Arama Sonuçları olma Zira

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/15484-olma-Zira/40

NoHadis MetniKaynak
13074 Mevtanıza necis muamelesi yapmayın. Zira mü'min ne hayatında ne de ölümünde necis olmaz.Ramuz el e-hadis, 480. sayfa, 1. hadis
13075 Beyaz tüyleri yolmayın. Zira o, müslümanın nurudur. Hiç bir müslüman yoktur ki, islamda saçını ağartsın da Allah ona bu sebeple bir hasene vermesin, bir derece yükseltmesin ve bir günahını da affetmesin olmaz.Ramuz el e-hadis, 480. sayfa, 2. hadis
13220 Alim için bilgisi üzerine sükut, cahil içinde cehli üzerine sükut caiz olmaz. Zira Allah teala şöyle buyurdu.: "Bilmiyorsan ehli zikre sorunuz."Ramuz el e-hadis, 491. sayfa, 6. hadis
13247 Ya Eba Fatıma, secdeyi çok yap, Zira Allah teala secde eden müslüman yoktur ki, Allah onun derecesini yükseltmesin. Ey Ebu Fatıma, şayet Benimle buluşmak istiyorsan secdeyi çokça et. (Efendimize mülaki olmanın bir yolu da çok secde etmektir)Ramuz el e-hadis, 493. sayfa, 10. hadis
13267 Ey insanlar tedavi olun. Zira Allah (z.c.hz.) hiç bir dert vermedi ki, onun şifasını da yaratmış olmasın. "Sam" hariç. Sam da ölümdür.Ramuz el e-hadis, 495. sayfa, 9. hadis
13304 Ya Alı (r.a), istihare eden mahrum olmadı, istişare eden de pişman olmadı. Ya Ali (r.a) yolculuğa seherde çıkmaya bak. Zira geceleyin gündüze göre daha iyi yol kat'edilir. Ya Ali (r.a), Bismillah ile erken yolculuğa çıkmaya bak. Muhakkak ki, Allah erken vakitleri ümmetime bereketli kılmıştır.Ramuz el e-hadis, 499. sayfa, 2. hadis
13324 Ya Aişe (r.a) sana Allah'ın takvası ve rıfk gerekir. Zira herhangi bir şeyde rıfk olursa onu ancak, ziynetlendirmiş olur. Bir şeyde de rıfk olmazsa onu çirkinleştirir.Ramuz el e-hadis, 500. sayfa, 10. hadis
14175 Dağlanmak ve sıcak yemekten hoşlanmazdı. "Yemeği soğutunuz. Zira o berekettir, Sıcak yemekte bereket olmaz" buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 560. sayfa, 13. hadis
14238

Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.

Bu adam râhibe giderek:

Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu.

Râhip:

Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek: Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.

Âlim:

Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git.Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.

Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.

Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri:

O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.

Azap melekleri ise:

O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.

Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.

Hakem olan melek:

Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.

Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48

Sahîh(-i Müslim)deki bir başka rivayete göre:

“O kimse iyi insanların yaşadığı köye bir karış daha yakın olduğundan oralı sayıldı.”

Sahîh(-i Müslim)deki bir diğer rivayete göre:

“Allah Teâlâ öteki köye uzaklaşmasını, beriki köye yaklaşmasını, meleklere de iki mesâfenin arasını ölçmelerini emretti. Adamın beriki köye bir karış daha yakın olduğu görüldü. Bunun üzerine affedildi.” Bir başka rivayette ise:

“Adam göğsünün üzerinde öteki köye doğru ilerledi” denilmektedir.

Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48
14338

Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bazı insanlar:

Ey Allah’ın Resûlü! Zenginler bütün sevapları alıp götürüyorlar. Zira bizler gibi namaz kılıyor, bizler gibi oruç tutuyor ve ayrıca mallarının fazlasından da sadaka veriyorlar, dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah size sadaka verme imkânı bahşetmedi mi (sanıyorsunuz)? Her tesbih sadaka, her tekbir sadaka, her tahmid sadaka, her tehlil sadakadır. İyiliği emretmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Hatta (her) birinizin eşiyle yatması bile sadakadır” buyurdu. Ey Allah’ın Resûlü, cinsel arzusunu tatmin eden birine bundan da mı sevap var? dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu istek ve ihtiyacını haram yoldan giderseydi, günah olmayacak mıydı? Helâl ve meşrû yoldan gidermesinde de elbette sevap vardır” buyurdu.
Müslim, Zekât 53, Mesâcid 142