No | Hadis Metni | Kaynak |
11854 | Allah'ı ve Resulünü seven hiç bir kul yoktur ki, fakirlik ona sel akıntısı gibi gelmesin. Allah'ı ve Resulunü seven kimse belaya karşı zırh giysin. (Fakirlik iki cephelidir; Allah'a karşı ihtiyaç hissetmek saadet, mahluka karşı ihtiyaç hissetmek ise felakettir.) | Ramuz el e-hadis, 384. sayfa, 4. hadis |
11865 | Bir müslüman yoktur ki, gece yatacağı zaman bir sure okusun da, Allah ona bir melek memur etmesin. Böylece ona uykusundan uyanıncaya kadar zararlı hiç bir şey sokulamaz. | Ramuz el e-hadis, 385. sayfa, 4. hadis |
11875 | Oruçlu olarak sabahlayan bir kul yoktur ki, kendisine gök kapıları açılmasın, azaları tesbih etmesin, dünya göğünün ehli ona mağfiret istemesin. Akşama kadar eğer bir de namaz kılarsa, o gökleri nurlandırır ve Cennetteki hurilerden zevceleri "onu görmeye iştiyakımız arttı, tez kavuştur" derler. Eğer tehlil, tesbih veya tekbir getirirse onu yetmiş bin melek karşılar ve onların sevabı gün hitama erinceye kadar yazılır. | Ramuz el e-hadis, 386. sayfa, 3. hadis |
11885 | Bir mü'minin kalbine sürur vermiş bir mü'min yoktur ki, o sürurdan Allah, Allah'a ibadet eden, onu temcid eden, onu tevhid eden bir melek yaratmasın. Bu mü'min kabrine girince o, mü'mine verdiği sürur gelir ve "beni tanıdın mı?" der o da: "Sen kimsin?" der. O da şöyle cevap verir: "Ben filana verdiğin sürurum. Ben bugün senin yanlızlığında enîsin olacağım, suallerine yardım edeceğim ve sana o sabit sözü unutturmayacağım, mahşerde seninle beraber olacağım. Rabbına senin için şefaatta bulunacağım ve Cennette de yerini sana göstereceğim." | Ramuz el e-hadis, 387. sayfa, 2. hadis |
11898 | Hiç bir müslüman yoktur ki: "Lebbeyk" desin de sağındaki solundaki taştan veya ağaçtan veya topraktan yer (Şuradan buradan göstererek) son buluncaya kadar ona "Lebbeyk" demesin, olmaz. | Ramuz el e-hadis, 388. sayfa, 3. hadis |
11904 | Hiç bir hükümdar yoktur ki akrabaya sıla-i rahim yapsın ve tebaasına adalet icra etsin de, Allah ona hükümdarlığını sağlamlaştırmasın, sevabını bol bol vermesin, mahşerde ikramda bulunmasın ve hesabını hafifletmesin, bu olmaz. | Ramuz el e-hadis, 388. sayfa, 9. hadis |
11917 | Maîşeti müşkilleşmiş bir kimsenin evinden çıktığında şunu demesine ne mani var?: "Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allahümme raddinî, bi kadâike ve bâriklî fîmâ kuddiralî hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahharte ve te'hîra mâ acelte." (Allah adı ile başlar, nefsimi, malımı ve dinimi korumasını ondan dilerim. Allahım ilahi kazana beni razı kıl ve benim için takdir olunanı bana mübarek eyle, Ta ki senin te'hir ettiğin şeyin acilen olmasını ve acilen verdiğin şeyin de sonraya kalmasını istemiş olmayayım. | Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 10. hadis |
11939 | Önceleri günah yapıp da sonraları sevap işlemeye başlamış olan adamın misali, dar bir zırh giymiş de her sevap yaptıkça zırhının bir halkası düşüp genişleyen adam gibidir. Ta ki tamamı kalmayıncaya kadar. | Ramuz el e-hadis, 391. sayfa, 9. hadis |
11954 | Merhaba talibi ilme. Zira onun etrafını melekler görür sarar ve kanatları ile onu gölgelendirirler. Şöyle ki, birbiri üstüne gelirler ve bu şekilde dünya göğüne ulaşıncaya kadar devam ederler. Sebebi de ilme olan muhabbetleridir. | Ramuz el e-hadis, 392. sayfa, 11. hadis |
11961 | Maruf ile emredin, münkerden neyhedin. Allah'a dua edip de duanız kabul edilmeyecek hale gelmeden evvel ve af dileyip de mağfiret olunmayacağınız hale gelmeden önce. Muhakkak ki, marufu emretmek mürkeri nehyetmek eceli yaklaştırmaz. Yahudilerin bilginleri, Nasaranın rahipleri, marufu emretmeyi ve münkeri nehyetmeyi terk ettikleri zaman, Aziz ve Celil olan Allah onlara Peygamberlerinin diliyle lanet etti. Sonra onları umumi azaba duçar etti. | Ramuz el e-hadis, 393. sayfa, 5. hadis |