Arama Sonuçları Ha bir

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/26892-Ha-bir/1830

NoHadis MetniKaynak
13529 Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab Halinde kabarırdı. Burnu ince, Hafif mukavves, sakalı sık, yanakları Hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine Hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir Hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut Halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülaHazalı idi. Yürürken asHabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi.Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis
13558 bir Hastaya geldiklerinde veya Hasta kendisine getirildiğinde "Ezhebil be'se Rabbennâsi eşfi ve enteş şâfi. La şifâe illa şifâüke şifâen la yuğâdiru sakamen": (Ey insanların Rabbi, zararı gider, şifa ihsan et, şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hiçbir Hastalık bırakmayacak şifa ihsan buyur) diye dua buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 4. hadis
13563 bir kavim zekat vergilerini getirdiklerinde, onlara "Allahümme salli ala âli filanen": (Allahım filan kimseleri ve ailelerini rahmetine mazHar kıl) diye dua buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 9. hadis
13564 Kendilerini mesrur edecek bir işle karşılaştıklarında şöyle buyururlardı: "ElHamdülillâhillezî bi ni'metihî tetümmüs salihâti": (Hamd o Allah'a mahsustur ki, iyilikler ancak onun nimeti ile tamam olur) Kendileri hoşlanmadığı bir şeyle karşılaştıklarında ise şöyle buyururlardı: "ElHamdülillâhi ala külli Halin." (Her durumda Hamd Allah'a mahsustur.)Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 10. hadis
13565 Kendilerine yenecek bir şey getirildiğinde, "Bu hediye mi sadaka mı?" diye sorarlardı. "Sadakadır" denildiğinde kendileri yetmez, asHabına "siz yiyiniz" buyururlardı. "Hediyedir" denilirse, elini uzatır ve onlarla beraber yerlerdi.Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 11. hadis
13580 Defi Hacette en uzak bir yere giderlerdi.Ramuz el e-hadis, 523. sayfa, 11. hadis
13584 Hanımlarından Hayızlı biriyle mübaşerette bulunmak istediklerinde, izar tutunmalarını emrederlerdi. Ancak ondan sonra onunla mübaşerette bulunurlardı.Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 3. hadis
13585 Adet Halindeki bir zevcesine mübaşerette bulunmak istediğinde edep yerlerini örttürürlerdi.Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 4. hadis
13591 bir askeri uğurlamak murad ettiklerinde: "Estevdi'ullahe dîneküm ve emâneteküm ve Havâtîme amâliküm": (Dininizi, emanetinizi ve işlerinizin akibetini Allah'a emanet ederim) buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 10. hadis
13595 Kadınlardan birini nikahlamak murad ettiklerinde perde arkasından: "Ey kızım filan adam seni istiyor. Onu istemiyorsan (Hayır) de. Zira hiç kimse (Hayır) demekten utanmamalıdır. Eğer razı isen bil ki senin (sükutun) ikrardır" derdi.Ramuz el e-hadis, 524. sayfa, 14. hadis