Arama Sonuçları attı O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/11979-atti-O/120

NoHadis MetniKaynak
14298

Ebû Ümâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey falân! Yatağına yOlOr:green'>attığında şöyle dua et:

Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) kOrkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yOktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.

Eğer bu duayı yapıp yOlOr:green'>attığın gece ölürsen, iman üzere ölürsün, ölmez de sabaha çıkarsan hayra kavuşursun.”

Buhârî ve Müslim’in Sahîh’lerinde (gösterilen yerlerde) yine Berâ İbni Âzib’den rivayet edildiğine göre Berâ, “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu” demiştir:

“Yatağına yatacağın zaman, namaz kılmak için abdest alıyOr gibi abdest al, sOnra sağ tarafına yat ve -yukarıdaki duayı aynen zikrederek- böyle dua et!” SOnra da şunu ilâve etti: “En sOn sözün bu dua Olsun!”
Buhârî, Vudû 75, Daavât 6; Müslim, Zikr 56-58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 98.
14465

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Hayber'e geldi. Nihayet Allah O'na (Kamus denilen) kal'ayi açtığı zaman kendisine Huyey ibn Ahtâb'ın kızı Safiyye'nin güzelliği zikr Olundu. Safiyye yeni evlenmiş bir gelin iken, Safiyye'nin kOcası öldürülmüş idi. Rasûlullah ganimetten payı Olarak Safiyye'yi kendisi için seçip aldı ve Safiyye ile yOla çıktı. Nihayet bizler Medine yakınında Seddu'r-Ravhâ denilen yere ulaştık. Safiyye işte Orada hayzından temizlenip halâl Oldu ve Peygamber, Safiyye ile evlendi. SOnra Peygamber ta­baklanmış ve yere yayılan küçük bir deri üzerinde hurma, yağ ve keş karışığı "hays" denilen bir yemek yapıp hazırlOlOr:green'>attı. SOnra Rasülullah (nikâhı şöhretlendirmek için) ben Enes'e: "Etrafındaki insanlara bil­dirip i'lân et" buyurdu. İşte bu hurma, yağ ve yOğurt kurusu karışı­ğı, Rasûlullah'ın Safiyye üzerine yaptığı düğün aşı Oldu. SOnra Medine'ye dOğru yOla çıktık.

Enes dedi ki: Ben Rasûlullah'ı gördüm ki, bir abayı binek deve­sinin hörgücü üzerine, kendi arka tarafına Safiyye için dOluyOr, sOn­ra devesinin yanına OturuyOr, akabinde dizini kOyuyOr, bu sırada Safiyye de kendi ayağını Peygamber'in dizi üzerine kOyarak deveye biniyOrdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 177
14307

Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Uhud Savaşı’nda bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e:

Eğer öldürülürsem, nerede Olurum? diye sOrdu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de:

“Cennet’te” cevabını verdi.

Bunun üzerine adam, (yemekte Olduğu) elindeki hurmaları fırlatıp OlOr:green'>attı; harbe daldı ve şehid düşünceye kadar savaştı.

Buhârî, Meğâzî 17; Müslim, İmâre 143. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 31
14462

Câbir ibn Abdullah (R), Peygamber (S) hürriyete ka­vuşturulması efendisinin ölümüne bağlanmış Olan müdebber köleyi sOlOr:green'>attı, demiştir.

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 173
14320

Ebû Abdullah Huzeyfe İbnü’l-Yemân radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

“Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldım. Bakara sûresini Okumaya başladı. Ben içimden herhalde yüz âyet Okuyunca rükû eder, dedim. O yüz âyetten sOnra da Okumaya devam etti. Ben yine içimden bu sûre ile namazı bitirecek, dedim. O yine devam etti. Bu sûreyi bitirip rükû eder dedim, etmedi. Nisâ sûresi’ne başladı; Onu da Okudu. SOnra Âl-i İmrân sûresi’ne başladı; Onu da Okudu. Ağır ağır OkuyOr, tesbih âyetleri gelince tesbih ediyOr, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyOr, istiâze âyeti geçince Allah’a sığınıyOrdu. SOnra rükûa gitti. “Sübhâne rabbiye’l-azîm (büyük rabbimi tenzîh ederim)” demeye başladı. Rükûu da aşağı-yukarı ayakta durduğu kadar uzun Oldu. SOnra “semiallâhu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd (Allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yalnız sanadır ey rabbimiz)” dedi ve kalktı. Hemen hemen rükûuna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. SOnra secdeye vardı ve “sübhâne rabbiye’l-a’lâ (yüce rabbimi tenzih ederim)” dedi. Secdesini de aşağı-yukarı kıyâmı kadar uzOlOr:green'>attı.”

Müslim, Müsâfirîn 203
14455

İbn Abbâs (R) şöyle diyOrdu: Umer ibn Hattâb'a fulan kimsenin şarâb sOlOr:green'>attığı haberi ulaştı. Bunun üzerine Umer (R): Allah O fulan kimseyi öldürsün! O, Rasûlullah(S)'ın "Allah Yahûdîler'in canlarını alsın; Onlara iç yağları haram kılındı da Onlar bu yağları erittiler ve sOlOr:green'>attılar" buyurduğunu bilmedi mi? dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 166
14456

Ebû Hureyre(R)'den (şöyle demiştir): Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Allah Yahûdîler'e la'net etsin. Onlara iç yağlar ha­ram kılındı da Onlar bu yağları sOlOr:green'>attılar ve bedellerini yediler".

Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: "Kaatelehumullâhu", "Allah On­lara la'net etsin" demektir. Çünkü "Katıle'l-harrâsûn", "KahrOlsun O kOyu yalancılar" (ez-zâriyât: ıO) ma'nâsınadır

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 167
14447

Habbâb ibn Eret (R) şöyle demiştir: Ben Câhiliyet dev­rinde bir kılıç yapıcı kimse idim. Benim Âs ibn Vâil üzerinde bir ala­cağım vardı. Bir gün alacağımı tahsil etmek üzere Ona geldim. O bana:

— Sen Muhammed'e küfretmedikçe sana bOrcumu vermem, dedi. Ben de:

— Allah senin canını alıp sOnra sen diriltilmedikçe ben Muham­med'e küfretmem, dedim.

Bu defa O:

— Öyle ise ben ölünceye, sOnra diriltilinceye, (âhiretle) bana mal ve Oğul, kız verilinceye kadar sen beni bırak da, sana bOrcumu Orada vereyim, dedi.

Bunu müteâkib şu âyetler indi: "(Şu) âyetlerimizi inkâr eden ve 'Bana elbette mal ve evlâd verilecektir diyen adamı gördün mü? O gayba mı vâkıf, yOksa Rahman Olan Allah nezdinde bir ahid mi edin­miş? - Hayır, Öyle değil. Biz Onun söyleyegeldiği sözü yazar, azabını da uzOlOr:green'>attıkça uzatırız. Onun söyler Olduğuna biz mîrâsçı Olacağız ve O bize tek başına gelecektir" (Meryem: 77-80)

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 43
14340

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken OlOr:green'>attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yOldan gidermen de sadakadır.”

 

Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160
14419

Bize İbnu Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh Ubeyd ibnu Umeyr'den şöyle haber verdi: Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, Umer ibnu'l-Hattâb'ın yanına girmek için izin istedi de Ona izin verilmedi. Ve Umer O sırada meşgûliyetli Olsa gerekti. Bunun üze­rine Ebû Mûsâ geri döndü. Umer meşguliyetten kurtulunca (Ebû Mûsâ'yı kasdederek):

— Ben Abdullah ibn Kays'ın sesini işitmedim mi? Ona izin veri­niz de gelsin, demiş.

Fakat:

—  Ebû Mûsâ gitti, denilmiş.

Umer Ebû Musa'yı çağırtıp dönüşünün sebebim sOrunca, O:

—  Biz bununla (yânı izin verilmeyen, kapıdan dönmekle) emrOlunuyOrduk, dedi.

Bunun üzerine Umer:

— Rasûlullah'ın böyle emrettiğine dâir beyyine getireceksin! dedi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ, Ensâr meclisine gitti de, Onlardan bu emri bileni istedi. Ensâr:

— Bu mes'ele üzerine sana büyüklerimizin şâhidliğine ihtiyâç yOk; bunu en küçüğümüz (meselâ) Ebû Saîd Hudrî (bile bilir) muhakkak şehâdet eder, dediler.

Akabinde Ebû Mûsâ, Ebû Saîd Hudrî'yi Umer'e götürdü (O da Peygamber'in emrini anlOlOr:green'>attı). Umer:

— Rasûlullah'ın emrinden bu geri dönme mes'elesi-bana kapalı mı kaldı? (Öyle ya) çarşılara, pazarlara çıkıp alışveriş etmek beni alı­kOymuş, rneşgûl etmiştir, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 15