Arama Sonuçları onun yüzü

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/43623-onun-yuzu/20

NoHadis MetniKaynak
12263 Kim, kıyamet gününe şu beş şeyle gelirse onun yüzü Cennetten men olunmaz: Allah için, dini için, kitabı için, Resulü için ve bütün müslüman cemaati için (nasihatte) hayırlahlıkta bulunursa.Ramuz el e-hadis, 415. sayfa, 6. hadis
12272 Kim böbürlenerek elbisesini yerde sürürse, kıyamet günü Allah onun yüzüne Rahmetle bakmaz.Ramuz el e-hadis, 415. sayfa, 15. hadis
12324 Bir kimse tüyünü siyaha boyarsa, Allah da onun yüzünü kıyamette kara eder.Ramuz el e-hadis, 419. sayfa, 12. hadis
12449 Bir kimse Allah'ın indindekine (rıdvan ve fazilete) göz dikerse, sema onun gölgeliği, yer yüzü de döşeği olur. onun için dünya işleri kaygı olmaz. Ne ekin ekmek ihtiyacı ve yerine göre ne de yemek ve ağaç dikmek ihtiyacı olur. Halbuki o Allah'a tevekkül ederek meyvaları yer ve onun rızasını taleb eder. Allah da semavatı ve arzı onun rızkı için kefil kılar. Onlar çalışırlar, helalinden rızkını ona getirirler. O da ölünceye kadar hesapsız harcar.Ramuz el e-hadis, 428. sayfa, 14. hadis
12576 Bir kimse bir gecede bin ayet okursa Allah'a, kendinin yüzüne güler bulduğu halde mülaki olur. "Ya Resulallah bin ayet okumaya kimin gücü yeter?" diye sorulunca, Resulallah: "Bismillahirrahmanirrahim Elhâkümüttekâsür"ü sonuna kadar okudu da şöyle buyurdu: Nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki, bu sure bin ayete bedeldir.Ramuz el e-hadis, 439. sayfa, 2. hadis
13042 Benim Ehli Beytimden bir adam yer yüzüne hakim olmadıkça kıyamet kopmaz. onun alnı açıktır, kemer burunludur. O yer yüzünün daha evvel zulümle doldurulduğu gibi, dünyayı adaletle doldurur. İdaresi yedi sene sürer.Ramuz el e-hadis, 477. sayfa, 8. hadis
13189 Bir kul Allah yolunda oruç tutarsa, o gün sebebile Allah onun yüzünü Cehennemden yetmiş yıllık yere uzaklaştırır. (azada oruç)Ramuz el e-hadis, 489. sayfa, 1. hadis
13246 Ya Esma, kadın, kız baliğa oldu mu onun artık yüzü ile elinden başka yeri gözükmemek icap eder.Ramuz el e-hadis, 493. sayfa, 9. hadis
13529 Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi.Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis
14238

Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.

Bu adam râhibe giderek:

Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu.

Râhip:

Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. onun yanına giderek: Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.

Âlim:

Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git.Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.

Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.

Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri:

O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.

Azap melekleri ise:

O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.

Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.

Hakem olan melek:

Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.

Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48

Sahîh(-i Müslim)deki bir başka rivayete göre:

“O kimse iyi insanların yaşadığı köye bir karış daha yakın olduğundan oralı sayıldı.”

Sahîh(-i Müslim)deki bir diğer rivayete göre:

“Allah Teâlâ öteki köye uzaklaşmasını, beriki köye yaklaşmasını, meleklere de iki mesâfenin arasını ölçmelerini emretti. Adamın beriki köye bir karış daha yakın olduğu görüldü. Bunun üzerine affedildi.” Bir başka rivayette ise:

“Adam göğsünün üzerinde öteki köye doğru ilerledi” denilmektedir.

Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48