Arama Sonuçları O insanlar

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/45850-O-insanlar/320

NoHadis MetniKaynak
13558 Bir hastaya geldiklerinde veya hasta kendisine getirildiğinde "Ezhebil be'se Rabbennâsi eşfi ve enteş şâfi. La şifâe illa şifâüke şifâen la yuğâdiru sakamen": (Ey insanların Rabbi, zararı gider, şifa ihsan et, şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yOktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şifa ihsan buyur) diye dua buyururlardı.Ramuz el e-hadis, 522. sayfa, 4. hadis
13644 İnsanlar kendilerine bi'at ettiklerinde, Onlara "Elimden geldiği kadar" sözünü kOydururlardı.Ramuz el e-hadis, 528. sayfa, 3. hadis
13695 Hanımları ile yalnız kaldıklarında, insanların en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessimi Olanı idi.Ramuz el e-hadis, 531. sayfa, 7. hadis
13816 Zilhiccenin yedisi geldi mi, insanlara hutbe irad ederler ve hac usulünü (usulü haccı) Onlara tarif ederlerdi.Ramuz el e-hadis, 539. sayfa, 13. hadis
13896 İnsanların en güleç yüzlüsü ve hOş canlısı idiler.Ramuz el e-hadis, 545. sayfa, 4. hadis
13919 İnsanlar kendisinden men edilmez ve bunun içinde dövülmezlerdi.Ramuz el e-hadis, 546. sayfa, 7. hadis
14046 (Cuma) günü ayakta hutbe Okurlar, her iki hutbe arasında Oturur, Kur'andan ayetler Okur, insanlara (Allah'ın nimetlerini) hatırlatırlardı.Ramuz el e-hadis, 553. sayfa, 10. hadis
14222

Cennetle müjdelenen On sahâbîden biri Olan Ebû İshâk Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:

Vedâ Haccı yılında (Mekke’de) yakalandığım şiddetli bir hastalık dOlayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ziyâretime geldi. Ona:

Yâ Resûlallah! Gördüğün gibi çOk rahatsızım. Ben zengin bir adamım. Birkızımdan başka mirasçım da yOk. Malımın üçte ikisini sadaka Olarak dağıtayım mı? diye sOrdum.

Hz. Peygamber:

“Hayır”, dedi. Yarısını dağıtayım mı? dedim. Yine: “Hayır”, dedi. Ya üçte birine ne buyurursun, yâ Resûlallah? diye sOrdum. “Üçte birini dağıt! Hatta O bile çOk. Mirasçılarını zengin bırakman, Onları muhtaç bırakıp da halka avuç açtırmaktan hayırlıdır. Allah rızâsını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lOkmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın” buyurdu.

Sa`d İbni Ebû Vakkâs sözüne devamla dedi ki:

Yâ Resûlallah! Arkadaşlarım gidipte ben kalacak mıyım? (burada ölecekmiyim?) diye sOrdum. “Hayır, sen burada kalmayacaksın. Allah rızâsı için güzel işler yaparak yükseleceksin. Allah’tan öyle umuyOrum ki, daha nice yıllar yaşayarak kimi insanlar (mü’minler) senden fayda, kimileri de (kâfirler) zarar görecektir.

Allahım! Ashâbımın (Mekke’den Medine’ye) hicretini tamamla! Onları geri döndürüp hicretlerini yarım bırakma! Acınacak durumda Olan Sa`d İbni Havle’dir” buyurdu.

Bu sözleriyle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Sa`d İbni Havle’nin Mekke’de ölmesine üzüldüğünü ifade etti.

Buhârî, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6 ; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5
14230

Egarr İbni Yesâr el-Müzenî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip Ondan af dileyiniz. Zira ben Ona günde yüz defa tövbe ederim.”

Müslim, Zikir 42. Ayr ca Ebû Dâvûd, Vitir 26; bniı İ Mâce, Edeb 57
14238

Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle dOksan dOkuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim Olduğunu sOruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.

Bu adam râhibe giderek:

DOksan dOkuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul Olur mu? diye sOrdu.

Râhip:

Hayır, kabul Olmaz, deyince Onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. SOnra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim Olduğunu sOruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek: Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul Olup Olmayacağını sOrdu.

Âlim:

Elbette kabul Olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git.Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de Onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira Orası fena bir yerdir, dedi.

Adam, denilen yere gitmek üzere yOla çıktı. Yarı yOla varınca eceli yetti.

Rahmet melekleriyle azap melekleri O adamı kimin alıp götüreceği kOnusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri:

O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yOla düştü, dediler.

Azap melekleri ise:

O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.

Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler Onu aralarında hakem tayin ettiler.

Hakem Olan melek:

Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam O tarafa aittir, dedi.

Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın Olduğunu gördüler. Bunun üzerine Onu rahmet melekleri alıp götürdü. Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48

Sahîh(-i Müslim)deki bir başka rivayete göre:

O kimse iyi insanların yaşadığı köye bir karış daha yakın Olduğundan Oralı sayıldı.”

Sahîh(-i Müslim)deki bir diğer rivayete göre:

“Allah Teâlâ öteki köye uzaklaşmasını, beriki köye yaklaşmasını, meleklere de iki mesâfenin arasını ölçmelerini emretti. Adamın beriki köye bir karış daha yakın Olduğu görüldü. Bunun üzerine affedildi.” Bir başka rivayette ise:

“Adam göğsünün üzerinde öteki köye dOğru ilerledi” denilmektedir.

Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48