Arama Sonuçları Ey beni

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/32300-Ey-beni/220

NoHadis MetniKaynak
13490 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Kulum üzerine benimle meşgul olmak galib olursa, onun talebini ve lezzetini zikrimde kılarım. Böyle olduğunda o Bana, Ben ona aşık oluruz. Ve bu halde aradaki hicabı ref ederim ve bu hali ona galib kılarım. Halk sehiv ettiğinde o sehiv etmez. Bunların sözü PEygamberlerin sözüdür ve bunlar gerçek kahramanlardır. Ve ehli arza ukubet vEya azab murad ettiğim zaman onları hatırlarım da onlar sebebiyle bu azabdan sarfı nazar ederim."Ramuz el e-hadis, 517. sayfa, 3. hadis
13498 Benden sonra hulefa, hulefadan sonra umera, umeradan sonra melikler, meliklerden sonra Cebabire, Cebabireden sonra ise Ehli BEytimden bir kimse gelir de, O yeryüzünü adaletle doldurur. Ondan sonra da "Kahtani" gelir. beni gönderen Zata kasem ederim ki, O, diğerlerinden aşağı değildir.Ramuz el e-hadis, 518. sayfa, 4. hadis
13575 Yatacakları zaman şöyle buyururlardı: "Allahım senin isminle yanımı yere koydum. Allahım günahımı bağışla, şEytanı benden uzaklaştır. beni bağlardan kurtar, mizanımı ağır kıl ve beni mele'i alaya yükselt"Ramuz el e-hadis, 523. sayfa, 6. hadis
13613 Kendisine vEya ashabından birisine göz ağrısı isabet ettiğinde, şu kelimelerle dua buyururlardı: "Yarabbi beni gözümden faydalandır. Onu bana varis et. Düşmanın zararının benden uzaklaştığını bana göster. Ve bana zulmedene karşı bana yardım et.Ramuz el e-hadis, 526. sayfa, 1. hadis
13683 Heldan çıktıklarında: "Elhamdülillahillezî ezhebe annil ezâ ve âfânî": (Hamd olsun o Allah'a ki, eza veren şEyden beni kurtarıp bana afiyet verdi) buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 530. sayfa, 8. hadis
13728 Hilali gördüklerinde: "Allahım onu üzerimize bereket, iman, selamet ve İslam ayı kıl. Ey hilal benim Rabbım ve senin Rabbın Allah'tır" buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 533. sayfa, 15. hadis
13786 Hz. Aişe validemiz öfkelendiğinde, onun burnunu oğuştururlar ve ona Ey Ayşecik, şu duayı oku derlerdi: "Allahım, Ey Muhammedin (s.a.v) Rabbi, günahımı bağışla, kalbimin öfkesini gider, beni fitnelerin saptırmalarından beri kıl."Ramuz el e-hadis, 537. sayfa, 14. hadis
13844 Aynada yüzlerine nazar ettiklerinde şöyle derlerdi: "Hamd olsun o Allaha ki benim siretimi ve suretimi güzel yarattı. Benden başkasında çirkinlik veren şEyi Bende güzel kıldı." Sürme çektiklerinde de her bir gözüne iki defa çekerlerdi. Ücüncüyü de hem ona, hem one çekerlerdi. Ayakkabısını giydiğinde sağdan, çıkardığında soldan başlarlardı. Mescide sağ ayağı ile girerlerdi. (Sol ile çıkılır) Alıp vermede her şEyde sağla başlamayı severlerdi.Ramuz el e-hadis, 541. sayfa, 14. hadis
14048 Bir kadına talib olunca şöyle derlerdi: Senin için şu şu ve Saadın "Cefne"si vardır (bir sini). Her nerEye gidersen o benimle beraber sana gelir.Ramuz el e-hadis, 553. sayfa, 12. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu alEyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şEy kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şEy yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şEy yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

Ey Allah kulu! benimle alay etme, dEyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şEy bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100