No | Hadis Metni | Kaynak |
8168 | Sofra kurulduğunda, kişi önünden yesin. Arkadaşının önünden ve tabağın tepesinden yemesin. Zira bereket yukarıdan gelir. Sofra kaldırılmadan da kalkmasın. Bütün insanlar elini çekmedikçe, doysa bile elini yemekten çekmesin ve etrafını gözetsin. Zira olabilir ki henüz yemeğe ihtiyacı olan bir kimse utanır da, elini yemekten çeker. | Ramuz el e-hadis, 65. sayfa, 12. hadis |
8173 | Sizden birinin kabına sinek düştüğü zaman o sineği ona batırsın (sonra çıkarıp atsın). Zira onun iki kanadından birinde zehir, diğerinde şifa vardır. Ve böylece şifası zehirini yok eder. | Ramuz el e-hadis, 66. sayfa, 4. hadis |
8174 | Bir vartaya düştüğünde: "Bismillâhirrahmanirrahim velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil Azim." de. Zira Allah Tealâ onun sebebiyle belâ nevilerinden dilediğini senden kaldırır. | Ramuz el e-hadis, 66. sayfa, 5. hadis |
8374 | Cennetin dikilecek ağaçlarını çok ekin. Zira onun suyu tatlı, toprağı güzeldir. onun ağaçlarından olan "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh"ı çoğaltınız. | Ramuz el e-hadis, 80. sayfa, 11. hadis |
8393 | Elbiseleriniz arasında beyaz olanını giyin. Zira içlerinde hayırlısı budur. Ölülerinizi de beyazla kefenleyin. En iyi sürme de ismittir. onunla sürmelenin. Gözünüzü cilâlar, kirpiklerinizi uzatır. | Ramuz el e-hadis, 81. sayfa, 12. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
9176 | Cehennemden kaçın, Cenneti de olanca gücünüzle isteyin. Zira Cenneti istiyen uyumaz ve Cehennemden kaçan da uyumaz. Muhakkak ki ahiret zorluklarla kuşatılmıştır, dünya ise lezzet ve şehvetlere bürünmüştür. onun lezzet ve şehvetleri sizi ahiretten alıkoymasın. | Ramuz el e-hadis, 154. sayfa, 4. hadis |
9193 | Allah Teala Bana şöyle vahyetti: "Ey Peygamberlerin kardeşi! Ey korkutanların kardeşi kavmini korkut. Benim mescidlerimden birine ancak, selim kalblerle, sadık lisanlarla, temiz ellerle, tahir ferçlerle girsinler. Mescidlerime, üzerlerinde kullarımdan birinin hakkı varken girmesinler. Zira o, bu hakkı hak sahibine vermedikçe, namaz kılmaya devam etse bile, Ben onu rahmetimden uzaklaştırırım. Ama, bu bildirilenleri yaparsa, Ben onun işiten kulağı, gören gözü olurum. O, Benim velilerimden, halis kullarımdan olur. Ve o kimse Peygamberlerle, sıddıklarla ve şehidlerle beraber Cennette Benim yakınımda olurlar." | Ramuz el e-hadis, 156. sayfa, 6. hadis |
9275 | Allah'ın, sana menfaat vereceği bazı hasletleri öğreteyim mi? Sana ilmi tavsiye ederim. Zira ilim, mü'minin dostudur. Hilm ise veziridir. Akıl delilidir, amel onun kayyımıdır. Rıfk babasıdır, mülayimlik kardeşidir, sabır ise askerlerinin kumandanıdır. | Ramuz el e-hadis, 167. sayfa, 5. hadis |
9278 | Cebrail (a.s)'ın bana öğrettiği bir şeyi sana öğreteyim mi? Senin, cimri ve muhteris bir kimseye veya zalim bir sultana veya kötülüğünden korktuğun bir alacaklıya, bir ihtiyacın olduğu zaman şöyle de: "Allahümme entel azizül kebir ve ene abdükez zaîfüz zelil. La havle vela kuvvete illa bike, Allahümme sahhirli fulanen kema sahharte firavne li Musa ve leyyinlî kalbehû kema leyyentel hadide li Davude. Feinnehu la yentiku illa biiznike ve nasiyetehu fi kabzatike ve kalbuhu fi yedike celle senâü vechike Ya Erhamerrahimin." (Allahım, sen galib ve her şeyden yücesin. Ben ise zaif ve hakir bir kulunum. Her türlü güç ve kuvvet ancak Sendendir. Allahım, firavunu Musa (a.s)'ın emrine ram ettiğin gibi filan kimseyi de bana ram eyle. Davud (a.s) a demiri nasıl yumuşattı isen, onun kalbini de benim için yumuşak et. Zira o, ancak senin izninle konuşabilir. onun alnı Senin kudret elindedir. Ve kalbi de Senin elindedir. Senin zatının azameti ne yücedir. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım) | Ramuz el e-hadis, 168. sayfa, 1. hadis |