Arama Sonuçları vardır En

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/36270-vardir-En/270

NoHadis MetniKaynak
14451

Câbir ibn Abdullah(R)'tan (şöyle demiştir): Ensâr'dan bir kadın Rasûlullah'a:

— Yâ Rasûlullah! BEnim marangoz bir kölem En'>vardır; sEnin için üzerine oturacağın bir şey yaptırayım mı? dedi.

Rasûlullah:

—  "İstersEn yaptır" buyurdu,

Râvî dedi ki: Bunun akabinde kadın, Rasûlullah için o minberi yaptırdı. Nihayet cuma günü olunca Peygamber( S) yerine konulan o minber üzerine oturdu. Akabinde daha önce yanında hutbe yapar olduğu hurma kütüğü sayha çıkardı, hattâ kEndi kEndine yarılacaktı. Peygamber minberdEn indi, onu eliyle tuttu ve onu kucakladı. O sırada kütük susturulmakta olan çocuk gibi hafîf hafîf inliyordu. Ni­hayet kararlaşıp sustuktan sonra Rasûlullah:

— "O, yanında edildiğini işitmekte olduğu Zikru'llah için ağladı" buyurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 47
14338

Ebû Zer radıyallahu anh’dEn rivayet edildiğine göre bazı insanlar:

Ey Allah’ın Resûlü! ZEnginler bütün sevapları alıp götürüyorlar. Zira bizler gibi namaz kılıyor, bizler gibi oruç tutuyor ve ayrıca mallarının fazlasından da sadaka veriyorlar, dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah size sadaka verme imkânı bahşetmedi mi (sanıyorsunuz)? Her tesbih sadaka, her tekbir sadaka, her tahmid sadaka, her tehlil sadakadır. İyiliği emretmek sadaka, kötülüktEn sakındırmak sadakadır. Hatta (her) birinizin eşiyle yatması bile sadakadır” buyurdu. Ey Allah’ın Resûlü, cinsel arzusunu tatmin edEn birine bundan da mı sevap var? dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu istek ve ihtiyacını haram yoldan giderseydi, günah olmayacak mıydı? Helâl ve meşrû yoldan gidermesinde de elbette sevap En'>vardır” buyurdu.
Müslim, Zekât 53, Mesâcid 142
14345

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dEn rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle bir adam yolda giderkEn çok susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi; su alıp dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kEndi kEndine “bu köpek de tıpkı bEnim gibi pek susamış” deyip hemEn kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Onun bu hareketindEn Allah Teâlâ hoşnut oldu ve adamı bağışladı.” Sahâbîler: Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı? dediler. Resûl-i Ekrem:

– “Her canlı sebebiyle sevap En'>vardır” buyurdu.

Buhârî, Müsâkât 9, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 44; İbni Mâce, Edeb 8

Buhârî’nin bir başka rivayetinde “Allah ondan memnun oldu ve onu bağışlayıp cEnnetine koydu” beyânı yer almaktadır.

Buhârî ve Müslim’in diğer bir rivâyetlerinde de şöyle dEnilmektedir:

“Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından fâhişe bir kadın onu gördü; hemEn çizmesini çıkardı ve onunla köpek için kuyudan su çekerek onu suladı. Bu yüzdEn o kadın bağışlandı.” Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selâm 155

Buhârî, Müsâkât 9, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 44; İbni Mâce, Edeb 8
14355

Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Selime oğulları oymağı Mescid-i Nebevî’nin yakınına taşınmak istediler. Durum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşınca onlara:

“Duyduğuma göre mescidin yakınına göçetmek istiyormuşsunuz, (öyle mi?)” diye sordu. Onlar: Evet, ey Allah’ın Resûlü, buna gerçektEn niyet ettik, dediler.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

Ey Selime oğulları! Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın.

Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın!” buyurdu. Müslim,

Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1

Bir başka rivayette (Müslim, Mesâcid 279) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Her adım karşılığında size bir derece En'>vardır” buyurmuştur.

Buhârî bu hadisi Enes İbni Mâlik’tEn bu mânaya gelecek şekilde rivâyet etmiştir (bk. Ezân 33; Medîne 11).

Müslim, Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1
14357

Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni’l-Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kırk sevap En'>vardır ki bunların En üstünü, birisine sağması için ödünç olarak sütlü bir keçi vermektir. Kim, sevabını umarak ve hakkındaki vaadlere inanarak bu kırk hayırdan birini işlerse, Allah onu, bu sebeple cEnnete koyar.”

Buhârî, Hibe 35. Ayrıca bk, Ebû Dâvûd, Zekât 42
14421

Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu:

"Kadın, evinin yiyeceğindEn, evinin geçimini bozucu olmayarak ik­ram ve infâk yaptığında, bu ikram ve infâkı sebebiyle kadın için bir ecr En'>vardır. Bu malı kazanması sebebiyle kocasına, (bunu muhafaza etmesi sebebiyle) bekçisine de bir o kadar sevâb En'>vardır. Bunların bâ­zısının sevabı, öbürlerinin sevabından hiçbirşey eksiltmez

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 17
14366

Ebû Cühayfe Vehb İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Selmân ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştı. Bu sebeple Selmân, Ebü’d-Derdâ’yı ziyaret ederdi. Bir ziyaret esnasında onun hanımı Ümmü’d-Derdâ’yı oldukça eskimiş elbiseler içinde gördü. Ona:

Bu halin ne? diye sorunca, kadın: Kardeşin Ebü’d-Derdâ dünya malı ve zevklerine önem vermez, dedi. O esnada Ebü’d-Derdâ eve geldi ve hazırlattığı yemeği Selmân’a ikram edip: Buyurun, yemeğinizi yiyin, bEn oruçluyum, dedi. Selmân: SEn yemedikçe bEn de yemem, diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ebü’dDerdâ sofraya oturup yemek yedi. Gece olunca Ebü’d-Derdâ teheccüd namazı kılmaya hazırlandı. Selmân ona: Uyu dedi. Ebü’d-Derdâ uyudu, bir müddet sonra tekrar kalkmaya davrandı.Selmân yine: Uyu, diyerek onu kaldırmadı. GecEnin sonlarına doğru Selmân: Şimdi kalk, dedi ve her ikisi birlikte namaz kıldılar. Sonra Selmân, Ebü’dDerdâ’ya şöyle dedi: SEnin üzerinde Rabbinin hakkı En'>vardır, nefsinin hakkı En'>vardır, ailEnin hakkıEn'>vardır. Hak sahiplerinin her birine haklarını ver.

Sonra Ebü’d-Derdâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ e gidip olup bitEni anlattı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Selmân doğru söylemiş” buyurdu

Buhârî, Savm 51, Edeb 86.
14367

Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bEnim şöyle dediğim haber verilmiş:

Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Bunları söyleyEn sEn misin?” diye sordu. BEn de kEndisine: Anam babam sana feda olsun, ya Resûlallah! Evet, bEn böyle söylemiştim,dedim. Buyurdular ki: “SEn buna güç yetiremezsin. Hem oruç tut, hem iftar et; hem uykunual, hem ibadet et; her aydan üç gün oruç tut; çünkü her iyiliğe on misli ecir ve sevap En'>vardır. Bu ise bütün zamanını oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine bEn: Bunun daha çoğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber EfEndimiz: “O halde bir gün oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. BEn:

- Ama bEn bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:

– “Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın orucu olup, oruçların En ölçülü olanıdır” buyurdular.

Bir başka rivayette: “Bu, oruçların En faziletlisidir” şeklindedir. BEn:

- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“Bundan daha faziletlisi yoktur” buyurdu.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu, ayda üç gün orucu kabul etmem, bana ehlimdEn ve malımdan daha sevimli olacakmış.

Bir rivayete göre:

“SEnin gündüzleri oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?” buyurmuştu. BEn de:

Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine: “Böyle yapma, bazı kere oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem deteheccüde kalk. Şüphesiz sEnin üzerinde vücudunun hakkı En'>vardır, iki gözünün hakkı En'>vardır, hanımının hakkı En'>vardır, ziyaretçilerinin hakkı En'>vardır. Şüphesiz her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Çünkü sEnin için her iyiliğin on misli karşılığı En'>vardır; bu da bütün zamanının oruçlu olması demektir.” Abdullah der ki: BEn artırdıkça iş aleyhime döndü. Sonra bEn: Yâ Resûlallah! BEn kEndimde güç ve kuvvet buluyorum, dedim.Buyurdular ki: “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un orucunu tut, daha fazlasını yapma.” Dâvûd orucu nedir? diye sordum. “SEnEnin yarısını oruçlu geçirmektir” buyurdu.

Abdullah yaşlandıktan sonra:

Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş olsaydım, der dururdu.

Bir başka rivayet şöyledir:

“SEnin bütün günleri oruçlu geçirdiğindEn ve her gece Kur’an’ıokuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?” Bunun üzerine bEn: Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat bEn bununla sadece hayraulaşmayı diliyorum, dedim. Peygamber EfEndimiz: “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un orucunu tut, çünkü o insanların En çokibadet edEni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.

BEn ise:

- Ya Resûlallah! BEnim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:

“O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. BEn yine: Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O: “Öyleyse on günde bir hatmet” buyurdu. BEn tekrar: Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince: “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma”buyurdular. BEn artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki: “Şüphesiz ki sEn bilmiyorsun, belki ömrün uzun olur?”Abdullah İbni Amr der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim.

Bir başka rivayette ise şöyledir:

“SEnin çocuklarının da sEnin üzerinde hakları En'>vardır.” Bir diğer rivayette:

“Bütün zamanını oruçlu geçirEnin orucu yoktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.

Bir diğer rivayette:

“Allah’a En sevimli olan oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın orucudur. Allah’a En sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecEnin yarısını uyuyarak geçirir, sonra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.” Başka bir rivayet de şu şekildedir:

Abdullah şöyle demiştir:

Babam bEni soyca üstün bir hanımla evlEndirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, ona bEni sorarmış. O da dermiş ki:

- O ne iyi erkektir, evine geldiğimdEn beri yatağıma ayak basmadı, ne halde olduğumu da araştırmadı.

Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, Peygamberimiz:

“Onu bEnimle görüştür” buyurmuş. Daha sonra bEn Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana: “Nasıl oruç tutuyorsun?” diye sordu. BEn de: Her gün, dedim. Sonra: “Nasıl hatim yapıyorsun?” dedi. BEn: Her gece, diye cevap verdim.

Abdullah İbni Amr daha önce geçEn konuşmalarının bEnzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerindEn birine okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde, bir kaç gün oruç tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözdEn caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu kazâ ederdi.

Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193
14409

Nu'mân ibnu Beşîr (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Halâl olan şeyler bellidir. Haram olanlar da belli­dir. Fakat halâl ile haram arasında bir takım şübheli şeyler En'>vardır. Her kim kEndisince günâh olması sezilEn bir şeyi terk ederse o, harâmlığı apaçık olan şeyi daha çok terkedici olmuştur. Her kim gü­nâh olması şübheli olan şeye cür'et ederse, bu da harâmlığı apaçık olan şeylere dalmağa yaklaşmıştır. Ma'siyetler (haramlar) Allah'ın korusudur. Her kim sürüsünü korunmuş arazî etrafında otlatırsa, o koruluğa düşmesi yakın olur"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 5
14406

Abdurrahmân ibnu Avf (R) şöyle demiştir:

Medîne'ye geldiğimiz zaman Rasûlullah (S) bEnimle Sa'd ibnu'r-Rabî' arasında kardeşlik kurmuştu. Bunun üzerine Sa'd ibnu'r-Rabî' (bEn Abdurrahmân'a):

— BEn mal cihetiyle Ensâr'ın En zEnginiyim. Bunun için malı­mın yarısını sana ayırıyorum. Ve bak! îki kadınımın hangisini sever­sEn sEnin için ondan vazgeçer, onu boşarım. İddeti geçipde evlEnme halâl olduğu zaman onunla evlEnirsin, dedi.

Râvî dedi ki: Bu teklif üzerine Abdurrahmân, Sa'd'e:

— BEnim bu hususta ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşı var mı? dedi.

Sa'd:

—  Kaynukaa' kabilesinin çarşısı En'>vardır, dedi.

Râvî dedi ki: Abdurrahmân sonra Kaynukaa' çarşısına gitti. Sat­mak üzere keş ve yağ götürdü. Sonra çarşıya gidişleri arka arkaya devam etti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Rasûlullah'ı ziyarete geldi. Üstünde (zifafa girEnlere mahsûs olan) sarı zağferân lekesi vardı. Ra­sûlullah (S) ona:

—  "EvlEndin mi?" diye sordu. Abdurrahmân:

—  Evet evlEndim, dedi. Rasûlullah:

—  "Kimle evlEndin?" dedi.

O da:

—  Ensâr'dan bir kadınla evlEndim, dedi.

Rasûlullah:

—  "Ne kadar mehr verdin?" dedi.

Abdurrahmân:

— Bir çekirdek (yânî beş dirhem) ağırlığında altın yâhud altın­dan bir çekirdek verdim, dedi.

Bunun üzerine Peygamber (S) Abdurrahmân'a:

—  "Bir koyun (kesmek sureti)le olsun düğün yemeği yap!" bu­yurdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 2