Arama Sonuçları kırmızı mı

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/50966-kirmizi-mi/20

NoHadis MetniKaynak
13036 Kıyamet kopmaz, siz Türklerle mukatele etmedikçe, Onlar küçük gözlü, basık burunlu, kır meşin suratlı, aynı zamanda keçe ayakkabılıdır. Öyle zaman gelir ki sizden biri ehli ve malı da dahil, her ne pahasına olursa olsun Beni görmek ister.Ramuz el e-hadis, 477. sayfa, 2. hadis
13037 Acemlerden Kirman ve Huz ile mukatele etmedikçe kıyamet kopmaz. Onların burunları yassı, küçük gözlü, kalkan gibi kır meşin suratlıdırlar ve keçe ayakkabıları vardır.Ramuz el e-hadis, 477. sayfa, 3. hadis
13335 Ey Ensar topluluğu (tüylerinizi) kır veya sarıya boyayın, ehli kitaba muhalefet edin. Don ve izar giyinin ve ehli kitaba muhalefet edin. Sakalları uzatın ehli kitaba muhalefet edin.Ramuz el e-hadis, 501. sayfa, 10. hadis
13457 Bir kimsenin önünde, semerlerin arkasındaki ağaç parçası kadar sütre olmazsa, kadın, merkeb ve siyah köpek geçmesi namazını bozar. Denildi ki: "Siyah köpeğin durumu, kırya göre neden böyle?" Buyurdu ki: "Siyah köpek şeytandır."Ramuz el e-hadis, 513. sayfa, 6. hadis
13520 Mührü nübüvveti pembe kırya çalar, güvercin yumurtası gibi bir gudde idi.Ramuz el e-hadis, 519. sayfa, 15. hadis
13527 Mübarek ağızları geniş, gözünün beyazı hafif kırmsı idi ve ökçeleri de kaba etli değildi.Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 6. hadis
14126 Turuncu ve kır güvercinlere bakmak hoşuna giderdi. (İbni Kali "kır güvercin" sözü ile elmayı kastettiğini söyler)Ramuz el e-hadis, 558. sayfa, 2. hadis
14192 Bayram ve Cumalarda kır bir aba giyerlerdi.Ramuz el e-hadis, 561. sayfa, 15. hadis
14260

Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:

Huneyn Savaşı ganimetlerini taksim ederken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bazı kişilere diğerlerinden fazla hisse verdi. Akra’ İbni Hâbis’e yüz deve, Uyeyne İbni Hısn’a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Bunun üzerine bir kişi:

Vallahi bu taksimde hakkâniyet yoktur, Allah rızâsı da gözetilmemiştir! dedi.

Ben de:

Allah’a yemin ederim ki bunu ben Resûlullah’a söyleyeceğim, dedim.Gittim, adan söylediklerini anlattım.

Bunun üzerine, kızgınlığından Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yüzü kıpkır kesildi. Sonra şöyle cevap verdi:

“Allah ve Resûlü de adâlet etmezse, hiç kimse adâlet etmez.” Daha sonra da şöyle buyurdu:

“Allah, Mûsâ’ya rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithama maruz kalştı da sabretmişti.”

Ben (kendi kendime), “Bundan sonra kimsenin sözünü Resûlullah’a iletmeyeceğim” diye karar verdim.

Buhârî, Edeb 53; Müslim, Zekât 145
14264

Süleyman İbni Surad radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum. İki kişi birbirine sövüp duruyordu. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkır olmuş, boyun damarları şişmiş, dışarı fırlaştı.

Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ben bir söz biliyorum, eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hali geçer. Eğer o, “Eûzü billâhi mine’ş-şeytânirracîm = İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım” derse, üzerindeki hâl kaybolur.”

Oradakiler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ona “İlâhî rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!” tavsiyesinde bulunduğunu ilettiler.

Buhârî, Bed’ü’l-halk 11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109