Arama Sonuçları size ancak

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/1829-size-ancak/10

NoHadis MetniKaynak
9255 Kıyamet gününde, amel yönünden arz ehlinin en efdalini size haber vereyim mi? O öyle bir adamdır ki; her gün yüz defa ihlasla "La ilahe illallahi Vahdehu la şerike leh" der. ancak, bundan fazlasını söyliyen müstesna.Ramuz el e-hadis, 165. sayfa, 1. hadis
9428 Ey insanlar! Yemin ederim ki, Ben size ancak Allah (z.c.hz)'lerinin emrettiğini emrediyorum. Ve nehyettiklerinden de nehyediyorum. Rızkı da iyi yoldan talebedin. Ebul Kasım'ın nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Ve rızıktan yana bir sıkıntınız olursa, Allah Azze ve Cellenin taati dairesinde hareket ediniz.Ramuz el e-hadis, 184. sayfa, 2. hadis
12803 Nefsim yed-i kudretinde Olana kasem ederim ki, Ey Ehli Beyt, kimse size buğz etmez, ancak Allah onu yüz üstü Cehenneme sürer.Ramuz el e-hadis, 457. sayfa, 8. hadis
12957 Nefislerine zulüm edip de helak olan kavmin meskenlerine girmeyin. ancak (mecbursanız), onlara isabet edenin benzerinin size de isabet etmesinden sakınarak ağlar bir tarzda girin.Ramuz el e-hadis, 470. sayfa, 11. hadis
13474 Allah (z.c.hz.) kıyamet gününde kullarına hüküm vermek için kürsüsünün üzerinde ulemaya şöyle buyurur: "Ben ilmimi, hilmimi size ancak sizi affetmek için verdim. Sizden olana aldırmam."Ramuz el e-hadis, 515. sayfa, 4. hadis
14329

Saîd İbni Abdülazîz’in Rebîa İbni Yezîd’den; Rebîa’nın Ebû İdrîs elHavlânî’den, onun Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh’den; Ebû Zer’in Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den; onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinden rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.

Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.

Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

Saîd İbni Abdülaziz dedi ki, Ebû İdris el-Havlânî bu hadisi rivâyet ettiği zaman dizleri üzerine çöküverdi.

Müslim, Birr 55