Arama Sonuçları Onlar bana

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/14829-Onlar-bana/30

NoHadis MetniKaynak
11207 Aziz ve Celil olan Allah buyuruyor: "Ey Adem oğlu! Ancak bana kul olup, bana ibadet ettiğin, her şeyi Benden umduğun ve bana hiçbir şeyi ortak koşmadığın müddetçe, sende olan şeyi affederim. Eğer sen yer ve gök dolusu hata ve günahla Beni karşılasanda, Ben seni Onların dolusu mağfiretle karşılarım ve seni affederim. Günahının çok oluşuna ehemmiyet vermem."Ramuz el e-hadis, 328. sayfa, 9. hadis
11408 Allah'ı zikreden bir cemaat arasında sabah namazından güneş doğuncaya kadar oturmam bana, İsmail (a.s.) evladından her bir adamın diyeti 12 bin dirhem olan, dört köle azab etmekten daha kıymetlidir. İkindi namazından sonra güneş batana kadar Allah'ı zikreden bir kavimle beraber oturmam da bana gene, İsmail (a.s.) evladından dört köle azad etmemden daha sevgilidir. Ki, Onlardan her birinin diyeti yine on iki bin dirhemdir.Ramuz el e-hadis, 344. sayfa, 13. hadis
11714 Söylediğimi işitmekte siz Onlardan farklı değilsiniz. Lakin şu kadar var ki, Onların bana cevap vermeye güçleri yetmez. (Bedir de kafir ölülerine "size vaad olunanı gördünüz mü?" diye sorulduğunda ashab sordu ki Onlar duyarlar mı?" o zaman bu hadis varid oldu.)Ramuz el e-hadis, 372. sayfa, 3. hadis
12343 Ebubekir (r.a.) ve Ömer (r.a.)'ı fena zikreden bir kimseyi görürseniz onu derhal öldürünüz. Zira (Onlara dokunan) bana ve İslamiyete kast ediyordur.Ramuz el e-hadis, 421. sayfa, 5. hadis
12771 Biliyormusunuz bu gece Rabbiniz ne dedi? Buyurdu ki: "Kullarımdan bir kısmı bana mü'min, bir kısmı kafir olarak sabahladı. Onlar ki, Allah'ın Rahmeti ve fazlı ile yağmura kavuştuk dediler bana mü'min oldular. Onlar ki, yıldızların yaklaşmasından yağmur oldu dediler, bana kafir oldular ve yıldızlara inandılar."Ramuz el e-hadis, 454. sayfa, 8. hadis
13322 Ya Aişe (r.a) bana rıfk ile muamele yap, zira Allah bir ev halkına iyilik murat ettiğinde Onlara rıfk kapısını gösterir.Ramuz el e-hadis, 500. sayfa, 8. hadis
13379 Ehli Cehenneme emir olunur. Saf olurlar. Onların içinden bir müslüman geçirilir. Birisi der: "Ya filan, bana şefaat etsene." O da: "Sen kimsin der. "Beni bilmiyor musun? Sen benden su istemiştin de ben sana su vermiştim." der. Bunun üzerine o adama şefaat eder. Bunun gibi birisi de: "Sen benden hediye istemiştin de bende vermiştim" der.Ramuz el e-hadis, 506. sayfa, 3. hadis
13466 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Ey Adem oğlu Beni kendi kendine zikredersen Ben de seni kendi yanımda zikrederim. Sen Beni topluluk arasında zikredersen, Ben de seni topluluk arasında Onlardan daha efdal ve ekrem olarak zikrederim. Eğer bana bir karış yaklaşırsan Ben de sana bir arşın yaklaşırım. Eğer bana bir arşın yaklaşırsan Ben sana bir kulaç yaklaşırım, eğer bana yürüyerek gelirsen Ben sana koşarak gelirim."Ramuz el e-hadis, 514. sayfa, 4. hadis
13490 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Kulum üzerine Benimle meşgul olmak galib olursa, onun talebini ve lezzetini zikrimde kılarım. Böyle olduğunda o bana, Ben ona aşık oluruz. Ve bu halde aradaki hicabı ref ederim ve bu hali ona galib kılarım. Halk sehiv ettiğinde o sehiv etmez. Bunların sözü Peygamberlerin sözüdür ve bunlar gerçek kahramanlardır. Ve ehli arza ukubet veya azab murad ettiğim zaman Onları hatırlarım da Onlar sebebiyle bu azabdan sarfı nazar ederim."Ramuz el e-hadis, 517. sayfa, 3. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, Onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; Onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100