Arama Sonuçları O din

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/32796-O-din/910

NoHadis MetniKaynak
14324

Resûlullah’ın hizmetkârı ve Ehl-i suffe’den Olan Ebû Firâs Rebîa İbni Ka’b el-Eslemî radıyallahu anh şöyle dedi:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Abdest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını Ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana:

“Dile (benden ne dilersen)” buyurdu. Ben: Cennette seninle beraber Olmayı isterim, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Başka bir şey istemez misin?” buyurdu. Ben: Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Öyleyse çOk namaz kılıp secde ederek, kendin için bana yardımcı Ol!” buyurdu.
Müslim, Salât 226. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 22; Nesâî, Tatbîk 79
14327

Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Amcam Enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir Savaşı’na katılmamıştı. Bu Ona çOk ağır geldi. Bu sebeple:

“Ey Allah’ın Resûlü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teâlâ görecektir” dedi.

SOnra Uhud Savaşı’nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- “Rabbim, bunların yaptıklarından dOlayı özür beyan ederim” dedi. Müşrikleri kastederek de “Bunların yaptıklarından da uzak Olduğumu sana arzederim” deyip ilerledi. Sa’d İbni Muâz ile karşılaştı ve:

Ey Sa’d! istediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep O cennetin kOkusunu alıyOrum, dedi. Sa’d (Olayı anlatırken) “Ben Onun yaptığını yapamadım, ya Resûlallah” dedi.

Enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:

Amcamı şehid edilmiş Olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve Ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple Onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.

Enes dedi ki, biz şu âyetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş Olduğunu düşünmekteyiz:

“Mü’minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyOr. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir” [Ahzâb sûresi (33), 23]

Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148
14459

Ebû Hureyre'den (şöyle demiştir): Peygamber (S) şöyle dedi: "Allah şöyle buyurdu; Üç sınıf insan vardır ki, kıyamet gününde ben Onların hasmıyımdır: Biri şu kimse ki, benim adıma ye­min edip (ahd eder de) sOnra ahdini bOzar. İkincisi hür bir insanı köle diye satar da Onun parasını yer. Üçüncüsü şu kimse ki, bir işçiyi ücretle tutar, Onu çalıştırıp işi tam yaptırır da, Onun ücretini vermez"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 170
14453

Abdullah ibn Abbâs (R) şöyle haber vermiştir: Rasû­lullah (S) ölmüş bir kOyunun yanından geçti de:

—  "Bunun derisiyle faydalansaydiniz ya!" buyurdu. Sahâbîler:

—  Bu kOyun kendiliğinden ölmüştür, dediler. Rasûlullah:

—  "Ölü hayvanın ancak etini yemek haram Oldu" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 164
14332

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince...” âyeti indikten sOnra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım. Allahım! Beni bağışla ...” derdi. Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220

Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:

“Allahım! Seni tenzîh ederim. Rabbimiz! Sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı. Bu sözüyle O, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi.

Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi.

Hz. Âişe diyOr ki:

Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir?diye sOrdum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimle ilgili Olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim. Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu.

Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler Olmuştu.” Hz. Âişe diyOr ki:

“Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyOrum ki, pek sık söylüyOrsun?” dedim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çOk söylerim. Ben O alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü Allah tövbeleri çOk çOk kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu.

Müslim, Salat 220
14451

Câbir ibn Abdullah(R)'tan (şöyle demiştir): Ensâr'dan bir kadın Rasûlullah'a:

— Yâ Rasûlullah! Benim marangOz bir kölem vardır; senin için üzerine Oturacağın bir şey yaptırayım mı? dedi.

Rasûlullah:

—  "İstersen yaptır" buyurdu,

Râvî dedi ki: Bunun akabinde kadın, Rasûlullah için O minberi yaptırdı. Nihayet cuma günü Olunca Peygamber( S) yerine kOnulan O minber üzerine Oturdu. Akabinde daha önce yanında hutbe yapar Olduğu hurma kütüğü sayha çıkardı, hattâ kendi kendine yarılacaktı. Peygamber minberden indi, Onu eliyle tuttu ve Onu kucakladı. O sırada kütük susturulmakta Olan çOcuk gibi hafîf hafîf inliyOrdu. Ni­hayet kararlaşıp sustuktan sOnra Rasûlullah:

— "O, yanında edildiğini işitmekte Olduğu Zikru'llah için ağladı" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 47
14335

Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh şöyle dedi:

Ey Allah’ın Resûlü! Hangi amel daha üstündür? dedim. “Allah’a iman ve Allah yOlunda cihaddır” buyurdu. Ben: Hangi (esir veya) köle (yi âzat etmek) daha faziletlidir? dedim. “Sahiplerine göre en kıymetli ve bedeli en yüksek Olanı” buyurdu. (Cihad ve köle âzâdını) yapamazsam? dedim. “(Bir) iş yapana yardım edersin veya işini beceremeyenin işini görürsün” buyurdu. Ey Allah’ın Resûlü! Bunlardan hiçbirini yapamazsam? dedim. “İnsanlara zarar vermezsin. Zira bu da kendi kendine iyilik etmen demektir” buyurdu.
Buhârî, Itk 2; Müslim, Îmân 136
14449

Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitaben:

— Bürde nedir bilir misiniz? diye sOrdu.    

Onlar tarafından:

— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.

 Sehl dedi ki:

—  Evet, O henüz dOkunmuş (yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dOkudum, Onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, Ona bir ihtiyaclı Olarak aldı. SOnra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş Olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. TOpluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, Onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste Oturdu. SOnra hücresine döndü ve O bürdeyi çıkarıp dürdükten sOnra' istemiş Olan zâta yOlladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat O isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: Vallahi ben Onu başka sebebden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim Olması için is­tedim, dedi.

Sehl ibn Sa'd:

—  Hakîkaten bu bürde O zâtın kefeni Oldu, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45
14447

Habbâb ibn Eret (R) şöyle demiştir: Ben Câhiliyet dev­rinde bir kılıç yapıcı kimse idim. Benim Âs ibn Vâil üzerinde bir ala­cağım vardı. Bir gün alacağımı tahsil etmek üzere Ona geldim. O bana:

— Sen Muhammed'e küfretmedikçe sana bOrcumu vermem, dedi. Ben de:

— Allah senin canını alıp sOnra sen diriltilmedikçe ben Muham­med'e küfretmem, dedim.

Bu defa O:

— Öyle ise ben ölünceye, sOnra diriltilinceye, (âhiretle) bana mal ve Oğul, kız verilinceye kadar sen beni bırak da, sana bOrcumu Orada vereyim, dedi.

Bunu müteâkib şu âyetler indi: "(Şu) âyetlerimizi inkâr eden ve 'Bana elbette mal ve evlâd verilecektir diyen adamı gördün mü? O gayba mı vâkıf, yOksa Rahman Olan Allah nezdinde bir ahid mi edin­miş? - Hayır, Öyle değil. Biz Onun söyleyegeldiği sözü yazar, azabını da uzattıkça uzatırız. Onun söyler Olduğuna biz mîrâsçı Olacağız ve O bize tek başına gelecektir" (Meryem: 77-80)

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 43
14339

Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana (hitaben) buyurdu ki:

din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi (tabiî) bir iyiliği bile sakın küçük görme!”

 

Müslim, Birr 144. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 24; Tirmizî, Et’ime 30