No | Hadis Metni | Kaynak |
9083 | Sizlerin üzerinizde bazı umera bulunur. Yaman söyler ve zulüm yaparlar. Kim ki, bunların yalanlarını tasdik eder ve zulümlerine yardım ederse ben onlardan değilim, onlar da Benden değildir ve havzıma da gelemezler. Kim de onların yalanlarını tasdik etmez ve zulümlerine yardımcı olmazsa o Bendendir, Ben de ondanım. Ve havzımda Benim yanıma gelir. | Ramuz el e-hadis, 141. sayfa, 9. hadis |
9099 | Ben size öfkelenirim, sonra da üzüntü izhar ederim Sonra da şöyle dua ederim: Ben onlara nasıl öfkelendim ise, Sen onu onlar için rahmet bereket ve yakınlık et. Zira bunlar Benim ehlimdir. Ben onların nâsıhıyım. (Fenalıklarını istemem Yarabbi) | Ramuz el e-hadis, 144. sayfa, 1. hadis |
9105 | Şüphesiz ben bir kelime biliyorum ki, (Şu öfkeli adam) bunu söyleseydi elbette öfkeden ona gelen hal kendisinden giderdi. "Eûzübillâhimineşşeytânirracîm" ve ondan o hiddet gitti. (İki kişi birbirlerine kötü sözler söylemişler, birinin yüzü kızarmış damarları kabarmış idi) | Ramuz el e-hadis, 144. sayfa, 7. hadis |
9106 | Ben bir kelime biliyorum ki, bu kızgın kimse onu söylese idi gazabını giderirdi; "Allahümme innî eûzu bike mineşşeytanir racim." | Ramuz el e-hadis, 144. sayfa, 8. hadis |
9164 | Ben, Cennet bahçelerinde, Cennetin üstünde ve Cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki o: Haklı olduğu halde mücadeleyi terkeder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar için ahlakını güzelleştirir. | Ramuz el e-hadis, 152. sayfa, 6. hadis |
9190 | Allah Teaal Davud (a.s.)'a şöyle vahyetti: "Ey Davud, Dünyanın misali, köpeklerin üzerine toplanıp da sürüdükleri bir leşe benzer. Sen onlar gibi olup, onlarla beraber onu sürüklemeyi arzu eder misin? Ey Davud, güzel yemek, yumuşak elbise ve batıl şöhret, hem insanlar arasında (bu dünyada) ve hem de ahirette elde edilsin, bu asla olmaz." | Ramuz el e-hadis, 156. sayfa, 3. hadis |
9195 | Allah Teala Musa (a.s.)'a şöyle vahyetti: "La ilahe İllallah" diye şehadet edenler olmasaydı, Cehennemi Dünya ehline musallat ederdim. Ey Musa! Bana ibadet eden olmasaydı, Bana isyan edenlere göz açıp kapayıncaya kadar bir mühlet vermezdim. Ey Musa! Şurası muhakkak ki, Bana inananan Benim indimde mahlukatın en kerimidir. Ey Musa! Asi olanın sözünün ağırlığı dünyadaki bütün kumların ağırlığına muadildir." Musa (a.s.) ise: "Ya Rabbi, bu asinin kim olduğunu lütfen bildir" dedi. Allah Teala buyurdu ki: "Bir kimsenin anasına-babasına (ben sizi dinlemiyorum) diyenidir. | Ramuz el e-hadis, 157. sayfa, 2. hadis |
9197 | Sana Allah'dan korkmanı tavsiye ederim. Zira o korku, bütün işlerinin zinetidir. Sana Kur'an okumanı, Allah'ı zikretmeni tavsiye ederim. Zira o, senin semada anılmana sebebdir, yeryüzünde ise senin için nurdur. Sükutunun uzun olmasını tavsiye ederim. Ancak hayır söz müstesna, zira bu sükut, şeytanı senden uzaklaştırır. Ve din işinde sana yardımcı olur. Çok gülmekten de sakın. Çünkü o, kalbi öldürür ve yüzün nurunu giderir. Cihada mülazemet et, Çünkü o, ümmetimin Ruhbanlığıdır. Miskinleri sev ve onlarla düşüp kalk. Kendinden aşağıdakine bak, yukarıdakine bakma. Zira, sana Allah'ın verdiği nimetleri küçümsememen için bu hal daha uygundur. Seninle alakayı kesseler de akrabanı ziyaret et. Acı olsa da Hakkı söyle, Allah yolunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, insanlardan seni alıkoysun. Yaptığın şeylerde onlara üstünlük taslama. Şu üç hasletin bulunması, kişiye ayıb olarak yeter. Kendi kusurlarını bilmeden, başkasının kusurlarını görmesi, ayni hal kendisinde de olduğu halde, başkalarında utanılacak hal görmesi ve arkadaşına eziyet etmesi. Ey Ebu Zer! Tedbir gibi akıl, sakınmak gibi verağ, güzel huy gibi şeref yoktur. | Ramuz el e-hadis, 157. sayfa, 4. hadis |
9221 | Adem oğlundan amelleri hakkında ilk konuşturulacak, azalarıdır. Onlar şöyle derler: "İzzetin hakkı için, bana göre bunun büyük helak edici şeyleri var." Allah da şöyle buyurur: "Ben onları senden daha iyi biliyorum. Sen haydi git, git. Ben seni affettim." | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 4. hadis |
9226 | Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir. | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 9. hadis |