Arama Sonuçları en cami

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/45804-en-cami/30

NoHadis MetniKaynak
12489 Bir kimse Cuma günü elbiselerini yıkasa, yıkansa, sonra erkenden camiye gelse, hutbenin evveline yetişse ve camiye de yayan gelse binmese, imama yakın otursa, hutbeyi dinlese, sussa ve lağv etmese, evinden mescidine kadar attığı her bir adıma karşılık, kendisine gecesi ihya edilmiş, gündüzü de oruç tutulmuş bir senelik amel sevabı verilir.Ramuz el e-hadis, 431. sayfa, 9. hadis
12658 Bir kimse gecenin karanlığında camiye yürürse, ona mukabil Allah (z.c.hz.) kıyamette kendisine nur ihsan eder.Ramuz el e-hadis, 445. sayfa, 2. hadis
12694 Mescid bir kimsenin evi olursa (cami kuşu), Allah o kimsenin ravh ve rahmetini zamin olur (tekeffül eder) ve onun sırat üzerinden Cennete geçmesini de deruhde eder.Ramuz el e-hadis, 447. sayfa, 12. hadis
12701 Bina kıyamet alametindendir. Bir adamın camiden geçip te iki rek'at kılmaması, tanıdığından başkasına selam vermemesi ve çocuğun yaşlı bir kimseyi işe koşturması da kıyamet alametlerindendir.Ramuz el e-hadis, 448. sayfa, 5. hadis
12713 Birinizin evinden çıkıp camiye kadar gitmesi sırasında bir ayak sevap yazılmasına, diğeri de bir günahın silinmesine sebeb olur.Ramuz el e-hadis, 449. sayfa, 7. hadis
12885 Dayanarak yemek yeme, kalbur üstünde de yeme. camide de ayni yerde namaz kılmayı adet etme. Cuna günü de herkesi çiğneyip geçme. Yoksa kıyamette Allah seni onlara köprü yapar.Ramuz el e-hadis, 465. sayfa, 6. hadis
13089 cami komşusu için camiden başka yerde namaz yoktur.Ramuz el e-hadis, 481. sayfa, 2. hadis
13886 Efendimiz (s.a.v)'in bir kılıcı vardı. Kabzası ve kınının ucu gümüş işlemeli idi. Ayrıca gümüşten halkaları vardı, ismine "Zülfikar" denilirdi. Ok ve yayı vardı, ismine "Zessedat" denirdi. Ok mahfazası vardı, ismine "Zelcuma" denirdi. Bakır işlemeli bir zırhı vardı, ona "Zatül fudul" denirdi. Kargısı vardı, "enneb'âü" denirdi. Kalkanı vardı, "Zagan" denirdi. Al bir atı vardı, adına "Mürtecis" denirdi. Yağız bir atı vardı, ona "Sekıb" denirdi. Bir eğeri vardı, ona "raac" adı verilirdi. Boz bir katırı vardı, ona "Düldül" denirdi. Bir devesi vardı, "Kusva" denilirdi. Bir merkebi vardı, ona "Yafur" denirdi. bir yaygısı vardı, "kez" denilirdi. Bir harbisi vardı ona "Nemr" denirdi. Bir ibriği vardı, ona "Sadr" adı verilirdi. Bir aynası vardı, ona "Midelle" adı verilirdi. Bir makası vardı, ona "Câmi' " denilirdi. Beyaz bir çubuğu vardı, ona da "Memşûk" denilirdi.Ramuz el e-hadis, 544. sayfa, 10. hadis
13936 Ramazan bayramında evde, bazen yedi hurma yedikten sonra camiye giderlerdi.Ramuz el e-hadis, 547. sayfa, 6. hadis
14226

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler:

Allahım! Ona merhamet et!

Allahım! Onu bağışla!

Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.”

Buhârî, Salât 87, Ezân 30, Büyû` 49; Müslim, Tahâret 12, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14