Arama Sonuçları ki O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/12878-ki-O/3480

NoHadis MetniKaynak
14275

Ebû Sâbit, Ebû Saîd ve Ebû Velîd künyeleriyle tanınan ve Bedir mücâhidlerinden Olan Sehl İbni Huneyf radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bütün kalbiyle şehid Olmayı isteyen OlOr:green'>kişiyi Allah, yatağında ölse bile, şehidler mertebesine ulaştırır.”

Müslim, İmâre 157. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 15
14276

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’ın salât ve selâmı üzerlerine Olsun, önceOlOr:green'>ki peygamberlerden biri düşmanla savaşmaya (cihada) çıktı. (Hareketinden önce) ümmetine şöyle seslendi:

Bir hanımla evlenmiş Olup Onunla henüz gerdeğe girmemiş Olan, yaptığı evin henüz çatısını çatmamış Olan, gebe kOyun veya deve alıp yavrulamasını bekleyen OlOr:green'>kimse peşime düşmesin! Bu sözleri söyledikten sOnra yOla çıktı. İOlOr:green'>kindi sularında (düşman) yurduna vardı. Güneşe hitâben: Sen de ben de emir kuluyuz dedi; sOnra:

Allah’ım Onun batmasını geciktir, diye dua etti.

Bunun üzerine Orayı fethedinceye kadar güneşin batması geciktirildi. (Nihayet) ganimetler bir araya getirildi. Onları yakmak için gökten ateş indi fakat yakmadı. Bunun üzerine Peygamber:

İçinizde ganimetten mal aşırmış Olanlar var. Haydi her kabileden bir temsilci benimle tOkalaşıp bîat etsin! dedi.

TOkalaşma esnasında bir OlOr:green'>kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O zaman Peygamber:

İhânet eden sizdedir. Derhal senin kabilene mensup OlOr:green'>kişiler gelip bana bîat etsinler! dedi.

Bîat esnasında iOlOr:green'>ki ya da üç OlOr:green'>kişinin eli peygamberin eline yapıştı. Bu defa Onlara:

Aşırılmış Olan mal sizde! dedi.

Adamlar, sığır kafasına benzer altından yapılmış bir baş getirdiler. Peygamber Onu öteOlOr:green'>ki ganimetlerin içine kOydu. Ateş de hepsini yaktı, kül etti. Zira ganimet bizden önce hiç bir peygamber (ve ümmetin)e helâl değildi. Allah Teâlâ zaaf ve aczimizi bildiği için Onu bize helâl kıldı.”

Buhârî, Humus 8; Müslim, Cihâd 32
14470

eş-Şa'bî şöyle demiştir: Ben Adiyy ibn Hâtim'den sOr­dum. O da: Ben Rasûlullah(S)'tan mi'râdla avlanmanın hükmünü sOr­dum:

—  "Mi'râdın kesOlOr:green'>kin tarafını isabet ettirdiğin zaman Onu ye! Mi'râdın enli tarafını isabet ettirdiğinde bununla avı öldürdüysen, işte bu vekîzdir, artık Onu yeme!" buyurdu.

(Adiyy dedi OlOr:green'>ki:)

—  Ben köpeğimi av üzerine salarım, dedim. Rasûlullah:

—  "Av köpeğini Besmele çekerek salıverdiğin zaman O avın eti­ni ye!" buyurdu.

Ben:

— Bu av köpeği avı tuttuktan sOnra yerse? diye sOrdum. Rasûlullah:

—  "Bu hâlde yeme! Çünkü köpek avı senin için tutmamıştır, ancak kendi nefsi için tutmuştur" buyurdu.

Ben:

— Ben köpeğimi av yüzerine gönderiyOrum da Onun yanında başka bir köpek buluyOrum? dedim.

Rasûlullah:

—  "O zaman O avdan yeme. Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Besmele çektin, diğer köpek üzerine Besmele çekmedin!" bu­yurdu

Buhari - KITABU'Z-ZEBAIH VE'Ş-SAYD - 2
14277

Ebû Hâlid Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sOnra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bOzup bOzmamakta serbesttirler. Eğer Onların her biri karşılıklı Olarak dOğru söyler (mal ile paranın durumunu Olduğu gibi) açıklar ise, alış-verişleri bereketli Olur. YOk eğer gizler ve yalan beyânda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz.”

Buhârî, Büyû’ 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû’ 47. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 1; Tirmizî, Büyû’ 6, 26; Nesâî, Büyû’ 4, 8, 11
14278

Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yOldan gelmiş bir hali Olmayan ve içimizden OlOr:green'>kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sOkuldu, önüne Oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne kOydu ve:

Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“İslâm, Allah’tan başka ilah Olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü Olduğuna şehâdet etmen, namazı dOsdOğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan Orucunu (eksiksiz) tutman, yOluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: DOğru söyledin dedi. Onun hem sOrup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a, meleklerine, OlOr:green'>kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.

Adam tekrar:

DOğru söyledin, diye tasdik etti ve: PeOlOr:green'>ki ihsan nedir, Onu da anlat, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İhsan, Allah’a Onu görüyOrmuşsun gibi kulluk etmendir. Sen Onu görmüyOrsan da O seni mutlaka görüyOr” buyurdu.

Adam yine:

DOğru söyledin dedi, sOnra da: Kıyâmet ne zaman kOpacak? diye sOrdu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kendisine sOru yöneltilen, bu kOnuda sOrandan daha bilgili değildir” cevabını verdi.

Adam:

O halde alâmetlerini söyle, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çOcuklar dOğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak kOyun çObanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır ” buyurdu.

Adam, (sessizce) çeOlOr:green'>kip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sOnra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ey Ömer, sOru sOran OlOr:green'>kişi OlOr:green'>kimdi, biliyOr musun?” buyurdu. Ben: Allah ve Resûlü bilir, dedim.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.
Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9
14279

Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde ve Ebû Abdurrahman Muâz İbni Cebel radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Nerede ve nasıl Olursan Ol, Allah’dan kOrk.

Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap OlOr:green'>ki, O kötülüğü silip süpürsün.

İnsanlarla güzel geçin!”

Tirmizî, Birr 55
14469

Adiyy ibn Hatim (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'e mi'râd avını sOrdum. Peygamber:

—  "Okun sivri tarafı isabet eden avı ye! Okun enli tarafı isabet eden avı yeme! Çünkü Okun enli tarafıyle vurulan av vekîze'dir (sO­pa ile vurulmuştur; haramdır)" buyurdu.

Ben Peygamber'e köpekle yapılan avın hükmünü de sOrdum. Pey­gamber şöyle buyurdu:

—  "Köpeğin senin için tuttuğu (ve muhafaza ettiği) avı ye! Çünkü köpeğin avı yakalayıp tutması şer'î kesimdir. Eğer köpeğin avı yaka­layıp öldürmüş ise ve kendi köpeğinin veya köpeklerinin yanında başka bir köpek de bulursan ve bu sebeble yabancı köpeğin kendi köpeğin ile birlikte avı yakalayıp öldürmüş Olmasından endişelenirsen, bu hâlde O avı yeme! Çünkü senin ava salıverirken çektiğin Besmele kendi kö­peğine âiddir, başka köpek için değildir"

Buhari - KITABU'Z-ZEBAIH VE'Ş-SAYD - 1
14280

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:

Bir gün Hz. Peygamber’in terOlOr:green'>kisinde bulunuyOrdum. Bana:

“Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet OlOr:green'>ki, Allah da seni gözetip kOrusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil OlOr:green'>ki, bütün bir ümmet tOplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz Olmuş, yazıları değişmeyecek şeOlOr:green'>kilde kesinleşmiştir. (Bundan sOnra takdirde herhangi bir değişiklik söz kOnusu değildir.) Tirmizî, Kıyâmet 59

Tirmizî dışında bir rivayette de (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 307) şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ın emir ve yasaklarını gözet, O’nu önünde bulursun. BOlluk içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah’ı tanı OlOr:green'>ki O da darlığa düşünce (kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bil OlOr:green'>ki senin hakkında yazılmamış Olan şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp (başkalarına) gitmez. Bil OlOr:green'>ki zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kOlaylık da zOrlukla birliktedir.”

Tirmizî, Kıyâmet 59
14281

Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

“Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyOrsunuz OlOr:green'>ki, biz Onları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık.”

Buhârî, Rikak 32
14283

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre kendisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

“İsrâil Oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç OlOr:green'>kişi vardı. Allah Teâlâ Onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi.

Melek ala tenliye geldi:

En çOk istediğin şey nedir? dedi. Ala tenli: Güzel (bir) renk, güzel (bir) ten ve insanların iğrendiği şu halin benden giderilmesi, dedi. Melek Onu sıvazladı ve ala tenlilik gitti, rengi güzelleşti. Melek bu defa: En çOk sahip Olmak istediğin mal nedir? dedi. Adam: Deve (yahut da sığır)dır, dedi. Ona On aylık gebe bir deve verildi. Melek: Allah sana bu deveyi bereketli kılsın! diye dua etti.

SOnra kele gelerek:

En çOk istediğin şey nedir? dedi. Kel: Güzel (bir) saç ve insanları benden uzaklaştıran şu kelliğin giderilmesi dedi. Melek Onu sıvazladı, kelliği kaybOldu. Kendisine gür ve güzel (bir) saç verildi. Melek sOrdu: En çOk sahip Olmak istediğin mal nedir? Adam: Sığır… dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Melek: Allah sana bunu bereketli kılsın! diye dua ettikten sOnra körün yanına geldi ve : En çOk istediğin şey nedir? dedi. Kör: Allah’ın gözlerimi iâde etmesini ve insanları görmeyi çOk istiyOrum, dedi. Melek (Onun gözlerini) sıvazladı. Allah Onun gözlerini iâde etti. Bu defa Melek: En çOk sahip Olmak istediğin şey nedir? dedi. O da: KOyun… dedi. Bunun üzerine Ona döl veren bir gebe kOyun verildi.

Deve ve sığır yavruladı, kOyun kuzuladı. Neticede birinin vâdi dOlusu develeri, diğerinin vâdi dOlusu sığırı, öteOlOr:green'>kinin de bir vâdi dOlusu kOyun sürüsü Oldu.

Daha sOnra melek ala tenliye, esOlOr:green'>ki kılığında geldi ve:

FaOlOr:green'>kirim, yOluma devam edecek imkânım yOk. Gitmek istediğim yere önce Allah sOnra senin yardımın sâyesinde ulaşabilirim. Rengini ve cildini güzelleştiren Allah aşkına senden yOlculuğumu tamamlayabileceğim bir deve istiyOrum, dedi.

Adam:

Mal verilecek yer çOOOk, dedi. Melek: Ben seni tanıyOr gibiyim. Sen insanların kendisinden iğrendikleri, faOlOr:green'>kirken Allah’ın zengin ettiği abraş değil misin? dedi. Adam: Bana bu mal atalarımdan miras kaldı, dedi. Melek: Eğer yalan söylüyOrsan, Allah seni esOlOr:green'>ki haline çevirsin, dedi.

SOnra melek, esOlOr:green'>ki kılığına girip kelin yanına geldi. Ona da abraşa söylediklerini söyledi. Kel de abraş gibi cevap verdi. Melek Ona da:

Yalan söylüyOrsan, Allah seni esOlOr:green'>ki haline çevirsin! dedi.

Körün kılığına girip bu defa da Onun yanına gitti ve:

FaOlOr:green'>kir ve yOlcuyum. YOluma devam edecek imkânım kalmadı. Bugün önce Allah’ın sOnra senin sâyende yOluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir kOyun istiyOrum OlOr:green'>ki, Onunla yOluma devam edebileyim, dedi. Bunun üzerine (esOlOr:green'>ki) kör: Ben gerçekten kördüm. Allah gözlerimi iâde etti. İstediğini al, istediğini bırak. Allah’a yemin ederim OlOr:green'>ki, bugün alacağın hiçbir şeyde sana zOrluk çıkarmayacağım, dedi. Melek:

Malın senin Olsun. Bu sizin için bir imtihandı. Allah senden razı Oldu, arkadaşlarına gazap etti, cevabını verdi (ve Oradan ayrıldı).

Buhârî, Enbiyâ 51; Müslim, Zühd 10