Arama Sonuçları şâfi La

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/14708-safi-La/30

NoHadis MetniKaynak
12585 Bir kimse AlLah'a ve kıyamet gününe inanırsa misafire ikram etsin. Dediler ki: "Misafire ikram nasıl olur?" Buyurdu ki: "Üç gün, (hoş tutacak, hizmet edecek.) Bundan sonra oturursa bu ona sadakadır.Ramuz el e-hadis, 439. sayfa, 11. hadis
12827 AlLah'ın misafiri oLanLar üç sınıftır: Gaziler, hacıLar ve umreye gidenler.Ramuz el e-hadis, 460. sayfa, 2. hadis
12828 AlLah'ın misafirleri üçtür: Hacı, umre yapan ve gaziler. AlLah onLarı çağırdı da Ona icabet ettiler. AlLah'dan istediler de onLara verdi.Ramuz el e-hadis, 460. sayfa, 3. hadis
13136 Bir halife için beytülmalden iki kaptan fazLasına malik olması heLal olmaz. Bir kap kendisinin ve ehlinin yediği kaptır. Bir kap ta misafirlerinin önüne koyduğudur.Ramuz el e-hadis, 484. sayfa, 8. hadis
13378 Cemaate, onLarın AlLah'ın kitabını en iyi okuyanı iman olur. Eğer kıraatte müsavi ise, onLarın sünneti en iyi bileni, sünnette müsavi ise onLarın hicrete önce gideni, hicrette de müsavi iseler, yaşça onLarın önde oLanı imam olur. Misafir ev sahibine veya biri Sultana, izni olmadıkça imam olmasın ve misafir evin ihtiram mevkiine oturmasın.Ramuz el e-hadis, 506. sayfa, 2. hadis
13558 Bir hastaya geldiklerinde veya hasta kendisine getirildiğinde "Ezhebil be'se Rabbennâsi eşfi ve enteş şâfi. La şifâe ilLa şifâüke şifâen La yuğâdiru sakamen": (Ey insanLarın Rabbi, zararı gider, şifa ihsan et, şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şifa ihsan buyur) diye dua buyururLardı.Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 4. hadis
14268

AbdulLah İbni Abbâs radıyalLahu anhümâ şöyle dedi:

Uyeyne İbni Hısn (Medine’ye) geldi ve yeğeni Hurr İbni Kays’a misafir oldu. Hurr, Hz. Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Zaten genç olsun yaşlı olsun âlimler (kurrâ), Hz. Ömer’in danışma meclisinde bulunurLardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hurr İbni Kays’a:

Yeğenim, senin devlet başkanı yanında önemli bir yerin vardır. Beni kendisiyle görüştür, dedi.

Hurr, Ömer’den izin aldı. Uyeyne Ömer’in yanına girince:

Ey Hattâb oğlu, AlLah’a yemin ederim ki, bize fazLa bir şey vermiyorsun.Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun, dedi.

Ömer hiddetlendi, Uyeyne’ye ceza vermek istedi.

Bunun üzerine Hurr:

Ey Müminlerin emiri, AlLah, Peygamberine “Affı seç, iyiliği emret, cahilleri cezaLandırmaktan vazgeç!” buyurdu. Benim bu amcam da câhillerdendir, dedi.

AlLah’a yemin ederim ki, Hurr bu âyeti okuyunca Ömer, Uyeyne’yi cezaLandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer, AlLah’ın kitabına son derece bağlı idi.

Buhârî, Tefsîru sûre (7), 5, İ’tisâm 2
14296

Câbir İbni AbdulLah radıyalLahu anh’den rivayet edildiğine göre o, Nebi salLalLahu aleyhi ve sellem ile birlikte Necid tarafLarında bir gazvede bulunmuştu. Dönüşte ResûlulLah ile birlikteydi. Öğle vakti ağaçlık, çalılık bir vadiye geldiklerinde ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem orada moLa vermiş, mücâhidler ağaçLar altında gölgelenmek üzere çevreye dağılmışLardı. ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem ise, semure denilen sık yapraklı bir ağaç altında istirahate çekilmiş kılıcını da ağaca asmıştı.

(Câbir dedi ki:) birazcık (uyku) kestirmiştik ki, ResûlulLah’ın bizi çağırdığını işittik ve hemen yanına koştuk. Bir de baktık, ResûlulLah’ın yanında (müşriklerden) bir bedevi, ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ben uyurken bu bedevi kılıcımı almış, uyandığımda kılıç kınından sıyrılmış vaziyette bunun elindeydi. Bana: Seni benim elimden kim koruyup kurtaracak? dedi. Ben de üç defa:

– “AlLah” cevabını verdim.

(Câbir diyor ki) ResûlulLah adamı cezaLandırmamıştı, yanında oturuyordu.

Buhârî, Cihâd 84, 87, Meğâzî 31, 32; Müslim, Fezâil 13, 14, Müsâfirîn 311

(Buhârî’deki) bir başka rivayette (bk. Meğâzî 31) Câbir radıyalLahu anh şöyle demiştir:

ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem ile birlikte zâtü’r-rikâ’ denilen gazvede bulunuyorduk. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem’e bırakmayı âdet edinmiştik. (Bu defa da öyle yaptık.) Ancak müşriklerden bir adam gelerek ResûlulLah’ın (ağaçta asılı oLan) kılıcını alıp çekmiş ve:

Benden korkuyor musun? diye seslenmiş. Nebi salLalLahu aleyhi ve sellem: “Hayır” cevabını vermiş. Adam: Peki seni benim elimden kim kurtaracak? demiş. ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem de “AlLah” buyurmuştur.

Ebû Bekir el-İsmâîlî’nin “Sahîh”inde yer aLan bir rivâyette oLayın bundan sonraki kısmı şöyle anLatılmaktadır:

Adam:

Seni benim elimden kim kurtarır? dedi.

Nebi salLalLahu aleyhi ve sellem:

“AlLah” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın elinden kılıç düştü. ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem kılıcı aldı ve: Peki şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? buyurdu. Adam: İyi bir cezaLandırıcı ol! dedi. ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem: “AlLah’tan başka ilâh olmadığını ve benim AlLah’ın elçisi olduğumu kabul ve itiraf eder misin?” dedi.

Adam:

Hayır, kabul etmem. Ancak seninle çarpışmamaya, seninle savaşacak herhangi bir topluluk içinde bulunmamaya söz veririm, dedi.

Bunun üzerine ResûlulLah salLalLahu aleyhi ve sellem adamı serbest bıraktı. O da arkadaşLarının yanına döndü ve onLara:

En hayırlı kişinin yanından geliyorum, dedi.
Buhârî, Cihâd 84, 87, Meğâzî 31, 32; Müslim, Fezâil 13, 14, Müsâfirîn 311
14465

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Hayber'e geldi. Nihayet AlLah O'na (Kamus denilen) kal'ayi açtığı zaman kendisine Huyey ibn Ahtâb'ın kızı Safiyye'nin güzelliği zikr olundu. Safiyye yeni evlenmiş bir gelin iken, Safiyye'nin kocası öldürülmüş idi. RasûlulLah ganimetten payı oLarak Safiyye'yi kendisi için seçip aldı ve Safiyye ile yoLa çıktı. Nihayet bizler Medine yakınında Seddu'r-Ravhâ denilen yere uLaştık. Safiyye işte orada hayzından temizlenip halâl oldu ve Peygamber, Safiyye ile evlendi. Sonra Peygamber ta­bakLanmış ve yere yayıLan küçük bir deri üzerinde hurma, yağ ve keş karışığı "hays" denilen bir yemek yapıp hazırLattı. Sonra RasülulLah (nikâhı şöhretlendirmek için) ben Enes'e: "Etrafındaki insanLara bil­dirip i'lân et" buyurdu. İşte bu hurma, yağ ve yoğurt kurusu karışı­ğı, RasûlulLah'ın Safiyye üzerine yaptığı düğün aşı oldu. Sonra Medine'ye doğru yoLa çıktık.

Enes dedi ki: Ben RasûlulLah'ı gördüm ki, bir abayı binek deve­sinin hörgücü üzerine, kendi arka tarafına Safiyye için doluyor, son­ra devesinin yanına oturuyor, akabinde dizini koyuyor, bu sırada Safiyye de kendi ayağını Peygamber'in dizi üzerine koyarak deveye biniyordu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 177
14363

Enes radıyalLahu anh şöyle dedi:

Nebî salLalLahu aleyhi ve sellem mescide girmişti. İki direk arasına uzatılmış bir ip gözüne ilişti:

“Bu ip nedir?” diye sorunca, sahâbîler: Bu, Zeynep Binti Cahş’a ait bir iptir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ona tutunuyor, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Onu hemen çözünüz. Sizden biriniz canlı ve istekli olunca nâfile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman ise yatıp uyusun” buyurdu.

Buhârî, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 219. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,

Tatavvu’ 18; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 184

Buhârî, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 219. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 18; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 184