Arama Sonuçları Çocuk yedi

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/13991-Cocuk-yedi

NoHadis MetniKaynak
7270 Adem (a.s.) dünya semasındadır. Kendisine ümmetinin (zürriyetinin) amelleri arz olunmaktadır. Yusuf (a.s.) ikinci semada, teyze çocukları olan Yahya (a.s.) üçüncü semada. İdris (a.s.) dördüncü semada, Harun (a.s.) beşinci semada, Musa (a.s.) altıncı semada. İbrahim (a.s.) da yedinci semadadır.Ramuz el e-hadis, 4. sayfa, 2. hadis
7737 Çocuk yedi yaşına geldiği zaman, ona namaz kılmayı emredin. Onuna baliğ olunca, gerekirse namaz için onu dövün.Ramuz el e-hadis, 38. sayfa, 3. hadis
8265 Kadınlarınıza lohusalıklarında hurma yediriniz. O zaman çocuklar halim olur. Hz. İsa (a.s.)'ın doğumunda Hz. Meryem (a.s.)'ın yediği şey hurma idi. Ve Allah (z.c.hz.) daha iyisini seçse idi, O'na onu verirdi.Ramuz el e-hadis, 73. sayfa, 1. hadis
8980 Camilere çocukların musallat oluşu Allah'ın gadabının alametidir. Nehyedilseler bile onlar musallat olacaklardır.Ramuz el e-hadis, 132. sayfa, 1. hadis
9960 Akika yedi, ondört veya yirmi birinci günde kesilir. (Çocuk doğunca kesilen kurban)Ramuz el e-hadis, 222. sayfa, 13. hadis
11260 Bu kadın, çocuklarına olan şefkatinden dolayı Allah (z.c.hz.)'nin merhametine mazhar oldu. (İki çocuğu ile bir kadın gelmişti. Kendisine üç hurma verildi. Çocuklar hurmalarını yedikten sonra annelerininkine gözlerini diktiler de o da elindekini bölüp onlara verdi. Bunun üzerine bu hadis varid oldu.)Ramuz el e-hadis, 333. sayfa, 9. hadis
11353 Her çocuk akikası mukabilinde rehinde gibidir. Onun için yedinci günü akika kesilir. Başı tıraş edilir ve ismi verilir. (Saçının ağırlığınca gümüş sadaka verilir. )Ramuz el e-hadis, 340. sayfa, 14. hadis
11958 Çocuk yedisine gelince namazı kıldırın, onuna gelince kılmazsa dövün.Ramuz el e-hadis, 393. sayfa, 2. hadis
13983 İnsanın bedeninden ayrılan şu yedi cüz'ün gömülmesini emrederlerdi. Saç, tırnak, kan, adet kanı, diş, pıhtı, çocuk doğduğunda atılması gereken maddeler.Ramuz el e-hadis, 549. sayfa, 17. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100