No | Hadis Metni | Kaynak |
7963 | Namaz kıldığınızda elbiselerinizi biraz yukarı çekin. Zira elbisenizden yere değer her şey ateştedir. | Ramuz el e-hadis, 52. sayfa, 14. hadis |
7995 | Bir kimse aksırdığında hamd etmemiş ise ona hatırlatmak için siz "Elhamdülillah" deyiniz. Zira aksıranın hamd etmesi her derde deva ve böğür ağrılarına da şifadır. | Ramuz el e-hadis, 55. sayfa, 1. hadis |
8126 | Bir mü'min öldüğünde, yer yüzünün her tarafına müjde verilir. Hiç bir yer parçası kalmaz ki, onun kendisine defnedilmesini temenni etmesin. Kâfir öldüğünde ise yeryüzü zulmete boğulur ve arzdan hiç bir yer olmaz ki, onun kendisine defnedilmesinden Allah'a sığınmış olmasın. | Ramuz el e-hadis, 63. sayfa, 5. hadis |
8128 | Sizden biri öldüğünde, muhakkak ki onun kıyameti kopmuş demektir. Öyle ise Allah Tealâ'ya, onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin. Ve her vakit ona istiğfarda bulunun. | Ramuz el e-hadis, 63. sayfa, 7. hadis |
8195 | Ümmetimin ümmetime en merhametlisi, Ebu Bekir (r.a.)'dır. Onların, Allah'ın dininde en kavi olanı, Ömer (r.a.)'dır. Onların haya cihetinden en sadıkı, Osman (r.a.)'dır. Ve onların en iyi hüküm vereni ise Ali İbni Ebu Talib (r.a.)dır. Ferâiz ilminin en iyi bileni, Zeyd İbni Sabit (r.a.)'dır. Ve Allah'ın kitabını en iyi okuyanı,Übey İbni Kaab (r.a.)'dır. Onların helâl ve haramı en iyi bileni ise, Muaz İbni Cebel (r.a.)'dır. Haberiniz olsun ki her ümmetin bir emini vardır. Bu ümmetin emini de Ubeyde İbni Cerrah (r.a.)'dır. | Ramuz el e-hadis, 67. sayfa, 11. hadis |
8309 | Müslümanın en efdali, kendisinin elinen ve dilinden herkesin salim olduğu müslüman, Mü'mini kâmil olanı da ahlâkça iyi olan, namazın efdali kıyamı uzun olan, sadakanın efdali ise eli kısa olanın verdiği sadakadır. | Ramuz el e-hadis, 76. sayfa, 5. hadis |
8544 | Allah (z.c.hz.) aksırmayı sever. Esnemekten ise hoşlanmaz. Sizden birisi aksırıp, "Elhamdülillâh" dedi mi, duyan her müslümanın "Yerhamükellah" demesi vacib olur. Esnemek ise şeytandandır. Esnemek gelince, elinizden gelirse geri çevirin. Biriniz "haa" diye esnerse şeytan güler. | Ramuz el e-hadis, 93. sayfa, 3. hadis |
8578 | Arzlar, her arz ile onu takip eden arz arası, 500 senelik mesafedir. Birincisi bir balık üzerindedir. Öyle bir balık ki, iki ucu gökte, balık kaya üzerinde, kayayı da bir melek tutuyor. İkinci arz tabakası ise havayı hapseden tabakadır. Allah (z.c.hz.) Ad kavmini helak edeceği zaman onun melaikesine emretti: "Bir delik aç" O da: "Bir öküz burnu kadar açayım mı?" dedi. Allah: "Hayır, o bütün insanları helaka yeter. Sen bir yüzük kadar aç." O rüzgar öyle bir rüzgardır ki, Allah Teala kitabında onun hakkında şu mealde buyurmuştu: "O rüzgar, uğradığı şeyi, çiğnenmiş ot parçası gibi yaptı." Üçüncü tabakada cehennem taşları vardır. Dördüncü tabakada cehennem kibritleri vardır. Dediler ki: "Cehennem için kibrit var mı?" Evet var, dedi. Allah'a yemin ederim ki, o Cehennemde kibritten öyle bir vadi var ki, oraya dağlar gönderilse erirdi. Beşinci tabakayı Cehennem yılanları teşkil ediyor. Onların ağızları kafirleri yalıyor, onda et bırakmıyor, sinir ve kemik kalıyor. Altıncı tabakada Cehennem akrebleri var. Onların en küçükleri katır kadardır. Kafirlere tekme vurur. Onu sokması, Cehennem ateşini unutturur. Yedinci tabakada iblis hapsedilmiştir. Bir eli önde bir eli arkada demire bağlanmıştır. Allah onu birine musallet edeceği vakit çözer. (İşini bitince tekrar bağlanır.) | Ramuz el e-hadis, 95. sayfa, 11. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
8913 | Cennette yüz derece vardır. Allah (z.c.hz.) bunları fisebilillâh harp edenler için hazırlamıştır. her derecenin arası gökle yer arası gibidir. Cenette Firdevsi isteyin. O cennetin hem ortası, hem de âlâsıdır. Ve onun üstünde Arşı Âlâ vardır. Cennet nehirleri de oradan kaynar. | Ramuz el e-hadis, 125. sayfa, 7. hadis |