Arama Sonuçları Allah için

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/1191-Allah-icin/540

NoHadis MetniKaynak
14454

Ebû Hureyre (R) şöyle diyordu: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, muhakkak Meryem'in oğlu îsâ'nın sizin içinize âdil bir hakem olarak inmesi, Hırıstiyanlar'in o haçını kırması, domuzu öldürmesi, cizye vergisini indirmesi, malın hiçbir kişinin kabul etmiyeceği kadar çoğalıp taş­ması vâki' olacaktır"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 165
14332

Âişe radıyAllahu anhâ şöyle dedi:

Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sonra Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyAllahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyor ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sordum. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu.” Hz. Âişe diyor ki:

“SübhânAllah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim.

Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim. Ben o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220
14449

Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitaben:

— Bürde nedir bilir misiniz? diye sordu.    

Onlar tarafından:

— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.

 Sehl dedi ki:

—  Evet, o henüz dokunmuş (yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kim­se: Ya RasûlAllah, onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdükten sonra' istemiş olan zâta yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat o isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: VAllahi ben onu başka sebebden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim olması için is­tedim, dedi.

Sehl ibn Sa'd:

—  Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45
14336

Yine Ebû Zer radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.”

Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî Sulh 11, Cihâd 72, 128; Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160
14337

Ebû Zer radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ümmetimin iyi-kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi işlerinin içinde, gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescidde temizlenmeden bırakılmış balgamı gördüm.”

Müslim, Mesâcid 57. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 7
14446

îbn Abbâs(R)'tan (şöyle demiştir): Rasûlullah (S) şöy­le hitâb buyurdu: "Şübhesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır. Mek­ke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadı, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır, O ancak bir günün bir saatinde benim için halâl olmuştur. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülmez, Mekke'nin yitiği yerden alınmaz, ancak sahibini arayıcı alabilir".

Abdulmuttalib'in oğlu Abbâs: Kuyumcularımız ve evlerimizin tavanları için ızhır müstesna olsun, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah: "Izhır müstesna" buyurdu.

İkrime: Av hayvanı ürkütülmez nedir bilir misin? O, hayvanı göl­geden uzaklaştırman ve yerine konmandır, dedi.

Abdulvahhâb, Hâlid'den: Kuyumcularımız ve kabirlerimiz için, diye söylemiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 42
14340

Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.”

 

Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160
14342

Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sabah veya akşam camiye giden kimseye, her gidişi için Allah cennette bir ikram hazırla(tı)r.”

Buhârî, Ezân 37; Müslim, Mesâcid 285
14444

Abdullah ibn Ebî Evfâ(R)'dan (şöyle demiştir): Bir adam çarşıda satış esnasında müslümânlardan bir kimseyi satılık mal hakkında satın almaya ikna etmek için "Bu malın bedeline, müşteri­nin vermediği bir bedel verdiğini" Allah'a yemîn ederek, malına re­vâc vermişti. Bu vak'a üzerine şu âyet indi: "Hakikat Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuş­maz» onlara bakmaz» onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azâb vardır" (Âli imrân: 77)

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 40
14345

Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi; su alıp dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine “bu köpek de tıpkı benim gibi pek susamış” deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Onun bu hareketinden Allah Teâlâ hoşnut oldu ve adamı bağışladı.” Sahâbîler: Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı? dediler. Resûl-i Ekrem:

– “Her canlı sebebiyle sevap vardır” buyurdu.

Buhârî, Müsâkât 9, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 44; İbni Mâce, Edeb 8

Buhârî’nin bir başka rivayetinde “Allah ondan memnun oldu ve onu bağışlayıp cennetine koydu” beyânı yer almaktadır.

Buhârî ve Müslim’in diğer bir rivâyetlerinde de şöyle denilmektedir:

“Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından fâhişe bir kadın onu gördü; hemen çizmesini çıkardı ve onunla köpek için kuyudan su çekerek onu suladı. Bu yüzden o kadın bağışlandı.” Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selâm 155

Buhârî, Müsâkât 9, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 44; İbni Mâce, Edeb 8