Arama Sonuçları bulu p

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/49858-bulu-p/180

NoHadis MetniKaynak
14302<p>Enes radıyallahu anh şöyle dedi:p> <p>“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki kardeş vardı. Bunlardan biri (ilim öğrenmek için) peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelir, diğeri de (geçimlerini temin için) çalışırdı. (Bir gün) çalışan kardeş, ötekini Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e şikâyet etti. peygamber aleyhisselâm da:p> <p>“Belki de sen, onun yüzünden iş buluyor, rızıklandırılıyorsun” buyurdu.p> Tirmizî, Zühd 33
14320<p>Ebû Abdullah Huzeyfe İbnü’l-Yemân radıyallahu anhümâ şöyle dedi:p> <p>“Bir gece peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kıldım. Bakara sûresini okumaya başladı. Ben içimden herhalde yüz âyet okuyunca rükû eder, dedim. O yüz âyetten sonra da okumaya devam etti. Ben yine içimden bu sûre ile namazı bitirecek, dedim. O yine devam etti. Bu sûreyi bitirip rükû eder dedim, etmedi. Nisâ sûresi’ne başladı; onu da okudu. Sonra Âl-i İmrân sûresi’ne başladı; onu da okudu. Ağır ağır okuyor, tesbih âyetleri gelince tesbih ediyor, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyor, istiâze âyeti geçince Allah’a sığınıyordu. Sonra rükûa gitti. “Sübhâne rabbiye’l-azîm (büyük rabbimi tenzîh ederim)” demeye başladı. Rükûu da aşağı-yukarı ayakta durduğu kadar uzun oldu. Sonra “semiallâhu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd (Allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yalnız sanadır ey rabbimiz)” dedi ve kalktı. Hemen hemen rükûuna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. Sonra secdeye vardı ve “sübhâne rabbiye’l-a’lâ (yüce rabbimi tenzih ederim)” dedi. Secdesini de aşağı-yukarı kıyâmı kadar uzattı.”p> Müslim, Müsâfirîn 203
14327<p>Enes radıyallahu anh şöyle dedi:p> <p>Amcam Enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir Savaşı’na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple:p> “Ey Allah’ın Resûlü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teâlâ görecektir” dedi. <p>Sonra Uhud Savaşı’nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- “Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim” dedi. Müşrikleri kastederek de “Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arzederim” deyip ilerledi. Sa’d İbni Muâz ile karşılaştı ve:p> Ey Sa’d! istediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa’d (olayı anlatırken) “Ben onun yaptığını yapamadım, ya Resûlallah” dedi. <p>Enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:p> <p>Amcamı şehid edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.p> <p>Enes dedi ki, biz şu âyetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş olduğunu düşünmekteyiz:p> <p>“Mü’minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar aslâ sözlerini değiştirmemişlerdir” [Ahzâb sûresi (33), 23]p> Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148
14329<p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Saîd İbni Abdülazîz’in Rebîa İbni Yezîd’den; Rebîa’nın Ebû İdrîs elHavlânî’den, onun Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde radıyallahu anh’den; Ebû Zer’in Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den; onun da Allah Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinden rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ şöyle buyurdu:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”p> <p>Saîd İbni Abdülaziz dedi ki, Ebû İdris el-Havlânî bu hadisi rivâyet ettiği zaman dizleri üzerine çöküverdi. p> Müslim, Birr 55
14449 <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlullah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındaki­lere hitaben:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Bürde nedir bilir misiniz? diye sordu.    p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Onlar tarafından: p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> Sehl dedi ki:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  Evet, o henüz dokunmuş (yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. peygamber bürde­yi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdükten sonra' istemiş olan zâta yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan ce­mâat o isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bür­deyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: Vallahi ben onu başka sebebden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim olması için is­tedim, dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Sehl ibn Sa'd:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir p> Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 45
14341<p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Aynı hadisi Müslim’in Hz. Âişe’den rivayetine göre Âişe radıyallahu anhâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Gerçek şu ki, her insanın vücudunda 360 eklem (ve kemik) bulunmaktadır. Kim bu eklem sayısı kadar Allahü ekber, elhamdülillah, lâ ilâhe illallah der, Allah’dan bağışlanma diler, insanların yolu üzerinden taş, diken veya kemik gibi şeyleri kaldırır, iyiliği emreder veya kötülükten nehyeder ise, o günü kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak geçirir.”p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:right"> p> Müslim, Zekât 54
14367<p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:p> “Bunları söyleyen sen misin?” diye sordu. Ben de kendisine: Anam babam sana feda olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim,dedim. Buyurdular ki: “Sen buna güç yetiremezsin. Hem oruç tut, hem iftar et; hem uykunual, hem ibadet et; her aydan üç gün oruç tut; çünkü her iyiliğe on misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine ben: Bunun daha çoğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. peygamber Efendimiz: “O halde bir gün oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben: <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">- Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">– “Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın orucu olup, oruçların en ölçülü olanıdır” buyurdular. p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bir başka rivayette: “Bu, oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. peygamberimiz:p> “Bundan daha faziletlisi yoktur” buyurdu. <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu, ayda üç gün orucu kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli olacakmış.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bir rivayete göre: p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Senin gündüzleri oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?” buyurmuştu. Ben de:p> Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine: “Böyle yapma, bazı kere oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem deteheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Çünkü senin için her iyiliğin on misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının oruçlu olması demektir.” Abdullah der ki: Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. Sonra ben: Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyorum, dedim.Buyurdular ki: “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un orucunu tut, daha fazlasını yapma.” Dâvûd orucu nedir? diye sordum. “Senenin yarısını oruçlu geçirmektir” buyurdu. <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Abdullah yaşlandıktan sonra:p> Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş olsaydım, der dururdu. <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bir başka rivayet şöyledir:p> “Senin bütün günleri oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur’an’ıokuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?” Bunun üzerine ben: Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayraulaşmayı diliyorum, dedim. peygamber Efendimiz: “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un orucunu tut, çünkü o insanların en çokibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu. <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Ben ise:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">- Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. peygamberimiz:p> “O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine: Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O: “Öyleyse on günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar: Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince: “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma”buyurdular. Ben artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki: “Şüphesiz ki sen bilmiyorsun, belki ömrün uzun olur?”Abdullah İbni Amr der ki: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim. <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bir başka rivayette ise şöyledir:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Senin çocuklarının da senin üzerinde hakları vardır.” Bir diğer rivayette:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Bütün zamanını oruçlu geçirenin orucu yoktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Bir diğer rivayette:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">“Allah’a en sevimli olan oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sonra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.” Başka bir rivayet de şu şekildedir:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Abdullah şöyle demiştir:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Babam beni soyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, ona beni sorarmış. O da dermiş ki:p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">- O ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde olduğumu da araştırmadı.p> <p style="margin-left:0.1pt; margin-right:43.7pt; text-align:justify">Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, peygamberimiz:p> “Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sonra ben Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana: “Nasıl oruç tutuyorsun?” diye sordu. Ben de: Her gün, dedim. Sonra: “Nasıl hatim yapıyorsun?” dedi. Ben: Her gece, diye cevap verdim. <p>Abdullah İbni Amr daha önce geçen konuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde, bir kaç gün oruç tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözden caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu kazâ ederdi.p> Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193
14410 <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ukbetu'bnu'l-Hâris(R)'ten (şöyle demiştir): Siyah bir ka­dın geldi de, Ukbe'yi ve Ukbe'nin evlendiği kadını emzirdiğini iddia etti. Akabinde Ukbe bu emzirilmeyi peygamber'e zikretti. peygam­ber Ukbe'den yüz çevirip tebessüm ederek: "(Senin, evlendiğin kadınla süt kardeşi bulunduğun) söylenmiş olduğu hâlde (onunla temasın) nasıl olur?!" buyurdu. Ukbe'nin nikâhı altında Ebû îhâb ibn Azîze't-Temîmî'nin kızı (Guneyye) vardı p> Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 6
14411 <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Âişe (R) şöyle demiştir; Utbe ibnu Ebî Vakkas, karde­şi Sa'd ibnu Ebî Vakkas'a vasiyet edip:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Zem'a'nın cariyesinin oğlu (Abdurrahmân), benim sulbümdendir, Bu çocuğu al, demiştir.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Âişe dedi ki: Mekke'nin fethi yılı olup Mekke'ye varıldığında, Sa'd ibnu Ebî Vakkas bu çocuğu yakaladı ve:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Bu, kardeşim Utbe'nin oğludur. Bunun nesebinin kendisine katılması hususunda bana vasiyet etmiştir, dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Bunun zerine Abd ibnu Zem'a ayaklanıp:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Her iki taraf bu niza' ve husûmetlerini peygamber'e sevk ettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkas:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Yâ Rasûlailah! Bu çocuk, kardeşim Utbe'nin oğludur. Nese­binin kendisine katılması hususunda bana vasiyette bulunmuştu, dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Abd ibnu Zem'a da:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">— Bu, benim kardeşimdir; babamın cariyesinin oğludur, baba­mın döşeği üstünde doğmuştur, dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Rasûlullah (S):p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Yâ Abd ibne Zem'a! Bu (Abdurrahmân), senin (kardeşin)dir" buyurdu.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Sonra da:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Çocuk döşek sahibinindir. Zina eden erkeğe de mahrumi­yet düşer" dedi.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Sonra peygamber husûmet sebebi olan bu çocuğun sîmâca Utbe'ye benzediğini görerek eşi Şevde bintu Zem'a'ya hitaben:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—   "Ey Sevde! Bundan sonra sen de bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Artık bundan sonra bu Abdurrahmân, Sevde Allah'a kavuşun­caya kadar, Sevde'yi açık olarak görmemiştir p>   Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 7
14412 <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Adiyy ibn Hatim (R) şöyle demiştir: Ben peygambere mı'râd(avın)dan sordum. peygamber (S):p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Mı'râd sivri tarafıyla isabet ettiği zaman o avı ye. Enli tara­fıyla isabet ettiği ve öldürdüğü zaman, artık o av hayvanını yeme. Çünkü okun enli tarafıyle vurulan hayvan vaktzedir (sopa ile vurul­muş olup, haramdır)" buyurdu.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Ben bu sefer:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—Yâ Rasûlallah! Ben av köpeğimi Bismillah diyerek salıyorum. Akabinde avın üzerinde onun beraberinde üstüne Besmele çekmedi­ğim başka bir köpek buluyorum ve o avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bilemiyorum? dedim.p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">Rasûlullah:p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">—  "Sen o avı yeme! Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Bismillah dedin, diğer köpek üzerine Bismillah demedin!" buyurdu p> Buhari - KİTABU'L-BUYU' - 8