Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“(Geçmiş) ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üçbeş OlOr:green'>kişilik küçük bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iOlOr:green'>ki OlOr:green'>kişi bulunuyOrdu. Ve peygamber gördüm, yanında OlOr:green'>kimsecikler yOktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana ‘Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, sen ufka bak!’ dediler. Baktım; (çOk) büyük bir karaltı. ‘İşte bunlar senin ümmetindir. İçlerinden hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin OlOr:green'>kişi vardır’ dediler.”
(İbni Abbas diyOr OlOr:green'>ki) Söz buraya gelince Peygamber aleyhisselâm kalkıp evine gitti. OradaOlOr:green'>ki sahâbîler bu hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin OlOr:green'>kişinin OlOr:green'>kimler Olabileceği hakkında kOnuşmaya başladılar: OlOr:green'>kimileri, “Bunlar peygamberin sOhbetinde bulunanlar Olmalıdır” derken, OlOr:green'>kimileri, “Bunlar İslâm geldikten sOnra dOğup, şirOlOr:green'>ki tanımamış Olanlardır” dediler. Daha başka birçOk görüş ileri sürenler Oldu.
Onlar bu meseleyi tartışırken Peygamber aleyhisselâm çıkageldi.
“Ne hakkında kOnuşuyOrsunuz?” diye sOrdu.
Hesapsız-azabsız cennete gireceklerin OlOr:green'>kim Oldukları hakkında kOnuşuyOruz, dediler.
Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem:
“Onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu.
Ukkâşe İbni Mihsan yerinden fırladı ve:
Beni de Onlardan kılması için Allah’a dua et (Yâ Resûlallah)! dedi.
Peygamber aleyhisselâm da:
“Sen Onlardansın!” buyurdu. SOnra bir başka OlOr:green'>kişi daha kalktı ve:
Beni de Onlardan kılması için dua buyur, dedi.
Peygamber aleyhisselâm bu defa:
“Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce davrandı” buyurdu.