Arama Sonuçları demektir kim

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/14153-demektir-kim/20

NoHadis MetniKaynak
12280 Allah( z.c.hz.) bir kimseye şu dört şeyi ihsan ederse, Allah ona dünya ve ahiret hayrını ihsan etti demektir: Şâkir kalb, zâkir lisan, mutedil bir ev (haddinden fazla değil) ve saliha bir kadın.Ramuz el e-hadis, 416. sayfa, 8. hadis
12281 Bir kimse Allah yolunda bir gaziyi teçhiz ederse, kendisi de gaza etmiş demektir. kim de Allah yolunda gaza eden kimsenin ailesine hayırla baktı ise o da gaza etmiş demektir.Ramuz el e-hadis, 416. sayfa, 9. hadis
12311 Bir kimse "rıfk" dan olan hayırdan mahrum edilmişse, Allah o kimseyi dünya ve ahiret hayırları nasibinden mahrum etmiş demektir. kime de "Rıfk" dan nasib verilmişse, dünya ve ahiretten nasibi verilmiştir.Ramuz el e-hadis, 418. sayfa, 13. hadis
12458 Bir kimse amel yapmadan (niyeti olmadan) ilim taleb ediyorsa, Allah (z.c.hz.) ile istihza ediyor demektir.Ramuz el e-hadis, 429. sayfa, 9. hadis
12476 Bir kimse din kardeşini musibetten dolayı taziyede bulunursa, Allah kıyamette ona "hibr" olunacak yeşil bir hulle giydirir. Dediler ki; "Ya Resulallah hibr olunacak ne demektir?" Buyurdu ki: "Gıpta olunacak demektir".Ramuz el e-hadis, 430. sayfa, 11. hadis
12552 Bir kimse Allahın ve Peygamberin zimmetinde olan bir muahidi (muahadeli bir kimseyi) katletse, Allah'ın zimmetini ayak altına almış demektir. Cennetin kokusunu bile koklayamaz. Halbuki onun kokusu yetmiş yıllık mesafeden duyulur.Ramuz el e-hadis, 437. sayfa, 3. hadis
12628 Bir kimsenin Allah'ın ihsan ettiği yiyecek ve içecekten gayri nimetlerden haberi olmazsa, onun ilmi az ve azabı yakın demektir.Ramuz el e-hadis, 443. sayfa, 1. hadis
14351

Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

kim iki serinlik namazını kılarsa, cennete girmiş demektir.”

 

Buhârî, Mevâkîtü’s-salât 26; Müslim, Mesâcid 215.
14397

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dab'î şöyle demiştir: İbn Abbâs (R) beni kendi serîri üzerine otur­turdu. O bana şöyle derdi: Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn tarafların­dan) Rasûlullah'ın huzuruna geldikleri zaman:

—  "Hey'et kimlerdendir?" diye sordu. Onlar:

—  Biz Rabîa kabîlelerindeniz, dediler. Rasûlullah (S):

—  "Hoş geldiniz! Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin!" buyurdu.

Bunun üzerine onlar:

— Yâ Rasûlallah! Seninle bizim aramızda kâfir olan Mudar ka­bileleri vardır. O hâide bize kestirme birşey emret de, o sebeble biz­ler cennete girelim ve onu arkamızda kalanlarımıza haber verelim! dediler.

Bu arada Rasûlullah'a içkileri de sordular. Rasûlullah onları dört şeyden nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sonra:

—  "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" di­ye sordu.

Onlar:

— Allah ve Rasûlü en iyi bilendir! dediler. Rasûlullah:

—  "Ortaksız ve yalnız olarak Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada rama­zân orucu da vardır-, ganimetlerden beşte birini vermenizdir" buyur­du.

Ve onları dört şeyden: Dubba'dan, hantem'den, muzeffet'ten ve nakîr (denilen kaplara hurma yâhud üzüm şırası koymak)dan neh­yetti. Bazen İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.

Rasûlullah:

— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu

İbn Abbâs