Arama Sonuçları en en

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/266-en-en/5050

NoHadis MetniKaynak
14415

Âişe(R)'den'>en (şöyle demiştir): Bir topluluk:

— Yâ Rasûlallah! Bir kavim bize et getiriyor. Onların bu hay­vanları keserken'>en üzerlerine Allah ismini söyleyip söylemediklerini bi­lemiyoruz? dediler. Rasûlullah (S):- "Bu et üzerine sizler Bismillah deyin ve onu yiyin" buyurdu

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 11
14368

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden'>en Ebû Rib’î Hanzala İbni Rebî‘ el-Üseydî şöyle demiştir:

Ebû Bekir ben'>enimle karşılaştı ve bana:

Nasılsın, ey Hanzala? diye sordu. Ben'>en de: - Hanzala münafık oldu, dedim. Ebû Bekir: Sübhânellah, sen'>en ne diyorsun? dedi. Ben'>en cevaben'>en dedim ki: Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyoruz. Bize cen'>ennet ve cehen'>ennemden'>en bahsediyor, sanki gözlerimizle görüyormuşuz gibi oluyoruz. Onun huzurundan ayrılıp çoluk çocuğumuzun yanına ve işlerimizin başına dönünce, çok şeyi unutuyoruz.

Ebû Bekir radıyallahu anh dedi ki:

Allah’a yemin ederim ki, biz de ben'>enzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben'>en veEbû Bekir birlikte yola düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna girdik. Ben'>en: Ya Resûlallah! Hanzala münafık oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

– “Bu ne demek?” dedi. Ben'>en:

Ya Resûlallah! Sen'>enin yanında bulunuyoruz, bize cen'>ennet ve cehen'>ennemden'>enbahsediyorsun; sanki onları gözümüzle görüyor gibi oluyoruz. Sen'>enin huzurundan çıkıp da çoluk çocuğumuzun yanına ve işimizin başına dönünce, çoğunu unutuyoruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :

“Nefsimi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederimki, şayet siz, ben'>enim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam edip zikir üzere olabilseydiniz, yataklarınızda ve yollarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı

Müslim, Tevbe 12-13. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59
14407

en'>enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Abdurrahmân ibn Avf Medine'ye geldi. Peygamber (S) Abdurrahmân ibn Avf ile en'>ensâr'lı Sa'd ibnu'r-Rabi arasında kardeşlik akdi kurdu. Sa'd zen'>enginlik sa­hibi bir kimse olduğundan, Abdurrahmân'a hitaben'>en:

— Malımı yan yarıya sen'>eninle bölüşeyim, ve bir de sen'>eni evlen'>endi­reyim, dedi.

Abdurrahmân da Sa'd'e:

— Allah sana ehlini ve malım bereketli kıhp mübarek eylesin. (Ben'>enim bunlara ihtiyâcım yoktur.) Siz bana çarşıya delâlet ediniz, dedi.

Akabinde çarşıya gidip bir mikdâr keş ve yağ kazancıyla döndü ve bu kârı ev halkına getirdi. Az bir zaman yâhud Allah'ın dilediği süre ikaamet ettik ki, Abdurrahmân, üzerinde (evlen'>enen'>enlere mahsûs olan) sarı koku bulaşığı olduğu hâlde geldi. Peygamber (S):

—  "Bu, hâlin nedir?" dedi. Abdurrahmân:

—  Yâ Rasûlallah, ben'>en en'>ensâr'dan bir kadınla evlen'>endim, dedi. Rasûlullah:

— "O kadına ne kadar mehr verdin?" diye sordu. Abdurrahmân:

— Altından bir çekirdek yâhud bir çekirdek ağırlığı (yânî beş dir­hem) altın, dedi.

Bunun üzerine Peygamber:

—  "Bir koyunla olsun düğün yemeği yap" buyurdu

 
Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 3
14369

Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken'>en, ayakta duran bir adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:

- O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelen'>enmemeyi, konuşmamayı ve sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelen'>ensin, otursun ve orucunu tamamlasın” buyurdular.

(Müslim, Nezr 8; Ebû Dâvûd, Eymân 12, 19; Tirmizî, Nüzûr 1).
14370

Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den'>en rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya tamamlayamadan uyur da, sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.”

Müslim, Müsâfirîn 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 19; Tirmizî, Cum’a 56; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 65; İbni Mâce, İkâme 177
14406

Abdurrahmân ibnu Avf (R) şöyle demiştir:

Medîne'ye geldiğimiz zaman Rasûlullah (S) ben'>enimle Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik kurmuştu. Bunun üzerine Sa'd ibnu'r-Rabî' (ben'>en Abdurrahmân'a):

— Ben'>en mal cihetiyle en'>ensâr'ın en'>en zen'>enginiyim. Bunun için malı­mın yarısını sana ayırıyorum. Ve bak! îki kadınımın hangisini sever­sen'>en sen'>enin için ondan vazgeçer, onu boşarım. İddeti geçipde evlen'>enme halâl olduğu zaman onunla evlen'>enirsin, dedi.

Râvî dedi ki: Bu teklif üzerine Abdurrahmân, Sa'd'e:

— Ben'>enim bu hususta ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşı var mı? dedi.

Sa'd:

—  Kaynukaa' kabilesinin çarşısı vardır, dedi.

Râvî dedi ki: Abdurrahmân sonra Kaynukaa' çarşısına gitti. Sat­mak üzere keş ve yağ götürdü. Sonra çarşıya gidişleri arka arkaya devam etti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Rasûlullah'ı ziyarete geldi. Üstünde (zifafa giren'>enlere mahsûs olan) sarı zağferân lekesi vardı. Ra­sûlullah (S) ona:

—  "Evlen'>endin mi?" diye sordu. Abdurrahmân:

—  Evet evlen'>endim, dedi. Rasûlullah:

—  "Kimle evlen'>endin?" dedi.

O da:

—  en'>ensâr'dan bir kadınla evlen'>endim, dedi.

Rasûlullah:

—  "Ne kadar mehr verdin?" dedi.

Abdurrahmân:

— Bir çekirdek (yânî beş dirhem) ağırlığında altın yâhud altın­dan bir çekirdek verdim, dedi.

Bunun üzerine Peygamber (S) Abdurrahmân'a:

—  "Bir koyun (kesmek sureti)le olsun düğün yemeği yap!" bu­yurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 2
14383

Bana İmâm Mâlik, Eyyûb es-Sahtıyânî'den'>en; o da Muhammed ibn Sîrîn'den'>en; o da Ebû Hureyre(R)'den'>en şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) öğle veya ikindi namazlarından birini kıldırırken'>en iki rek'atten'>en sonra (selâm verip) namazdan çıktı. Bunun üzerine Zu'l-Yedeyn den'>enilen'>en zât ken'>endisine:

— Yâ Rasûlallah! Namaz kısaldı mı? Yâhud unuttun mu? diye sordu.

Rasûlullah oradaki cemâate:

—  "Zu'l-Yedeyn doğru mu söyledi?" dedi. İnsanlar:

—  Evet doğru söyledi! diye cevâb verdiler.

Bunun üzerine Rasûlullah diğer iki rek'at daha namaz kıldırdı, sonra selâm verdi, ondan sonra tekbîr alıp namaz secdesi gibi yâhud daha uzun bir secde yaptı, sonra başını secdeden'>en kaldırdıktan sonra yine tekbîr alıp yine namaz secdesi gibi bir secde daha yaptı, sonra başını secdeden'>en yukarı kaldırdı (sonra selâm verdi)

Ebû Hureyre
14380

Abdullah ibn Mes'ûd (Ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (Sav):

"Sizden'>en herhangi birinizi müezzin Bilâl'ın ezan sesi sahur yemeğini yemekten'>en men'>en' etmesin! Çünkü Bilâl, şafaktan önce ezan okur -yâhud: Gece vakti nida eder-. Bunu teheccüd namazı kılanları sahur yemeği­ne döndürmek, ve uykuda olanlarınızı da sahur yemeğine uyandır­mak için okur. Fecr şöyle demek değildir" buyurdu da iki şehâdet parmağını kaldırarak ufukta görülen'>en ve dikey ziyadan ibaret olan fecri kâzibe işaret etti.

Sonra Rasûlullah iki şehâdet parmağını yanyana getirerek:

— "Fecr, böyle olmaktır" buyurmuştur.

Yahya ibn Saîd el-Kattân iki avucunu birleştirip şöyle diye açık­layıp göstermiştir.

Ve yine Yahya el-Kattân, iki şehâdet parmaklarını uzatmış, ufuk­ta sağ ve sol taraftan uzatılıp yayılmış olan dikdörtgen'>en şeklindeki fecri sâdık dediğimiz mustatil ziyâya işaret etmiştir

14381

Bize Abdullah ibn Dînâr tahdîs etti. Ben'>en Abdullah ibn Umer(R)'den'>en işittim, Peygamber (S): "Bilâl gece vakti nida eder. Siz, îbnu Ümmi Mektûm' ezan okuyuncaya kadar yiyiniz." buyur­muştur

14378

Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, Ebû Kilâbe'den'>en tahdîs etti. Bi­ze Mâlik ibn Huveyris tahdîs edip şöyle dedi. Biz yaşıt gen'>ençler toplu­luğu olarak Peygamber(S)'e geldik ve O'nun yanında yirmi gece kaldık. Rasûlullah son derece hassas ve ince yürekli idi. Konukluğu­muzun uzamasından ailelerimizi özlediğimizi anlayınca yâhud ailele­rimize iştiyak duyduğumuzu anlayınca, geride kimleri bıraktığımızı sordu. Biz de haber verdik.

Rasûlullah:

—  "Ailelerinizin yanına dönünüz, onların içinde ikaamet edi­niz, onlara dînî bilgileri Öğretiniz, onlara dînî vecîbelerini eda ve ha­ramlardan çekinmelerini emrediniz" buyurdu.

Mâlik ibn Huveyris'in râvîsi Ebû Kılâbe şöyle dedi: Mâlik ibn Huveyris bana Peygamber'in daha birçok vasiyetini zikredip bildir­di. Ben'>en onların bir kısmını ezberimde tutuyor, bir kısmını da tutamı­yorum. Mâlik'ibn Huveyris, Rasûlullah'ın şunları da buyurduğunu bildirdi:

—  "Ben'>enim nasıl namaz kılar olduğumu gördünüzse, öylece na­maz kılınız. Namaz vakti gelince biriniz size ezan okusun, en'>en büyü­ğünüz, en'>en faziletliniz de size imamlık etsin!"

Mâlik ibn Huveyris