No | Hadis Metni | Kaynak |
12815 | Nefsim yed-i kudretinde Olana kasem ederim ki, kıyamet kopmaz; imamınızı öldürünceye, kılıcınızı birbirinizde deneyinceye ve şerirleriniz dünyaya hakim oluncaya kadar. | Ramuz el e-hadis, 458. sayfa, 9. hadis |
12981 | Ümmet şeriatı hasene üzerine devam eder, aralarında şu üç hal zahir olmadıkça; İlim kendilerniden alınmadıkça, aralarında habis veled çoğalmadıkça, "Sakkarun" aralarında zahir olmadıkça, Dediler ki: "Sakkarun nedir?" Buyurdu ki, bunlar içmeden sarhoş olanlardır. Ahir zamanda gelirler, birbirlerile karşılaştıklarında aralarındaki selamları lanetleşmektir. | Ramuz el e-hadis, 472. sayfa, 7. hadis |
13270 | Ey Abdülmuttalib oğulları, size bir bela, hüzün, meşakkat veya bir sıkıntı gelirse "Allah, Allahu Rabbuna la şerikeleh" deyin. | Ramuz el e-hadis, 496. sayfa, 2. hadis |
13325 | Ya Fatma (r.a) kalk kurbanının yanında hazır bulun. Zira damlayan ilk damla ile işlemiş olduğun her günah af olunur. Ve şöyle söyle "İnne salatî ve nüsukî ve mahyâye ve memâtî Lillahi Rabbil alemîn. Lâ şerikeleh ve bi zâlike ümirtü ve ene evvelül-müslimîn" (Benim namazım vesair ibadetim, dinim, hayatım ve ölümüm Rabbil Alemin olan Allah içindir. Onun şeriki yoktur. Ben bu tevhid ile emrolundum ben müslümanlardanım) Denildi ki; "Ya Resulallah, bu Sana ve ehli Beytine mi mahsustur?" Buyurdu ki, hayır bilakis bütün müslümanlara aittir. | Ramuz el e-hadis, 500. sayfa, 11. hadis |
13334 | Ey kadınlar topluluğu, sadaka veriniz. Ziynetlerinizden de olsa. Zira siz kıyamette Cehennemliklerin ekseriyetini teşkil edeceksiniz. | Ramuz el e-hadis, 501. sayfa, 9. hadis |
13401 | Horasandan siyah bayraklılar çıkar ve İlyaya (Kudüsü şerife) kadar önlerine bir şey tutunamaz. | Ramuz el e-hadis, 508. sayfa, 4. hadis |
13511 | Efendimiz (s.a.s.) ayakları itibariyle de beşerin en güzeli idiler. | Ramuz el e-hadis, 519. sayfa, 6. hadis |
13529 | Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi. | Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis |
13729 | Hilali gördüklerinde: "Allahu ekber, Allahu ekber, Elhamdülillah, lâ havle velâ kuvvete illâ billah. Allahümme innî es'elüke min hayri hâza'ş şehri ve eûzubike min şerril kaderi ve min şerri yevmil mahşeri" diye dua ederlerdi. | Ramuz el e-hadis, 533. sayfa, 16. hadis |
13735 | Bir şeyden çekindiğinde şöyle derlerdi: "Allah, Allahu Rabbî lâ şerîke leh." (Allah, Allah Rabbımdır, O'nun ortağı yoktur.) | Ramuz el e-hadis, 534. sayfa, 6. hadis |