No | Hadis Metni | Kaynak |
9341 | Hayvanlarınızın sırtlarını kürsü edinmekten sakının. (Hayvanların sırtında durup konuşmayın) Muhakkak ki Allah onları, güçlükle erişebileceğiniz memleketlere kolaylıkla ulaşabilesiniz diye size musahhar kılmıştır. Allah, arzı ihtiyaçlarınızı üzerinde karşılayabilesiniz diye sizin için yaratmıştır. | Ramuz el e-hadis, 175. sayfa, 8. hadis |
9345 | Zandan sakınınız. Şüphe yok ki zan, sözün en yalan olanıdır. Başkalarının gizli işlerini anlamaya kalkışmayın. Tecessüs de etmeyin. Birbirinizle rekabete girişmeyin. Ve birbirinize gadap etmeyin. Birbirinize hased de etmeyin. Bir de bir kimse kardeşinin, evlenme teklifinde bulunduğu kadına, o nikahlanıncaya veya vaz geçinceye kadar talib olmasın. | Ramuz el e-hadis, 175. sayfa, 12. hadis |
9351 | Dinde ifraddan sakınınız. Sizden öncekiler, ancak dinde ifradları dolayısıyla helak oldular. | Ramuz el e-hadis, 176. sayfa, 6. hadis |
9363 | (Kadınlara hitaben) Size in'am edenlerin hakkını inkar etmekten sakının. Denildi ki; "İn'am edenlere nankörlük nedir?" Buyurdu ki; Sizden biri ana-babasını yanında dul veya kız olarak uzun müddet kalır. Sonra Allah ona bir zevc nasib eder. Sonra Allah ona çocuk nasib eder. Sonra o kadın bir sebeble hiddetlenir de kocasına karşı küfran'ı nimette bulunur da şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki senden asla bir hayır göredim." | Ramuz el e-hadis, 177. sayfa, 7. hadis |
9388 | Her hangi bir kimse, bir köleyi azad ederse, Allah da onu Cehennemden azad eder. Her azaya mukabil bir azayı. | Ramuz el e-hadis, 179. sayfa, 10. hadis |
9395 | Hangi idareci ki, kendisine bir cemaatin idaresi teslim edildi de, o da onlara karşı hayırhah davranmadı ise, Allah'ın her şeyi kaplıyan rahmetinden mahrum kalır. | Ramuz el e-hadis, 180. sayfa, 5. hadis |
9397 | Hangi adam ki, müslümanların umuru hususunda amir oldu da, kendine olduğu gibi onlara hayırhah olmadı ise, o adam, Cennetin kokusunu bile koklıyamaz. | Ramuz el e-hadis, 180. sayfa, 7. hadis |
9417 | Hangi bir müslüman kimse müslüman kardeşini kirletmeden sünnet üzere gasleder, avretine bakmaz, onun ayıbını söylemez, sonra onu teşyi eder (ve haberini yayar) ve namazını kılar, sonra da kabre konuluncaya kadar orada oturursa, günahlarından sıyrılmış olur. | Ramuz el e-hadis, 182. sayfa, 8. hadis |
9422 | Ey insanlar! Sanki bu dünyada ölüm bizim için değil de bizden başkasına yazılmış. Hak da sanki başkasına vacib gibi imiş. Bize göre -az miktardaki- ölüleri götürüyoruz. Komşuya götürüyormuş gibi. (Evleri kabirleri imiş gibi) Miraslarını yiyoruz. Sanki biz ölmiyecekmişiz gibi. Ne mutlu o kimseye ki, kendi ayıbı onu meşgul eder de, başkasının ayıbını görmez. Ne mutlu o kimseye ki, kendi nazarında kendini hor görür de başkasına noksanlık atfetmez. Meskenete düşmeden Allah için tevazu eder ve helalinden kazandığı malı infak eder. Düşkün ve miskin kimseleri hoş tutar. Fıkıh ve Hikmet ehli ile düşüp kalkar. Ne mutlu o kimseye ki, kendini hor görür. Kazancı helal gidişi salih olur ve kimseye bir zararı dokunmasın diye dikkat eder ve insanlardan uzlet eder. Ne mutlu o kimseye ki, ilmi ile amel eder. Malının fazlasını infak eder, sözünün fazlasını ise tutar. | Ramuz el e-hadis, 183. sayfa, 5. hadis |
9424 | Ey insanlar! İlim ancak çalışmakla öğrenilir. Fıkıh da öyle, gayretle elde edilir. kime ki Allah hayır murad ederse onu dininde "fakih" kılar. Kulları içinde, Allah'dan, ancak alimler haşyet duyarlar. | Ramuz el e-hadis, 183. sayfa, 7. hadis |