Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dab'î şöyle demiştir: İbn Abbâs (R) beni kendi serîri üzerine oturturdu. O bana şöyle derdi: Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn taraflarından) rasûlullah'ın huzuruna geldikleri zaman:
— "Hey'et kimlerdendir?" diye sordu. Onlar:
— Biz rabîa kabîlelerindeniz, dediler. rasûlullah (S):
— "Hoş geldiniz! Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin!" buyurdu.
Bunun üzerine onlar:
— Yâ rasûlallah! Seninle bizim aramızda kâfir olan Mudar kabileleri vardır. O hâide bize kestirme birşey emret de, o sebeble bizler cennete girelim ve onu arkamızda kalanlarımıza haber verelim! dediler.
Bu arada rasûlullah'a içkileri de sordular. rasûlullah onları dört şeyden nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sonra:
— "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" diye sordu.
Onlar:
— Allah ve rasûlü en iyi bilendir! dediler. rasûlullah:
— "Ortaksız ve yalnız olarak Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada ramazân orucu da vardır-, ganimetlerden beşte birini vermenizdir" buyurdu.
Ve onları dört şeyden: Dubba'dan, hantem'den, muzeffet'ten ve nakîr (denilen kaplara hurma yâhud üzüm şırası koymak)dan nehyetti. Bazen İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.
rasûlullah:
— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu