Arama Sonuçları mi En

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/32367-mi-En/1930

NoHadis MetniKaynak
14456

Ebû Hureyre(R)'dEn (şöyle deEn'>miştir): Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Allah Yahûdîler'e la'net etsin. Onlara iç yağlar ha­ram kılındı da onlar bu yağları sattılar ve bedellerini yediler".

Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: "Kaatelehumullâhu", "Allah on­lara la'net etsin" demektir. Çünkü "Katıle'l-harrâsûn", "Kahrolsun o koyu yalancılar" (ez-zâriyât: ıo) ma'nâsınadır

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 167
14332

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indiktEn sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “RabbiEn'>miz, sEni tEnzih ederim, sEni hamd ile anarım. Allahım! BEni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilEn bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

“Allahım! SEni tEnzîh ederim. RabbiEn'>miz! Sana hamdederim. Allahım! BEni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilEn tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle dEnilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “SEni hamdinle tesbih ve tEnzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyor ki:

Ey Allah’ın Resûlü! YEni yEni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili olarak bEnim için bir işaret tayin edilEn'>miştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “BEn Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tEnzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu.” Hz. Âişe diyor ki:

“Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğiEn'>mi bildirdi. Onu gördüğümdEn bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim. BEn o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret edEn “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edEndir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220
14450

Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip ona Peygamber'in En'>minberini soruyorlardı. Sehl (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) fulanca kadına - Sehl o kadının isEn'>mini söyleEn'>miştir- şöyle haber gönderdi: "Marangoz olan kölEne emret de bEnim için insan­lara hitâb ettiğim zaman üzerine oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın' buyurdu. Bunun üzerine kadın, o kölesine emretti. Köle de Gâbe ormanlığının ılgın ağacından onu yapıyordu. Sonra bu tahta­ları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlullah'a yolladı. Rasûlul­lah onların kurulmasını emretti de bunlar yerine konuldu. MüteakibEn de Rasûlullah (va'z ve hutbe için) En'>minber üzerine oturdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 46
14451

Câbir ibn Abdullah(R)'tan (şöyle deEn'>miştir): Ensâr'dan bir kadın Rasûlullah'a:

— Yâ Rasûlullah! BEnim marangoz bir kölem vardır; sEnin için üzerine oturacağın bir şey yaptırayım mı? dedi.

Rasûlullah:

—  "İstersEn yaptır" buyurdu,

Râvî dedi ki: Bunun akabinde kadın, Rasûlullah için o En'>minberi yaptırdı. Nihayet cuma günü olunca Peygamber( S) yerine konulan o En'>minber üzerine oturdu. Akabinde daha önce yanında hutbe yapar olduğu hurma kütüğü sayha çıkardı, hattâ kEndi kEndine yarılacaktı. Peygamber En'>minberdEn indi, onu eliyle tuttu ve onu kucakladı. O sırada kütük susturulmakta olan çocuk gibi hafîf hafîf inliyordu. Ni­hayet kararlaşıp sustuktan sonra Rasûlullah:

— "O, yanında edildiğini işitmekte olduğu Zikru'llah için ağladı" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 47
14452

Âişe (R): Rasûlullah (S) bir Yahudi'dEn, bedeli bir za­man sonra verilmek üzere, veresiye hububat satın aldı ve o Yahûdî'ye kEndi zırhını rehin bıraktı, deEn'>miştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 48
14448

Enes ibn Mâlik (R) şöyle diyordu: Bir terzi yapmış ol­duğu bir yemeğe Rasûlullah'ı da'vet etti. Enes ibn Mâlik dedi ki: BEn de Rasûlullah'ın beraberinde bu yemeğe gittim. Terzi Rasûlullah'a bir En'>mikdâr ekmek, bir En'>mikdâr çorba yaklaştırdı. Çorbanın içinde ka­bak ve kuru et parçaları vardı. Yemek yerkEn Peygamber'i gördüm ki, yemek çanağının etrafından kabak araştırıyordu. Yine Enes: Ar­tık o gündEn i'tibârEn bEn kabağı sevmektEn bir an ayrılmadım, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 44
14449

Ebû Hazım dedi ki: BEn Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitabEn:

— Bürde nedir bilir En'>misiniz? diye sordu.    

Onlar tarafından:

— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.

 Sehl dedi ki:

—  Evet, o hEnüz dokunmuş (yEni tezgâhtan çıkmış) ve kEnarı bile kesilmeEn'>miş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi kEn­di elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giyEn'>miş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdüktEn sonra' isteEn'>miş olan zâta yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat o isteyEn kimseye: SEn bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyEni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzEniş ettiler. O zât da: Vallahi bEn onu başka sebebdEn değil, ancak öleceğim günde bEnim kefEnim olması için is­tedim, dedi.

Sehl ibn Sa'd:

—  HakîkatEn bu bürde o zâtın kefEni oldu, deEn'>miştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45
14336

Yine Ebû Zer radıyallahu anh’dEn rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her birinizin her bir ekleEn'>mi (ve keEn'>miği) için bir sadaka gerekir. BinaEnaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülüktEn sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.”

Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî Sulh 11, Cihâd 72, 128; Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160
14337

Ebû Zer radıyallahu anh’dEn rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“ÜmmetiEn'>min iyi-kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi işlerinin içinde, gelip geçEnlere eziyet verEn şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescidde teEn'>mizlEnmedEn bırakılmış balgamı gördüm.”

Müslim, Mesâcid 57. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 7
14338

Ebû Zer radıyallahu anh’dEn rivayet edildiğine göre bazı insanlar:

Ey Allah’ın Resûlü! ZEnginler bütün sevapları alıp götürüyorlar. Zira bizler gibi namaz kılıyor, bizler gibi oruç tutuyor ve ayrıca mallarının fazlasından da sadaka veriyorlar, dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah size sadaka verme imkânı bahşetmedi En'>mi (sanıyorsunuz)? Her tesbih sadaka, her tekbir sadaka, her tahEn'>mid sadaka, her tehlil sadakadır. İyiliği emretmek sadaka, kötülüktEn sakındırmak sadakadır. Hatta (her) birinizin eşiyle yatması bile sadakadır” buyurdu. Ey Allah’ın Resûlü, cinsel arzusunu tatEn'>min edEn birine bundan da mı sevap var? dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu istek ve ihtiyacını haram yoldan giderseydi, günah olmayacak mıydı? Helâl ve meşrû yoldan gidermesinde de elbette sevap vardır” buyurdu.
Müslim, Zekât 53, Mesâcid 142