Arama Sonuçları Bir adam

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/11522-Bir-adam/420

NoHadis MetniKaynak
14437

Ebû Mes'ûd el-Ensârî (R) şöyle demiştir: Ensâr'dan Ebû Şuayb diye künyelenen Bir adam geldi ve kasâb olan Bir kölesine: Bana beş kişiye yetecek Bir yemek yap. Çünkü ben Peygamber'i beş kişinin beşincisi olarak da'vet etmek istiyorum. Zira ben Peygamber'in yüzünde açlığı tanıdım, dedi. Nihayet o zât onları da'vet etti. Da'vetli olan toplulukla beraber Bir adam da geldi. Ebû Şuayb'ın evine vardığında Peygamber (S): "Şu zât bize tâbi' olup gelmiştir. Ona izin vermek istersen izin ver (girsin); gen dönmesini istersen geri dönsün!" buyurdu. Ebû Şuayb: Hayır (geri dönmeyecek), fakat ben ona izin verdim, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 33
14356

Ebü’l-Münzir Übey İbni Kâ’b radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir adam vardı -ki ben mescide ondan daha uzak(ta oturan) Bir başkasını tanımıyorum-. Bu kişi cemaatle namazı hiç kaçırmazdı. Kendisine:

Bir eşek alsan da hava karanlık ve sıcak olduğunda ona binsen! dediler (veya ben dedim).

adam şöyle cevap verdi:

Evimin, mescidin yanıbaşında olması beni hiç de memnun etmez. Çünküben mescide gidiş ve evime dönüşümün adıma (ecir olarak) yazılmasını diliyorum.

Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ona;

“Bunların hepsinin sevabını Allah, senin için derleyip topladı” buyurdu. Müslim, Mesâcid 278

Aynı hadisin Bir başka rivayetinde Hz. Peygamber:

“Allah’tan beklediğin, sana verilmiştir” buyurdu.
Müslim, Mesâcid 278
14369

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran Bir adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:

- O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın” buyurdular.

(Müslim, Nezr 8; Ebû Dâvûd, Eymân 12, 19; Tirmizî, Nüzûr 1).
14388

Bize Hammâd ibn Zeyd, Yahya ibn Saîd'den; o da Ubeyd ibn Huneyn'den; o da İbn Abbâs'tan tahdîs etti ki, Umer ibnu'l-Hattâb (R) şöyle demiştir: Ensâr'dan (Evs ibn Havlî isminde) Bir adam vardı. O, Rasûlullah'tan ayrı ve uzakta bulunduğu zaman ben Rasûlullah'ın meclisinde hazır bulunur ve o gün Rasûlullah'tan olacak söz, fiil ve hâlleri ona getirirdim. Ben Rasûlullah'm meclisinden uzakta kaldığım zaman ise, o zât, Rasûlullah'ın meclisinde hazır bulunur ve o gün Rasûlullah'tan meydana gelen söz, fiil ve hâlleri bana getirirdi

Umer ibnu'l-Hattâb
14389

Bize Şu'be, Zubeyd'den; o da Sa'd ibn Ubeyde'den; o da Ebû Abdirrahmân'dan; o da Alî(R)'den şöyle tahdîs etti. Peygam­ber (S) Bir asker Birliği hazırlayıp başlarına Bir adamı kumandan ta'yîn etti. Yolda odun toplatıp ateş yaktırdı da askerlere:

—  Bu ateşin içine girin! dedi.

Onlardan Bir kısmı ateşe girmek istediklerinde, diğerleri:

—  Biz ateşten kaçıp Rasûlullah'a sığınmış kimseleriz! dediler. Seferden dönüşte bu hâdiseyi Peygamber'e zikrettiklerinde, Pey­gamber ateşe girmek isteyenler için:

—  "Eğer ateşe girmiş olsalardı, kıyamet gününe kadar ateşten Bir daha ayrılmazlardı" buyurdu.

Diğerlerine hitaben de:

—  "Ma'siyet hakkında kula itaat yoktur. îtâat ancak ma'rufta­dır (ma'kûl ve meşru' olan emirler hakkındadır)" buyurdu

Hz. Alî
14390

Ebû Hureyre (R) şöyle de­miştir: Bizler Rasûlullah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada Birden bedevilerden Bir adam ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah! Benim için Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Akabinde onun muhâsımı olan kimse de ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah, hasmım doğru söyledi. Sen onun için Allah'ın Kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver! dedi.

Peygamber (S) de ona:

—  "Sözünü söyle!" buyurdu. O da şöyle dedi:

— Benim oğlum, bu a'râbî'nin yanında asîf, yânî ücretle çalı­şan Bir kimse idi. Oğlum bunun karısıyle zina etmiş. İnsanlar bana oğlum üzerine taşlanmak cezası olduğunu haber verdiler. Ben bu ada­ma oğlum adına yüz koyun ve Bir de cariyeyi fidye vererek, oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sonra ben bu mes'eleyi ilim ehlinden sordum. Onlar da bana, onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğü­nü, benim oğluma da ancak yüz deynek vurulma ile Bir yıl gurbete sürgün edilmek cezası olduğunu haber verdiler! dedi.

Rasûlullah da:

— "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah 'in Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile koyunları kendi sahibine geri veriniz. Senin oğluna gelince; onun üzerinde yüz deynek cezası ve Bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır" buyurdu.

Bundan sonra Eşlem kabilesinden Bir adam olan Uneys'e de.

— "Sana gelince yâ Uneys! Sen de bu adamın karısına git! Tahki­kini yap, eğer kadın suçunu itirâf ederse, onu recm et!" buyurdu.

Râvî: Uneys o kadına gitti, kadın da suçunu i'tirâf etmesi üzeri­ne, Uneys ona taşlama cezası uyguladı, demiştir.

14393

Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtiyânî'den; o da Ebû Usmân'dan; o da Ebû Mûsâ eI-Eş'arî(R)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) Bir bustâna girdi de bana, kapıyı bekleyip korumamı emretti. Biraz sonra Bir adam geldi de Peygamberin yanına girmek için izin istedi. Ben bu isteği Peygamber'e zikrettim. Peygamber:

—  "Ona girmeğe izin ver ve onu cennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen Ebû Bekr idi. Sonra Umer geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu. Sonra Usmân geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu

Ebû Mûsâ eI-Eş'arî
14396

Bize Seleme ibnu'l-Ekva' (R) şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) Eşlem kabilesinden (ismi Hind ibn Esma ibn Harise olan) Bir adama, kavminin içinde yâhud insanların içinde âşûrâ günü gündüzleyin:

— "Her kim (gündüzün evvelinde) yemek yediyse, gününün ka­lanını yemiyerek tamamlasın. Birşey yememiş olan kimse de orucu­nu tutsun!" diye i'lân ettirdi

Seleme ibnu'l-Ekva