Arama Sonuçları onlar ne

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/41562-onlar-ne/490

NoHadis MetniKaynak
14450

Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip ona Peygamber'in minberini soruyorlardı. Sehl (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) fulanca kadına - Sehl o kadının ismini söylemiştir- şöyle haber gönderdi: "Marangoz olan kölene emret de benim için insan­lara hitâb ettiğim zaman üzerine oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın' buyurdu. Bunun üzerine kadın, o kölesine emretti. Köle de Gâbe ormanlığının ılgın ağacından onu yapıyordu. Sonra bu tahta­ları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlullah'a yolladı. Rasûlul­lah onların kurulmasını emretti de bunlar yerine konuldu. Müteakiben de Rasûlullah (va'z ve hutbe için) minber üzerine oturdu

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 46
14449

Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitaben:

— Bürde nedir bilir misiniz? diye sordu.    

onlar tarafından:

— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.

 Sehl dedi ki:

—  Evet, o henüz dokunmuş (yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdükten sonra' istemiş olan zâta yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat o isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: Vallahi ben onu başka sebebden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim olması için is­tedim, dedi.

Sehl ibn Sa'd:

—  Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45
14444

Abdullah ibn Ebî Evfâ(R)'dan (şöyle demiştir): Bir adam çarşıda satış esnasında müslümânlardan bir kimseyi satılık mal hakkında satın almaya ikna etmek için "Bu malın bedeline, müşteri­nin vermediği bir bedel verdiğini" Allah'a yemîn ederek, malına re­vâc vermişti. Bu vak'a üzerine şu âyet indi: "Hakikat Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuş­maz» onlara bakmaz» onları temize çıkarmaz. onlar için pek acıtıcı bir azâb vardır" (Âli imrân: 77)

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 40
14441

Semure ibnu Cundeb (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Ben bu gece ru'yâmda iki kişi gördüm; onlar bana geldiler, müteakiben onlar beni düz bir yere çıkardılar. Birlikte yürüdük, nihayet kandan bir nehir üzerine geldik. O nehir içinde dikelmiş bir adam vardı. nehrin kıyısında da bir adam vardı. Önünde bir takım taşlar vardı. nehirdeki adam yüzerek sahile doğru gelip çıkmak isteyince, sahildeki adam onun çenesine bir taş atıyor, nehirdekini eski yerine döndürüyordu. Çıkmak için sahile doğru gelmeye her teşeb­büs ettikçe, sahildeki hemen onun çenesine bir taş fırlatıyor, o da es­ki yerine dönüyordu. Ben o iki meleğe:

— Bu nedir? dedim.

Meleklerden biri: . 

— O nehirde gördüğün kimse ribâ yiyendir, dedi"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 37
14437

Ebû Mes'ûd el-Ensârî (R) şöyle demiştir: Ensâr'dan Ebû Şuayb diye künyelenen bir adam geldi ve kasâb olan bir kölesine: Bana beş kişiye yetecek bir yemek yap. Çünkü ben Peygamber'i beş kişinin beşincisi olarak da'vet etmek istiyorum. Zira ben Peygamber'in yüzünde açlığı tanıdım, dedi. Nihayet o zât onları da'vet etti. Da'vetli olan toplulukla beraber bir adam da geldi. Ebû Şuayb'ın evine vardığında Peygamber (S): "Şu zât bize tâbi' olup gelmiştir. Ona izin vermek istersen izin ver (girsin); gen dönmesini istersen geri dönsün!" buyurdu. Ebû Şuayb: Hayır (geri dönmeyecek), fakat ben ona izin verdim, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 33
14355

Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Selime oğulları oymağı Mescid-i nebevî’nin yakınına taşınmak istediler. Durum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşınca onlara:

“Duyduğuma göre mescidin yakınına göçetmek istiyormuşsunuz, (öyle mi?)” diye sordu. onlar: Evet, ey Allah’ın Resûlü, buna gerçekten niyet ettik, dediler.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

Ey Selime oğulları! Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın.

Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın!” buyurdu. Müslim,

Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1

Bir başka rivayette (Müslim, Mesâcid 279) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Her adım karşılığında size bir derece vardır” buyurmuştur.

Buhârî bu hadisi Enes İbni Mâlik’ten bu mânaya gelecek şekilde rivâyet etmiştir (bk. Ezân 33; Medîne 11).

Müslim, Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1
14423

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Beri Rasûlullah(S)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "Kim rızkının kendisine genişletilmesi yâhud ömrünün bakıyyesi kendisine uzatılması kendini sevindirirse, o kimse hısımlarıyle ilgilensin (yânı onlara iyiliği, ihsanı ekleyip dursun)"

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 19
14361

Enes ibni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve

Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri: Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım,dedi. Bir diğeri: Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahâbî de: Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi: “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben bazan oruç tutuyor, bazan tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.”
Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 4
14420

Câbir ibn Abdullah (R) şöyle demiştir: Bizler Peygamber(S)'in beraberinde cuma namazını kılmakta iken bir ticâret ker­vanı geldi. Oniki kişi müstesna, insanlar dağıldılar. Bunun üzerine şu âyet indi: "onlar bir ticâret yâhud bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar.."

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 16
14419

Bize İbnu Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh Ubeyd ibnu Umeyr'den şöyle haber verdi: Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, Umer ibnu'l-Hattâb'ın yanına girmek için izin istedi de ona izin verilmedi. Ve Umer o sırada meşgûliyetli olsa gerekti. Bunun üze­rine Ebû Mûsâ geri döndü. Umer meşguliyetten kurtulunca (Ebû Mûsâ'yı kasdederek):

— Ben Abdullah ibn Kays'ın sesini işitmedim mi? Ona izin veri­niz de gelsin, demiş.

Fakat:

—  Ebû Mûsâ gitti, denilmiş.

Umer Ebû Musa'yı çağırtıp dönüşünün sebebim sorunca, o:

—  Biz bununla (yânı izin verilmeyen, kapıdan dönmekle) emrolunuyorduk, dedi.

Bunun üzerine Umer:

— Rasûlullah'ın böyle emrettiğine dâir beyyine getireceksin! dedi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ, Ensâr meclisine gitti de, onlardan bu emri bileni istedi. Ensâr:

— Bu mes'ele üzerine sana büyüklerimizin şâhidliğine ihtiyâç yok; bunu en küçüğümüz (meselâ) Ebû Saîd Hudrî (bile bilir) muhakkak şehâdet eder, dediler.

Akabinde Ebû Mûsâ, Ebû Saîd Hudrî'yi Umer'e götürdü (o da Peygamber'in emrini anlattı). Umer:

— Rasûlullah'ın emrinden bu geri dönme mes'elesi-bana kapalı mı kaldı? (Öyle ya) çarşılara, pazarlara çıkıp alışveriş etmek beni alı­koymuş, rneşgûl etmiştir, dedi

Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 15