Arama Sonuçları nedir Ben

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/54747-nedir-Ben/10

NoHadis MetniKaynak
11247 İblis Rabbına dedi ki: "Ya Rabbi, Adem (a.s.) Cennetten indirildi. Muhakkak Ben biliyorum, kitap ve Peygamber olacak. Onların kitap ve Peygamberleri nedir?" Buyurdu ki: "Rusulleri melaike ve kendilerinden olan Nebilerdir. Kitapları Tevrad, İncil, Zebur ve Furkandır." Dedi ki: "Öyleyse Benim kitabım nedir?" "Senin kitabın resim (dövme) dir, kıraatın şiir, elçilerin kahinler, yemeğin, üzerine besmele çekilmeyen şeyler, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sıdkın yalan, evin hamam, tuzakların kadınlar, müezzinin çalgılar, mescidlerin de çarşılardır."Ramuz el e-hadis, 332. sayfa, 4. hadis
11682 Kafir veya müslüman bir adam bir iyilik yaparsa Allah Teala ona sevap verir. Denildi ki: "Kafire sevap nasıl olur?" Buyurdu ki: "Eğer o sıla-i rahim yapsa veya bir sadaka tasadduk etse veya bir hasene yapsa, Allah ona mal, çocuk, sıhhat ve bunun Benzerlerini verir. Denildi ki: "Ahirette karşılığı nedir?" Buyurdu ki: "Azabı hafif olur. Ve şu mealdeki ayeti okudu: "Firavun ailesini azabların en şiddetlisine sokun."Ramuz el e-hadis, 369. sayfa, 15. hadis
11726 nedir bu bazı kavmin hali ki, Benim yaptığım şeyden kaçınıyorlar. Vallahi Ben onlardan ziyade Allah'dan korkan ve onu tanıyanım, ne diye çekiniyorlar. (Kadınlarla evlenmek ve münasebet meselesi.)Ramuz el e-hadis, 373. sayfa, 2. hadis
11793 nedir bu Benimle Beni Abbas arasındaki? Ümmetimi tefrikaya düşürdüler. Onların kanlarını boyadılar. Onlara siyah elbiseler giydirdiler. Allah da kendilerine ateş elbisesi giydirsin.Ramuz el e-hadis, 378. sayfa, 4. hadis
11953 Ümmetimin bolluk müddeti Benden sonra yüz senedir. Denildi ki: "Ya Resulallah bunun bir alameti var mı?" Buyurdu ki: "Evet, alamet, yere batmak, taş yağmak, bağlı şeytanların insanlar üzerine serbest kalması ve bir de meshdir."Ramuz el e-hadis, 392. sayfa, 10. hadis
12228 Kim kendinden sonra bir hazine bırakırsa, bu ona çok zehirli vahşi öyle bir yılan halinde temsil olunur ki, sahibine ağzını açarak şöyle der: "Yazık sana, şu halin nedir? Ben senin kendinden sonraya bıraktığın hazinenim." Ve onu takipte devam eder ve elini yakalayıp ısırır, sonra bedenini ısırıp yutar.Ramuz el e-hadis, 412. sayfa, 10. hadis
13372 Kötü ulema, kıyamet günü divana getirilirler ve Cehennem ateşine atılır ve onlardan biri Cehennemde merkebin değirmen taşı etrafında dönmesi gibi, bağırsakları ile döner. Kendisine denilir ki: "Eyvah sana, biz senin yüzünden hidayet bulduk. nedir bu halin?" Der ki: "Ben, size men ettiğim şeyi kendim yapıyordum."Ramuz el e-hadis, 505. sayfa, 5. hadis
13477 Allah (z.c.hz.) buyurur: "İzzetim, Celalim, cömertliğim ve halkımın Bana ihtiyacı makamının izzinde yükseltmem hakkı için, Ben muhakkak ki islamda ihtiyarlayan erkek ve kadın kuluma azab etmekten haya ederim." Sonra Resûlallah ağladı. Denildi ki: "Ya Resûlallah seni ağlatan nedir?" Buyurdu ki: Allah'ın kendisinden haya ettiği halde, Allah'tan haya etmeyen kimseye ağlıyorum.Ramuz el e-hadis, 515. sayfa, 7. hadis
14472

Ebû Sa'lebe el-Huşenî (R) şöyle demiştir: Ben:

— Yâ Nebiyye'llâh! Biz kitâb ehli bir kavmin diyarında (Şam'­da) bulunuyoruz. Biz müslümânlar bunların kaplarını kullanıp içle­rinde yemek yiyebilir miyiz? Yine Ben bir av sahasında bulunuyorum, yayımla, okumla öğretilmemiş köpeğimle, öğretilmiş köpeğimle av yapabilir miyim? Benim için iyi ve doğru olan nedir? diye sordum.

Allah'ın Peygamberi (S) şöyle cevâb verdi:

—  "Kitâb ehli kaplarına âid zikrettiğin sorunun cevâbı şöyledir: Eğer siz kitâb ehli kaplarından başka yemek kapları bulursanız, on­ların kaplarından yemeyiniz! Eğer onların kaplarından başka bula­mazsanız, kitâb ehlinin kaplarını yıkayıp, onların içinde yiyiniz. (Av mes'elesine gelince:) Yayınla, okunla Allah adını anarak avlarsan, onu ye! Allah adını zikrederek öğretilmiş köpeğinle avladığın avın etini de ye! Öğretilmemiş köpeğinle avladığında avı (diri iken) yeti­şip boğazlarsan, onu da ye!"

 
Buhari - KITABU'Z-ZEBAIH VE'Ş-SAYD - 4
14262

Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

Ebû Talha radıyallahu anh’ın hasta bir erkek çocuğu vardı. Ebû Talha evde değilken çocuk öldü. Eve döndüğü zaman:

“Oğlumun durumu nedir?” diye sordu.

Çocuğun annesi Ümmü Süleym:

O şimdi eskisinden daha rahat, dedi. Akşam yemeğini hazırlayıp getirdi.Ebû Talha yemeğini yedi sonra da hanımıyla yattı. Daha sonra hanımı ona “Çocuğu defnediniz” dedi.

Ebû Talha sabahleyin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gitti ve olup biteni anlattı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Bu gece ilişkide bulundunuz mu?” diye sordu.

Ebû Talha:

Evet, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım, bu ikisine mübârek kıl” diye dua etti.

(Zamanı gelince) Ümmü Süleym bir erkek çocuk doğurdu. Ebû Talha bana:

“Çocuğu al, Peygamber’e götür” dedi. Ümmü Süleym de bir miktar hurmaverdi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Çocuğun yanında herhangi bir şey var mı?” diye sordu. Ben: Evet, bir kaç hurma var, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hurmaları ağzına alıp çiğnedi. Sonra çıkarıp çocuğun ağzına koydu ve damağını hafifçe oğdu, adını da Abdullah koydu.

Buhâri, Cenâiz 42, Akîka 1; Müslim, Edeb 23; Fezâilü’s-sahâbe 107

Buhârî’nin bir rivayetine göre Süfyân İbni Uyeyne; “Ensardan bir kişi (İbâye İbni Rifa’a) Abdullah’ın dokuz çocuğunu gördüğünü, hepsinin de Kur’an’ı okuyan ve mânasını anlayan kimseler olduğunu söylemiştir.” Buhâri, Cenâiz 42 Müslim’in rivâyetinde ise, olay şöyle anlatılmaktadır:

Ebû Talha’nın, Ümmü Süleym’den olma bir oğlu vefat etti. Ümmü Süleym, ev halkına:

Ebû Talha’ya Ben haber vermedikce, oğlu hakkında hiç biriniz bir şey söylemeyiniz! diye tenbihledi. Sonra Ebû Talha eve geldi. Ümmü Süleym akşam yemeğini getirdi. Ebû Talha yemeğini yedi. Yemekten sonra Ümmü Süleym, eskiden olduğundan daha güzel süslendi. O da hanımıyla yattı. Ebû Talha’nın karnı doyup tatmin olduğunu görünce Ümmü Süleym ona: Ey Ebû Talha, bir millet, bir aileye emânet bir şey verseler de, sonra emânetlerini isteseler, iade etmeyebilirler mi, ne dersin? dedi.

Ebû Talha:

Hayır, (vermemezlik edemezler) dedi.

Ümmü Süleym:

O halde oğlunu geri alınmış böyle bir emânet bil, dedi.

Ebû Talha kızdı ve:

Mademki öyle, niçin hiç bir şey olmamış gibi davrandın? Şimdi de tutmuş,oğlumun durumunu bana haber veriyorsun, öyle mi? dedi. Derhal kalkıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gitti ve olanı biteni olduğu gibi haber verdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Geçen gecenizi Allah hakkınızda bereketli kılsın” buyurdu.

Ümmü Süleym hâmile kaldı.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir sefere çıkmıştı. Ümmü Süleym de bu sefere iştirak etmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem seferden döndüğünde Medine’ye gece girmezdi. Medine’ye yaklaştıklarında Ümmü Süleym’i doğum sancıları tuttu. Bu sebeple Ebû Talha onun yanında kaldı, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yoluna devam etti. Ebû Talha şöyle demeye başladı:

Rabbim! Sen çok iyi bilirsin ki Ben, Resûlün ile beraber Medine’den çıkmaktan, onunla beraber Medine’ye girmekten son derece memnun olurum. Fakat bu defa bildiğin sebepten takılıp kaldım.

Bunun üzerine Ümmü Süleym:

Ebû Talha! Şimdi artık sancım kalmadı. Sen git, dedi.

(Enes diyor ki) Biz yolumuza devam ettik. Medine’ye geldiklerinde Ümmü Süleym’i yine doğum sancısı tuttu ve bir erkek çocuk doğurdu. Annem (Ümmü Süleym) bana:

Enes, bu çocuğu sen sabahleyin Resûlullah’a götürmeden kimse emzirmesin, dedi. Sabahleyin Ben çocuğu alıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e götürdüm. Resûlullah’ın elinde bir dağlama âleti vardı. Beni görünce: Herhalde Ümmü Süleym doğum yaptı, buyurdular. Evet, dedim. Hemen elindeki dağlama âletini bıraktı. Ben de çocuğu kucağına verdim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Medine’ye has acve hurmasından bir tane istedi. Onu ağzında iyice çiğnedi, sonra da çocuğun ağzına çaldı. Çocuk yalanmaya başladı. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Medinelilerin hurma sevgisine bakın!” buyurdu. Çocuğun yüzünü okşadı ve ona Abdullah adını verdi.

Buhâri, Cenâiz 42, Akîka 1; Müslim, Edeb 23; Fezâilü’s-sahâbe 107