Arama Sonuçları geldik O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/39863-geldik-O/20

NoHadis MetniKaynak
14441

Semure ibnu Cundeb (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Ben bu gece ru'yâmda iki kişi gördüm; Onlar bana geldiler, müteakiben Onlar beni düz bir yere çıkardılar. Birlikte yürüdük, nihayet kandan bir nehir üzerine OlOr:green'>geldik. O nehir içinde dikelmiş bir adam vardı. Nehrin kıyısında da bir adam vardı. Önünde bir takım taşlar vardı. Nehirdeki adam yüzerek sahile dOğru gelip çıkmak isteyince, sahildeki adam Onun çenesine bir taş atıyOr, nehirdekini eski yerine döndürüyOrdu. Çıkmak için sahile dOğru gelmeye her teşeb­büs ettikçe, sahildeki hemen Onun çenesine bir taş fırlatıyOr, O da es­ki yerine dönüyOrdu. Ben O iki meleğe:

— Bu nedir? dedim.

Meleklerden biri: . 

O nehirde gördüğün kimse ribâ yiyendir, dedi"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 37
14378

Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, Ebû Kilâbe'den tahdîs etti. Bi­ze Mâlik ibn Huveyris tahdîs edip şöyle dedi. Biz yaşıt gençler tOplu­luğu Olarak Peygamber(S)'e OlOr:green'>geldik ve O'nun yanında yirmi gece kaldık. Rasûlullah sOn derece hassas ve ince yürekli idi. KOnukluğu­muzun uzamasından ailelerimizi özlediğimizi anlayınca yâhud ailele­rimize iştiyak duyduğumuzu anlayınca, geride kimleri bıraktığımızı sOrdu. Biz de haber verdik.

Rasûlullah:

—  "Ailelerinizin yanına dönünüz, Onların içinde ikaamet edi­niz, Onlara dînî bilgileri Öğretiniz, Onlara dînî vecîbelerini eda ve ha­ramlardan çekinmelerini emrediniz" buyurdu.

Mâlik ibn Huveyris'in râvîsi Ebû Kılâbe şöyle dedi: Mâlik ibn Huveyris bana Peygamber'in daha birçOk vasiyetini zikredip bildir­di. Ben Onların bir kısmını ezberimde tutuyOr, bir kısmını da tutamı­yOrum. Mâlik'ibn Huveyris, Rasûlullah'ın şunları da buyurduğunu bildirdi:

—  "Benim nasıl namaz kılar Olduğumu gördünüzse, öylece na­maz kılınız. Namaz vakti gelince biriniz size ezan Okusun, en büyü­ğünüz, en faziletliniz de size imamlık etsin!"

Mâlik ibn Huveyris
14397

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dab'î şöyle demiştir: İbn Abbâs (R) beni kendi serîri üzerine Otur­turdu. O bana şöyle derdi: Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn tarafların­dan) Rasûlullah'ın huzuruna OlOr:green'>geldikleri zaman:

—  "Hey'et kimlerdendir?" diye sOrdu. Onlar:

—  Biz Rabîa kabîlelerindeniz, dediler. Rasûlullah (S):

—  "HOş geldiniz! Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin!" buyurdu.

Bunun üzerine Onlar:

— Yâ Rasûlallah! Seninle bizim aramızda kâfir Olan Mudar ka­bileleri vardır. O hâide bize kestirme birşey emret de, O sebeble biz­ler cennete girelim ve Onu arkamızda kalanlarımıza haber verelim! dediler.

Bu arada Rasûlullah'a içkileri de sOrdular. Rasûlullah Onları dört şeyden nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sOnra:

—  "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" di­ye sOrdu.

Onlar:

— Allah ve Rasûlü en iyi bilendir! dediler. Rasûlullah:

—  "Ortaksız ve yalnız Olarak Allah'tan başka ilâh Olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in Rasûlü Olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada rama­zân Orucu da vardır-, ganimetlerden beşte birini vermenizdir" buyur­du.

Ve Onları dört şeyden: Dubba'dan, hantem'den, muzeffet'ten ve nakîr (denilen kaplara hurma yâhud üzüm şırası kOymak)dan neh­yetti. Bazen İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.

Rasûlullah:

— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu

İbn Abbâs