Arama Sonuçları mı O

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/52491-mi-O/1030

NoHadis MetniKaynak
14385

el-Berâ ibn Âzib (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) Me­dine'ye hicret edip geldiğinde Onaltı yâhud Onyedi ay Kudüs'teki Bey-tu'l-Makdis tarafına dOğru namaz kıldırdı. Fakat her zaman kıblesinin Ka'be'ye karşı döndürülmesini arzu eder dururdu (ve bu arzusunu gökyüzüne bakarak Yüce Allah'a karşı izhâr eylerdi). Bunun üzeri­ne Yüce Allah: "Biz, yüzünü çOk kere göğe dOğru evirip çevirdiğini muhakkak görüyOruz. Şimdi seni her hâlde hOşnûd Olacağın bir kıb­leye döndürüyOruz. (Namazda) yüzünü artık Mescidi Haram tarafı­na çevir. Siz de nerede bulunursanız yüzlerinizi O yana döndürünüz..." (ei-Bakara: 144) âyetini indirdi. Bu suretle kıble, Ka'be tarafına yöneltildi.

O gün sâhâbîlerden bir zât ikindi namazım Peygamber'le bera­ber Ka'be'ye dOğru kılOlOr:green'>mıştı. Bu zât sOnra (ertesi gün sabah vakti) Medîne'den çıktı ve Küba'da sabah namazı kılmakta Olan bir Ensâr cemâatine uğradı. Bunların Kudüs'e dOğru namaz kıldıklarım görünce, namâzdakilere: Peygamber'le beraber namaz kıldığını ve Peygamber'in Kabe'ye yöneltildiğini ve kendilerinin ikindi namazında rukû'da iken Ka'be'ye dOğru döndüklerini şehâdet suretiyle haber verdi. Kubâ halkı da Şam'a dOğru namaz kılarlarken Ka'be tarafına yönediler

el-Berâ ibn Âzib
14386

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ben üvey babam Ebû Talha el-Ensârî'ye, Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh'a, Ubeyy ibn Ka'b'a hurmadan yapılan fadîh içkisi veriyOrdum. Bu sırada birisi geldi de:

—  İçki haram kılınOlOr:green'>mıştır, dedi. Bunun üzerine Ebû Talha bana:

— Yâ Enes, şu şarâb küplerine, dOğru kalk da Onları kır! diye emretti.

Enes: Bu emir üzerine ben taştan Oyulup içine içki kOnulan "Mihrâs" kabıOlOr:green'>mıza dOğru kalktım da Onun aşağısından vurdum, O da kırıldı, demiştir

Enes ibn Mâlik
14389

Bize Şu'be, Zubeyd'den; O da Sa'd ibn Ubeyde'den; O da Ebû Abdirrahmân'dan; O da Alî(R)'den şöyle tahdîs etti. Peygam­ber (S) bir asker birliği hazırlayıp başlarına bir adaOlOr:green'>mı kumandan ta'yîn etti. YOlda Odun tOplatıp ateş yaktırdı da askerlere:

—  Bu ateşin içine girin! dedi.

Onlardan bir kısOlOr:green'>mı ateşe girmek istediklerinde, diğerleri:

—  Biz ateşten kaçıp Rasûlullah'a sığınOlOr:green'>mış kimseleriz! dediler. Seferden dönüşte bu hâdiseyi Peygamber'e zikrettiklerinde, Pey­gamber ateşe girmek isteyenler için:

—  "Eğer ateşe girmiş Olsalardı, kıyamet gününe kadar ateşten bir daha ayrılmazlardı" buyurdu.

Diğerlerine hitaben de:

—  "Ma'siyet hakkında kula itaat yOktur. îtâat ancak ma'rufta­dır (ma'kûl ve meşru' Olan emirler hakkındadır)" buyurdu

Hz. Alî
14390

Ebû Hureyre (R) şöyle de­miştir: Bizler Rasûlullah'ın huzurunda bulunduğumuz sırada birden bedevilerden bir adam ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah! Benim için Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Akabinde Onun muhâsıOlOr:green'>mı Olan kimse de ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah, hasOlOr:green'>mım dOğru söyledi. Sen Onun için Allah'ın Kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver! dedi.

Peygamber (S) de Ona:

—  "Sözünü söyle!" buyurdu. O da şöyle dedi:

— Benim Oğlum, bu a'râbî'nin yanında asîf, yânî ücretle çalı­şan bir kimse idi. Oğlum bunun karısıyle zina etmiş. İnsanlar bana Oğlum üzerine taşlanmak cezası Olduğunu haber verdiler. Ben bu ada­ma Oğlum adına yüz kOyun ve bir de cariyeyi fidye vererek, Oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sOnra ben bu mes'eleyi ilim ehlinden sOrdum. Onlar da bana, Onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğü­nü, benim Oğluma da ancak yüz deynek vurulma ile bir yıl gurbete sürgün edilmek cezası Olduğunu haber verdiler! dedi.

Rasûlullah da:

— "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah 'in Kitabı ile hükmedeceğim: Câriye ile kOyunları kendi sahibine geri veriniz. Senin Oğluna gelince; Onun üzerinde yüz deynek cezası ve bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır" buyurdu.

Bundan sOnra Eşlem kabilesinden bir adam Olan Uneys'e de.

— "Sana gelince yâ Uneys! Sen de bu adaOlOr:green'>mın karısına git! Tahki­kini yap, eğer kadın suçunu itirâf ederse, Onu recm et!" buyurdu.

Râvî: Uneys O kadına gitti, kadın da suçunu i'tirâf etmesi üzeri­ne, Uneys Ona taşlama cezası uyguladı, demiştir.

14392

Bize Şu'be, Hâlid ibn OlOr:green'>mıhrân el-Hazzâ'dan; O da Ebû Kılâbe'den; O da Enes(R)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (S):

— "Her peygamberin, ümmetinin güvendiği emîn bir kimsesi var­dır. Ve şu bizim ümmetimizin emînide Ebü Ubeyde'dir" buyurmuş­tur

Hz. Enes
14393

Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb es-Sahtiyânî'den; O da Ebû Usmân'dan; O da Ebû Mûsâ eI-Eş'arî(R)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) bir bustâna girdi de bana, kapıyı bekleyip kOrumaOlOr:green'>mı emretti. Biraz sOnra bir adam geldi de Peygamberin yanına girmek için izin istedi. Ben bu isteği Peygamber'e zikrettim. Peygamber:

—  "Ona girmeğe izin ver ve Onu cennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen Ebû Bekr idi. SOnra Umer geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve Onu da cennetle müjdele!" buyurdu. SOnra Usmân geldi. Peygamber:

—  "Ona da izin ver ve Onu da cennetle müjdele!" buyurdu

Ebû Mûsâ eI-Eş'arî
14395

İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Ubeydullah ibnu Abdillah ibn Utbe haber verdi, Ona da İbn Abbâs (R) şöyle haber ver­miştir: Rasûlullah (S) bir mektubunu Kisrâ'ya gönderdi. Ve mektubu götüren Abdullah ibn Huzâfe'ye, mektubu Bahreyn'in büyük emîrine vermesini emredip, Bahreyn'in büyük emîri de mektûbu Kisrâ'ya gönderir buyurdu.

Bahreyn emîri vâsıtasıyle Peygamber'in da'vet mektubu Kisrâ'­ya verildiğinde, Kisrâ, mektubu Okuyup yırtOlOr:green'>mıştır.

İbn Şihâb dedi ki: Ben Saîd ibnu'l-Müseyyeb'in: "Bu haber ken­disine erişince, Rasûlullah (S), Kisrâ'nın mülkünün tamâmiyle par­çalanmasına duâ etti" dediğini sanıyOrum, demiştir

İbn Abbâs
14397

Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû Cemre Nasr ibnu İmrân ed-Dab'î şöyle demiştir: İbn Abbâs (R) beni kendi serîri üzerine Otur­turdu. O bana şöyle derdi: Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn tarafların­dan) Rasûlullah'ın huzuruna geldikleri zaman:

—  "Hey'et kimlerdendir?" diye sOrdu. Onlar:

—  Biz Rabîa kabîlelerindeniz, dediler. Rasûlullah (S):

—  "HOş geldiniz! Allah sizi utandırmasın, pişman etmesin!" buyurdu.

Bunun üzerine Onlar:

— Yâ Rasûlallah! Seninle bizim araOlOr:green'>mızda kâfir Olan Mudar ka­bileleri vardır. O hâide bize kestirme birşey emret de, O sebeble biz­ler cennete girelim ve Onu arkaOlOr:green'>mızda kalanlarıOlOr:green'>mıza haber verelim! dediler.

Bu arada Rasûlullah'a içkileri de sOrdular. Rasûlullah Onları dört şeyden nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sOnra:

—  "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" di­ye sOrdu.

Onlar:

— Allah ve Rasûlü en iyi bilendir! dediler. Rasûlullah:

—  "Ortaksız ve yalnız Olarak Allah'tan başka ilâh Olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in Rasûlü Olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada rama­zân Orucu da vardır-, ganimetlerden beşte birini vermenizdir" buyur­du.

Ve Onları dört şeyden: Dubba'dan, hantem'den, muzeffet'ten ve nakîr (denilen kaplara hurma yâhud üzüm şırası kOymak)dan neh­yetti. Bazen İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.

Rasûlullah:

— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu

İbn Abbâs
14402

Bize Abdullah ibnu Avn, Enes ibn Sîrîn'den haber verdi ki, Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ebû Talha'nın hasta yatmakta Olan bir Oğlu vardı. Ebû Talha dışarı çıktı, ardından çOcuk vefat et­ti. Ebû Talha dönüp geldiğinde:

—  Oğlum ne yaptı, nasıl Oldu? dedi. Ümmü Suleym:

—  ÇOcuk, Olduğundan daha sakin hâldedir, dedi.

Bundan sOnra Ümmü Suleym, kOcası Ebû Talha'ya akşam ye­meğini takdîm etti, O da yemeği yedi. SOnra Ümmü Suleym ile cinsî münâsebet yaptı, Ebû Talha bu işi bitirip ayrılınca, Ümmü Suleym Ona:

—  ÇOcuğu defn et! dedi.

Ebû Talha sabaha ulaşınca Rasûlullah'a geldi ve yaptıkları işi O'na haber verdi. Rasûlullah (S):

—  "Siz bu gece cinsî münâsebet mi yaptınız?" buyurdu. Ebû Talha da:

—  Evet, dedi. Rasûlullah:

—  "Yâ Allah! Bunlara bu gecelerini mübarek kıl!" diye dua etti. Ümmü Suleym sOnra bir Oğlan dOğurdu.

Enes dedi ki: Ebû Talha:

— Bu çOcuğu muhafaza et de böylece Peygamber'in yanına gö­tür, dedi.

Enes de bu çOcuğu Peygamber'e götürdü. Ümmü Suleym benim yanımda birkaç tane hurma da göndermişti. Peygamber çOcuğu aldı da:

—  "Enes'in yanında birşey var OlOr:green'>mı?" diye sOrdu. Oradakiler:

—  Evet, hurmalar vardır, dediler.

Peygamber O hurmaları aldı, Onları ağzında çiğneyip ezdi, sOn­ra kendi ağzından aldı da Onu çOcuğun ağzının içine kattı ve damağı­nı Onunla Ovaladı. ÇOcuğa da Abdullah adım verdi.

Bize Muhammed ibnu'l Müsennâ tahdîs etti. Bize İbnu Ebî Adiyy, İbnu Avn'dan; O da Muhammed ibn Sîrîn'den; O da Enes'ten Olmak üzere tahdîs edip bu hadîsi şevketti

Buhari - KİTABU'L-AKIKA - 4
14401

Esma (R) Mekke'de iken Oğlu Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e hâmile Olmuştu.

Esma şöyle dedi: Ben gebelik müddetini tamamlaOlOr:green'>mış Olduğum hâlde (Mekke'den yOla) çıktım. Muhacir Olarak Medine'ye geldim ve Küba'ya indim. Ve Abdullah'ı Küba'da dOğurdum. SOnra çOcuğu­mu Rasûlullah(S)'a götürdüm de kucağına kOydum. SOnra Rasülullah bir hurma İstedi, Onu çiğneyip ezdikten sOnra çOcuğun ağzının içine tükürdü. Bu suretle Oğlumun mi'desine ilk giren şey, Rasülullah'ın tükrüğü Oldu. SOnra Rasûlullah hurma çiğnemi ile çOcuğun da­mağını Oğdu. Bundan sOnra çOcuğa duâ etti, bereket ve hayır diledi. Ve Abdullah ibnu'z-Zubeyr (Hicretten sOnra Medine'deki Muhacir) müslümân aileleri içinde ilk dOğan çOcuk Oldu. Müslümanlar da Ab­dullah'ın dOğumu ile çOk sevindiler. Çünkü müslümânlara:

— Yahudiler sizlere büyü yaptılar, artık sizden çOcuk dOğmaz, denilmişti

Esma