçe namazda sayılır. Ve o kimse namaz kıldığı yerde bulunduğu sürece melekler ona salat ederler. Ve: "Ey Allahım, ona rahmet et ve onun tevbesini kabul eyle" derler. Bu durum, o kimsenin başkasına eza etmediği ve kendisinden bir hades vuku bulmadığı sürece böylece devam eder gider.Ramuz el e-hadis, 44. sayfa, 8. hadis
8736 Melekler, sizlerden birine namaz kıldığı yerden ayrılıncaya kadar istiğfar eder; bir uygunsuzluk yapmadıkça. Ve "Allah'ım ona mağfiret et, rahmet et." diye dua ederler.Ramuz el e-hadis, 108. sayfa, 8. hadis
9602 Sabah namaz kıldığı yerde, güneş çıkıncaya kadar zikreden kimse, rızkını arama hususunda afakı dolaşan kimseden daha büyük bir iş yapmış olur.Ramuz el e-hadis, 199. sayfa, 3. hadis
9924 Taun, Allah'ın kullarından bazılarını mübtela kıldığı azab işaretlerinden biridir. Bir yerde taun olduğunu duyarsanız onun üzerine gitmeyin. Bulunduğunuz yerde vaki olursa oradan da kaçmayın.Ramuz el e-hadis, 220. sayfa, 11. hadis
12277 Bir kimse namaz kıldığı yerde duha (işrak) kılasıya kadar otursa, deniz köpüğü kadar da günahı olsa, mağfiret olur.Ramuz el e-hadis, 416. sayfa, 5. hadis
12424 Bir kimse cemaatle sabah namazını kılar ve namaz kıldığı yerde oturur da yüz kere: "Kul hüvallahu ehad"ı okursa, Allah onunla kendisi arasında, Allah'dan başka kimsenin bilmediği günahları affeder.Ramuz el e-hadis, 427. sayfa, 2. hadis
12425 Bir kimse sabah namazını cemaatle kılar, namaz kıldığı yerde oturur ve sonra "En'am" suresinin evvelinden üç ayet okursa Allah ona, Allah'ı tesbih eden ve kıyamete kadar kendisi için istiğfar eden yetmiş melek memur eder.Ramuz el e-hadis, 427. sayfa, 3. hadis
13923 Farz namazdan sonra sünneti, farzı kıldığı yerde kılmazlardı.Ramuz el e-hadis, 546. sayfa, 11. hadis
14226

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler:

Allahım! Ona merhamet et!

Allahım! Onu bağışla!

Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.”

Buhârî, Salât 87, Ezân 30, Büyû` 49; Müslim, Tahâret 12, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14
14483

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Kişinin (camide) cemaatle kıldığı namaz, evinde veya dükkanında kıldığı
namazdan yirmi küsur kat üstündür. Şayet bir kimse güzelce abdest alır,
sırf namaz kılmak maksadıyla camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı
her adımla onun derecesi yükselir ve günahı bağışlanır. Camiye girince de
namaz için oturduğu müddetçe sanki namazdaymış gibi sayılır. Namazı
kıldığı yerde kaldıkça kimseye sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı
(yahut günah işlemediği) takdirde, melekler onun için şöyle dua eder:
“Allah’ım, sen bu kişiye rahmet et. Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, onun
tövbesini kabul et.”
 

(M1506 Müslim, Mesâcid, 272; B477 Buhârî, Salât, 87)