No | Hadis Metni | Kaynak |
8957 | Allah (z.c.hz)'nin yer yüzünde melekleri vardır. Bunlar, hayır ve şerden insanın dili üzerinde söyler. (Yani o adamda olan hal üzere) | Ramuz el e-hadis, 129. sayfa, 11. hadis |
8978 | Öyle insan vardır ki, hayrın anahtarıdır ve şerrin üstüne kiliddir. Bir kısmı da şerri açarlar ve oldukları yerde şer yaparlar. Ne mutlu o kimseye ki, hayrın anahtarı onun elindedir. Veyl o kimseye ki, şerrin anahtarı onun elindedir. | Ramuz el e-hadis, 131. sayfa, 11. hadis |
9002 | Zekeriya (a.s.)'ın oğlu Yahya (a.s.) Allah'tan niyaz etti ve dedi ki: "Ya Rabbi, beni insanların diline dolama." Allah Teala ona vahyetti ki: "Ya Yahya, ben onu kendime yapmadım. Onu sana nasıl yapayım? Oku kitabı ezeliyi, orada bulacaksın. Yahudiler dediler ki; Üzeyir Allah'ın oğludur. Nasraniler de Mesih Allah'ın oğludur dediler. Allah'ın eli bağlıdır (veremez) dediler de dediler." Yahya (a.s.) Ya Rabbi beni mağfiret et. Bir daha böyle istekte bulunmam" dedi. | Ramuz el e-hadis, 134. sayfa, 3. hadis |
9078 | İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, faiz yemeyen adam kalmaz. Onu yemese bile kendisine tozu isabet eder. | Ramuz el e-hadis, 141. sayfa, 4. hadis |
9164 | Ben, Cennet bahçelerinde, Cennetin üstünde ve Cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki o: Haklı olduğu halde mücadeleyi terkeder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar için ahlakını güzelleştirir. | Ramuz el e-hadis, 152. sayfa, 6. hadis |
9181 | Ehli Cennet öyle bir kimsedir ki; Allah onun iki kulağını insanların kendisini hayırlı senası ile doldurur. Ve o da onu duyar. Ehli Cehennem ise öyle bir kimsedir ki, Allah onun iki kulağını insanların kendisini şerli olarak zikirleri ile doldurur ve o da bunu duyar. | Ramuz el e-hadis, 155. sayfa, 2. hadis |
9190 | Allah Teaal Davud (a.s.)'a şöyle vahyetti: "Ey Davud, Dünyanın misali, köpeklerin üzerine toplanıp da sürüdükleri bir leşe benzer. Sen onlar gibi olup, onlarla beraber onu sürüklemeyi arzu eder misin? Ey Davud, güzel yemek, yumuşak elbise ve batıl şöhret, hem insanlar arasında (bu dünyada) ve hem de ahirette elde edilsin, bu asla olmaz." | Ramuz el e-hadis, 156. sayfa, 3. hadis |
9197 | Sana Allah'dan korkmanı tavsiye ederim. Zira o korku, bütün işlerinin zinetidir. Sana Kur'an okumanı, Allah'ı zikretmeni tavsiye ederim. Zira o, senin semada anılmana sebebdir, yeryüzünde ise senin için nurdur. Sükutunun uzun olmasını tavsiye ederim. Ancak hayır söz müstesna, zira bu sükut, şeytanı senden uzaklaştırır. Ve din işinde sana yardımcı olur. Çok gülmekten de sakın. Çünkü o, kalbi öldürür ve yüzün nurunu giderir. Cihada mülazemet et, Çünkü o, ümmetimin Ruhbanlığıdır. Miskinleri sev ve onlarla düşüp kalk. Kendinden aşağıdakine bak, yukarıdakine bakma. Zira, sana Allah'ın verdiği nimetleri küçümsememen için bu hal daha uygundur. Seninle alakayı kesseler de akrabanı ziyaret et. Acı olsa da Hakkı söyle, Allah yolunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, insanlardan seni alıkoysun. Yaptığın şeylerde onlara üstünlük taslama. Şu üç hasletin bulunması, kişiye ayıb olarak yeter. Kendi kusurlarını bilmeden, başkasının kusurlarını görmesi, ayni hal kendisinde de olduğu halde, başkalarında utanılacak hal görmesi ve arkadaşına eziyet etmesi. Ey Ebu Zer! Tedbir gibi akıl, sakınmak gibi verağ, güzel huy gibi şeref yoktur. | Ramuz el e-hadis, 157. sayfa, 4. hadis |
9199 | Size ashabım hakkında hayır tavsiye ederim. Sana tabiin ve tebai-tabiin hakkında da hayr tavsiye ederim. Sonra yalan yaygınlaşır. Öyle ki, adam kendinden yemin istenmeden yemin eder. Şahid de istenilmeden şahidlik yapar. Dikkat edin, bir erkek, yabancı bir kadınla asla yalnız kalmasın. Yoksa üçüncüleri şeytan olur. Size cemaate devamı tavsiye ederim. Aman tefrikaya düşmeyin. Zira şeytan, tek insanla beraberdir. Halbuki o iki kişiye daha uzak olur. Cennetin ortasını istiyen cemaate yapışsın. İyiliği, kendisini sevdiren, kötülüğü ise üzen kimse gerçek mümindir. | Ramuz el e-hadis, 158. sayfa, 1. hadis |
9226 | Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir. | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 9. hadis |