Arama Sonuçları kadar Bunun

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/16827-kadar-Bunun/20

NoHadis MetniKaynak
11719 Allah (z.c.hz.) bir kula bir nimet ihsan edip de, o da Bunun üzerine Allah'a Hamd ederse, işte bu "hamd", nimet ne kadar büyük olursa olsun o nimetten daha efdaldir.Ramuz el e-hadis, 372. sayfa, 8. hadis
11840 Mizana giren şeyler içinde güzel ahlak kadar ağır çeken bir şey yoktur. Muhakkak ki, güzel ahlak sahibi, Bununla oruç ve namaz sahibinin derecesine ulaşır.Ramuz el e-hadis, 383. sayfa, 4. hadis
12238 Kim amel etsin veya etmesin bir ilim nev'i öğrenirse, bu bin rek'at namazdan efdal olur. Eğer Bununla amel eder veya başkasına öğretirse hem Bunun sevabını alır, hem de kıyamet gününe kadar onunla amel edenlerin sevabını alır.Ramuz el e-hadis, 413. sayfa, 8. hadis
12465 Bir kimse hasta yoklamaya rahmet içinde gider ve oturduğunda rahmete gömülür ve onun için yetmiş bin melek istiğfar eder. Eğer gündüzün evvelinde hastayı ziyaret etmişse yetmiş bin melek akşam oluncaya kadar onun için istiğfar eder. Eğer onu gündüzün sonunda ziyaret ederse, sabah oluncaya kadar yine yetmiş bin melek kendisi için istiğfar eder. Denildi ki: " Ya Resulallah bu ziyaretçiye, peki hastaya ne var?" Buyurdu ki: "Bunun kat be katı."Ramuz el e-hadis, 429. sayfa, 16. hadis
12537 Bir kimse, "Elhamdülillahillezî tevadaa kulli şey'in li azametihi, velhamdülillahillezî zelle kulli şey'in li izzetihi, velhamülillahillezi hadaa külli şey'in li mülkihi, velhamdulillehillezi istesleme külli şey'in li kudretihi" der de Bununla Allah indindeki fazlı keremi taleb ederse, Allah ona bir milyon sevab yazar, bin derece terfi verir ve kıyamete kadar onun için istiğfar edecek yetmiş bin melek tevkil eder.Ramuz el e-hadis, 435. sayfa, 9. hadis
12774 Biliyormusunuz yerle gök arası ne kadardır? O ikisinin arası beş yüz seneliktir. Her bir semanın diğer semaya da arası beş yüz senedir. Her bir semanın kalınlığı da beş yüz yıllıktır. Yedinci göğün üstünde bir deniz vardır ki, onun üstü ile altı arası gök ile arz arası gibidir. Sonra Bunun üstünde de sekiz hamele-i Arş vardır. (Vahşi keçi suretinde) Onların dizleri ile tırnakları arası yerle gök arası gibidir. Sonra Bunun üstünde Arş vardır. Arşın üstü ile altı arası sema ile arz arası gibidir. (Bütün mahlukat Arşın yanında çöldeki bir halka gibidir) Allah Subhane ve Teala Bunun fevkindedir ve de Ona insan oğlunun amellerinden hiç bir şey gizli kalmaz.Ramuz el e-hadis, 454. sayfa, 11. hadis
12856 Şefaat etmekte devam ederim ve şefaatim de kabul olunur: Öyle ki, "Ya Rabbi La ilahe illallah diyen hakkında şefaatimi kabul et deyinceye kadar." Bunun üzerine şöyle buyurulur: "Bu iş ne Sana ne de Senden evvelkilere aittir, bu Bana aittir." Ve "La ilahe illallah" diyen hiç kimse Cehennemde kalmaz.Ramuz el e-hadis, 462. sayfa, 9. hadis
13306 Ya Ammar (r.a), Allah (z.c.hz.)nin bir meleği vardır ki, ona bütün mahlukatın söylediğini dinlemek kabiliyetini vermiştir. Ben ölünce kıyamete kadar o kabrimde durur ve ümmetimden bir kimse Bana ne zaman salat getirse onu ismi ve baba ismi ile Bana bildirir de, der ki: "Ya Muhammed (s.a.v) falan sana şöyle şöyle salat eyledi." Bunun üzerine Rab, bu adama her bir salatına karşılık on salat eder.Ramuz el e-hadis, 499. sayfa, 4. hadis
13332 Ya Muaz (r.a.) her gün ne kadar zikredersin? On bin kadar zikrediyor musun? Ben sana bir takım kelimeler göstereyim mi ki onlar sana hem kolay, hem de on bin ve on binden daha büyüktür. Bu: "Lâ ilâhe illallâhü adede kelimâtihi, Lâ ilâhe illallâhü adede halkıhi, Lâ ilâhe illallâhü zinete arşihi, Lâ ilâhe illallâhü melee semavâtihi, Lâ ilâhe illallâhü mislü zalike meahü, velhamdülillahi mislü zalike meahü, la yuhsîhi melekün velâ ğayruhu." Söylemendir ki, Bunun ecrini ne melek, ne de başka bir mahluk sayamaz.Ramuz el e-hadis, 501. sayfa, 7. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100