Arama Sonuçları oruç onun

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/33382-oruc-onun/20

NoHadis MetniKaynak
12410 Bir kimse Ramazan orucunu tutar, hududlarını tanır ve korunması lazım şeylerden korunursa, bu onun geçmiş günahlarına kefaret olur.Ramuz el e-hadis, 426. sayfa, 2. hadis
12583 Sizden bir kimse kudret sahibi ise ve eli genişse evlensin. Zira bu, gözünü haramdan koruyucu ve azasını da muhafaza edicidir. Kimin de eli geniş değilse ve iktidarı yoksa oruç onun için enemedir. (şehvetini kırıcıdır)Ramuz el e-hadis, 439. sayfa, 9. hadis
12619 Bir kimse yalanı, yalanla ameli ve cahilane amelleri bırakmazsa, Allah (z.c.hz.)'nin onun yemeği ve içmeyi bırakmasına ihtiyacı yoktur. (Orucunun kıymeti yok.)Ramuz el e-hadis, 442. sayfa, 7. hadis
12665 Bir kimse tayin etmediği bir nezirde bulunursa onun kefareti yemindir (on fitre veya fakir ise üç gün oruç). Bir kimse bir masiyet işlemeyi nezr ederse onun kefareti de yemin kefaretidir. Bir kimse de gücü yetmeyecek bir şeyi nezr ederse onun kefareti de yemin kefaretidir.Ramuz el e-hadis, 445. sayfa, 9. hadis
13147 Bir kadın için kocası evde iken onun izni olmadan nafile oruç tutmak ve evine izinsiz adam almak helal olmaz. Kocasının emri olmadan infak ettiği şeyin yarı sevabı kocasına verilir.Ramuz el e-hadis, 485. sayfa, 8. hadis
13189 Bir kul Allah yolunda oruç tutarsa, o gün sebebile Allah onun yüzünü Cehennemden yetmiş yıllık yere uzaklaştırır. (azada oruç)Ramuz el e-hadis, 489. sayfa, 1. hadis
13337 Ey delikanlılar topluluğu, sizden kim evlenmek elinden geliyorsa evlensin. Zira bu, gözü haramdan korur ve ırz için de en iyi muhafazadır. Kimin de gücü yetmezse oruç tutsun. Zira bu onun için enemedir.Ramuz el e-hadis, 502. sayfa, 2. hadis
14106 Muharremin onuncu (aşûre) günü oruç tutar ve onu emrederlerdi.Ramuz el e-hadis, 557. sayfa, 1. hadis
14125 Taze hurma bulundukça onunla iftar etmek hoşuna giderdi. Taze hurma olmazsa kuru hurma ile orucunu bozardı. Ve bir, üç, beş, yedi olmak üzere tek olarak yerdi.Ramuz el e-hadis, 558. sayfa, 1. hadis
14278

Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve:

Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: Doğru söyledin dedi. onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.

Adam tekrar:

Doğru söyledin, diye tasdik etti ve: Peki ihsan nedir, onu da anlat, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdu.

Adam yine:

Doğru söyledin dedi, sonra da: Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kendisine soru yöneltilen, bu konuda sorandan daha bilgili değildir” cevabını verdi.

Adam:

O halde alâmetlerini söyle, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır ” buyurdu.

Adam, (sessizce) çekip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?” buyurdu. Ben: Allah ve Resûlü bilir, dedim.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.
Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9