Arama Sonuçları oldu O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/11981-oldu-O/610

NoHadis MetniKaynak
14361

Enes ibni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri bildirilince, Onlar bunu azımsadılar ve

Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri: Ben ömrümün sOnuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım,dedi. Bir diğeri: Ben de hayatım bOyunca gündüzleri Oruç tutacağım ve Oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahâbî de: Ben de sağ OlOr:green'>Olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye söz verdi. Bir müddet sOnra Peygamberimiz Onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi: “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyOrum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çOk kOrkanınız ve O’na en saygılı Olanınızım. Fakat ben bazan Oruç tutuyOr, bazan tutmuyOrum. Gece hem namaz kılıyOr, hem de uyuyOrum. Kadınlarla da evleniyOrum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.”
Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 4
14362

Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk OlOr:green'>Oldular.” Resûl-iEkrem bu sözü üç defa tekrarladı.

Müslim, İlim 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5
14366

Ebû Cühayfe Vehb İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Selmân ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştı. Bu sebeple Selmân, Ebü’d-Derdâ’yı ziyaret ederdi. Bir ziyaret esnasında Onun hanımı Ümmü’d-Derdâ’yı OlOr:green'>Oldukça eskimiş elbiseler içinde gördü. Ona:

Bu halin ne? diye sOrunca, kadın: Kardeşin Ebü’d-Derdâ dünya malı ve zevklerine önem vermez, dedi. O esnada Ebü’d-Derdâ eve geldi ve hazırlattığı yemeği Selmân’a ikram edip: Buyurun, yemeğinizi yiyin, ben Oruçluyum, dedi. Selmân: Sen yemedikçe ben de yemem, diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ebü’dDerdâ sOfraya Oturup yemek yedi. Gece Olunca Ebü’d-Derdâ teheccüd namazı kılmaya hazırlandı. Selmân Ona: Uyu dedi. Ebü’d-Derdâ uyudu, bir müddet sOnra tekrar kalkmaya davrandı.Selmân yine: Uyu, diyerek Onu kaldırmadı. Gecenin sOnlarına dOğru Selmân: Şimdi kalk, dedi ve her ikisi birlikte namaz kıldılar. SOnra Selmân, Ebü’dDerdâ’ya şöyle dedi: Senin üzerinde Rabbinin hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, ailenin hakkıvardır. Hak sahiplerinin her birine haklarını ver.

SOnra Ebü’d-Derdâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ e gidip Olup biteni anlattı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Selmân dOğru söylemiş” buyurdu

Buhârî, Savm 51, Edeb 86.
14367

Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:

Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak Oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Bunları söyleyen sen misin?” diye sOrdu. Ben de kendisine: Anam babam sana feda Olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim,dedim. Buyurdular ki: “Sen buna güç yetiremezsin. Hem Oruç tut, hem iftar et; hem uykunual, hem ibadet et; her aydan üç gün Oruç tut; çünkü her iyiliğe On misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını Oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine ben: Bunun daha çOğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber Efendimiz: “O halde bir gün Oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben:

- Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:

– “Öyleyse bir gün Oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın Orucu Olup, Oruçların en ölçülü Olanıdır” buyurdular.

Bir başka rivayette: “Bu, Oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:

- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“Bundan daha faziletlisi yOktur” buyurdu.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş OlOr:green'>Olduğu, ayda üç gün Orucu kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli Olacakmış.

Bir rivayete göre:

“Senin gündüzleri Oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyOrsun?” buyurmuştu. Ben de:

Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine: “Böyle yapma, bazı kere Oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem deteheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün Oruç tutman sana yeter. Çünkü senin için her iyiliğin On misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının Oruçlu Olması demektir.” Abdullah der ki: Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. SOnra ben: Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyOrum, dedim.Buyurdular ki: “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un Orucunu tut, daha fazlasını yapma.” Dâvûd Orucu nedir? diye sOrdum. “Senenin yarısını Oruçlu geçirmektir” buyurdu.

Abdullah yaşlandıktan sOnra:

Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş Olsaydım, der dururdu.

Bir başka rivayet şöyledir:

“Senin bütün günleri Oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur’an’ıOkuduğundan haberdar Olmadığımı mı sanıyOrsun?” Bunun üzerine ben: Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayraulaşmayı diliyOrum, dedim. Peygamber Efendimiz: “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un Orucunu tut, çünkü O insanların en çOkibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.

Ben ise:

- Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine: Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O: “Öyleyse On günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar: Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince: “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma”buyurdular. Ben artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki: “Şüphesiz ki sen bilmiyOrsun, belki ömrün uzun Olur?”Abdullah İbni Amr der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, Onun ruhsatını kabul etmiş Olmayı çOk arzu ettim.

Bir başka rivayette ise şöyledir:

“Senin çOcuklarının da senin üzerinde hakları vardır.” Bir diğer rivayette:

“Bütün zamanını Oruçlu geçirenin Orucu yOktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.

Bir diğer rivayette:

“Allah’a en sevimli Olan Oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın Orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sOnra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün Oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.” Başka bir rivayet de şu şekildedir:

Abdullah şöyle demiştir:

Babam beni sOyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, Ona beni sOrarmış. O da dermiş ki:

- O ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde OlOr:green'>Olduğumu da araştırmadı.

Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, Peygamberimiz:

Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sOnra ben Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana: “Nasıl Oruç tutuyOrsun?” diye sOrdu. Ben de: Her gün, dedim. SOnra: “Nasıl hatim yapıyOrsun?” dedi. Ben: Her gece, diye cevap verdim.

Abdullah İbni Amr daha önce geçen kOnuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, Okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine Okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli Olmak istediğinde, bir kaç gün Oruç tutmazdı. SOnra Oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözden caymış Olmamak için, tutamadığı günler kadar Orucu kazâ ederdi.

Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193
14410

Ukbetu'bnu'l-Hâris(R)'ten (şöyle demiştir): Siyah bir ka­dın geldi de, Ukbe'yi ve Ukbe'nin evlendiği kadını emzirdiğini iddia etti. Akabinde Ukbe bu emzirilmeyi Peygamber'e zikretti. Peygam­ber Ukbe'den yüz çevirip tebessüm ederek: "(Senin, evlendiğin kadınla süt kardeşi bulunduğun) söylenmiş OlOr:green'>Olduğu hâlde (Onunla temasın) nasıl Olur?!" buyurdu. Ukbe'nin nikâhı altında Ebû îhâb ibn Azîze't-Temîmî'nin kızı (Guneyye) vardı

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 6
14412

Adiyy ibn Hatim (R) şöyle demiştir: Ben Peygambere mı'râd(avın)dan sOrdum. Peygamber (S):

—  "Mı'râd sivri tarafıyla isabet ettiği zaman O avı ye. Enli tara­fıyla isabet ettiği ve öldürdüğü zaman, artık O av hayvanını yeme. Çünkü Okun enli tarafıyle vurulan hayvan vaktzedir (sOpa ile vurul­muş Olup, haramdır)" buyurdu.

Ben bu sefer:

—Yâ Rasûlallah! Ben av köpeğimi Bismillah diyerek salıyOrum. Akabinde avın üzerinde Onun beraberinde üstüne Besmele çekmedi­ğim başka bir köpek buluyOrum ve O avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bilemiyOrum? dedim.

Rasûlullah:

—  "Sen O avı yeme! Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Bismillah dedin, diğer köpek üzerine Bismillah demedin!" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 8
14414

Abbâd ibnu Temîm'in amcası Abdullah ibnu Zeyd el-Mâzinî şöyle demiştir: Bir kimsenin namaz kılarken gönlünde abdestinin bOzulduğu hakkında bir vesvese hisseder OlOr:green'>Olduğu Peygamber'e şikâyet tarzında arz Olundu da:

—  O zât namazı kesip bOzar mı? denildi. Peygamber (S):

—  "Hayır, bir ses işitmedikçe yâhud bir kOku duymadıkça na­mazı kesmez" diye cevâb verdi.

Ve Muhammed ibn Ebî Hafsa, ez-Zuhrî'den söyledi ki, O: Abdest al­mak ancak kOku duyduğun yâhud ses işittiğin hâllerde Olur, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 10
14368

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden Ebû Rib’î Hanzala İbni Rebî‘ el-Üseydî şöyle demiştir:

Ebû Bekir benimle karşılaştı ve bana:

Nasılsın, ey Hanzala? diye sOrdu. Ben de: - Hanzala münafık OlOr:green'>Oldu, dedim. Ebû Bekir: Sübhânellah, sen ne diyOrsun? dedi. Ben cevaben dedim ki: Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyOruz. Bize cennet ve cehennemden bahsediyOr, sanki gözlerimizle görüyOrmuşuz gibi OluyOruz. Onun huzurundan ayrılıp çOluk çOcuğumuzun yanına ve işlerimizin başına dönünce, çOk şeyi unutuyOruz.

Ebû Bekir radıyallahu anh dedi ki:

Allah’a yemin ederim ki, biz de benzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben veEbû Bekir birlikte yOla düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna girdik. Ben: Ya Resûlallah! Hanzala münafık OlOr:green'>Oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

– “Bu ne demek?” dedi. Ben:

Ya Resûlallah! Senin yanında bulunuyOruz, bize cennet ve cehennemdenbahsediyOrsun; sanki Onları gözümüzle görüyOr gibi OluyOruz. Senin huzurundan çıkıp da çOluk çOcuğumuzun yanına ve işimizin başına dönünce, çOğunu unutuyOruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

“Nefsimi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederimki, şayet siz, benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam edip zikir üzere Olabilseydiniz, yataklarınızda ve yOllarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı

Müslim, Tevbe 12-13. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59
14407

Enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Abdurrahmân ibn Avf Medine'ye geldi. Peygamber (S) Abdurrahmân ibn Avf ile Ensâr'lı Sa'd ibnu'r-Rabi arasında kardeşlik akdi kurdu. Sa'd zenginlik sa­hibi bir kimse OlOr:green'>Olduğundan, Abdurrahmân'a hitaben:

— Malımı yan yarıya seninle bölüşeyim, ve bir de seni evlendi­reyim, dedi.

Abdurrahmân da Sa'd'e:

— Allah sana ehlini ve malım bereketli kıhp mübarek eylesin. (Benim bunlara ihtiyâcım yOktur.) Siz bana çarşıya delâlet ediniz, dedi.

Akabinde çarşıya gidip bir mikdâr keş ve yağ kazancıyla döndü ve bu kârı ev halkına getirdi. Az bir zaman yâhud Allah'ın dilediği süre ikaamet ettik ki, Abdurrahmân, üzerinde (evlenenlere mahsûs Olan) sarı kOku bulaşığı OlOr:green'>Olduğu hâlde geldi. Peygamber (S):

—  "Bu, hâlin nedir?" dedi. Abdurrahmân:

—  Yâ Rasûlallah, ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim, dedi. Rasûlullah:

— "O kadına ne kadar mehr verdin?" diye sOrdu. Abdurrahmân:

— Altından bir çekirdek yâhud bir çekirdek ağırlığı (yânî beş dir­hem) altın, dedi.

Bunun üzerine Peygamber:

—  "Bir kOyunla Olsun düğün yemeği yap" buyurdu

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 3
14369

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran bir adam gördü ve Onun kim OlOr:green'>Olduğunu sOrdu. Ashâb:

- O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, Oturmamayı, gölgelenmemeyi, kOnuşmamayı ve sürekli Oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ona söyleyiniz! KOnuşsun, gölgelensin, Otursun ve Orucunu tamamlasın” buyurdular.

(Müslim, Nezr 8; Ebû Dâvûd, Eymân 12, 19; Tirmizî, Nüzûr 1).