Arama Sonuçları ki bu

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/560-ki-bu/1640

NoHadis MetniKaynak
14479

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan
Ebû İshâk Sa’d b. Vakkâs (ra) anlatıyor:
Veda Haccı senesinde Resûlullah, ağır hastalığım sebebiyle beni ziyarete
geldi. Ben:
–Yâ Resûlallah, hastalığımın ne kadar ilerlediğini görüyorsun. Ben zengin
biriyim ve bir kızımdan başka da mirasçım yok. Malımın üçte ikisini sadaka
olarak dağıtayım mı, dedim.
–Hayır, öyle yapma, buyurdu.
–Yarısını vasiyet edeyim, dedim. Peygamber yine:
–Hayır, dedi.
–Yâ Resûlallah, malımın üçte birini vasiyet edeyim mi, dedim.
–Evet, üçte biri yeterlidir, hatta üçte biri bile çoktur; zira mirasçılarını zengin
olarak bırakman, onları halka el açacak bir hâlde fakir bırakmandan daha
hayırlıdır. Allah rızasını gözeterek eşinin ağzına koyduğun lokmaya varıncaya
kadar, onlar için yaptığın her türlü harcamadan dolayı sevap kazanırsın,
buyurdu. bunun üzerine:
–Yâ Resûlallah, ashâb seninle Medine’ye dönerken ben Mekke’de kalacak
mıyım, diye sordum. Resûl-i Ekrem:
–Mekke’de kalmayacaksın, daha yaşayacak ve Allah rızası için iyi şeyler
yapmaya muvaffak olacak ve yükseleceksin. Allah’ın seni uzun ömürlü
kılmasını dilerim. (Senin fetihlerinle) Müslümanlar fayda görsün ve inkârcılar
zarara uğrasın. Yâ Rabbi, ashâbımın hicretlerini tamamla ve onları geriye
çevirme. Asıl zavallı olan Sa’d b. Havle’dir, buyurdu.
Mekke’de öldüğü için Resûlullah ona hep acırdı.
(

B1295 Buhârî, Cenâiz, 36; M4209 Müslim, Vasiyye, 5
14480

Ebû Hüreyre Abdurrahmân b. Sahr’dan (ra)
rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Allah, sizin cüsselerinize ve şekillerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar.
 

(M6542 Müslim, Birr, 33)
14481

Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş’arî (ra) anlatıyor:
Resûlullah’a , kahramanlık taslamak, kabilecilik yapmak ve
gösteriş yapmak maksadıyla savaşanlardan hangisinin
Allah yolunda olduğu soruldu. Resûlullah :
kim, İslâm Dini’nin yükselmesi için savaşırsa, işte o,
Allah yolundadır, karşılığını verdi.

M4920 Müslim, İmâre, 150; B7458 Buhârî, Tevhîd, 28
14237

Zirr İbni Hubeyş şöyle dedi;

Mestler üzerine nasıl mesh edileceğini sormak üzere Safvân İbni Assâl radıyallahu anh’ın yanına gitmiştim. Bana:

Zirr! Niçin geldin? diye sordu. Ben de: İlim öğrenmek için, deyince şunları söyledi: Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Ben de: Büyük ve küçük abdestten sonra mestler üzerine nasıl mesh edileceğikafamı kurcaladı. Sen de Hz. Peygamber’in ashâbından olduğun için, onun bu konuda bir şey söylediğini duydun mu diye sormaya geldim, dedim. Safvân: Evet, duydum. Resûl-i Ekrem seferde bulunduğumuz zaman mestleri üçgün üç gece çıkarmamayı, büyük ve küçük abdest bozduktan, uyuduktan sonra bile mestlere meshetmeyi, ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi, dedi. Onun sevgiye dair bir şey söylediğini duydun mu? diye sordum. Evet, duydum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir sefere çıkmıştık. Biz onun yanındayken bir bedevî kaba sesiyle: Muhammed! diye bağırdı.

Hz. Peygamber de onun sesine yakın bir sesle:

“Gel bakalım”, dedi.

Bedevîye dönerek:

Yazıklar olsun sana! Hz. Peygamber’in huzurunda bulunuyorsun. Kıs sesini! Yüksek sesle bağırmanı Allah yasakladı, dedim.

Bedevî:

Vallahi sesimi kısmam, dedi ve Resûl-i Ekrem’e: Birilerini seven, ama onlarla beraber olacak kadar iyiliği bulunmayan kimse hakkında ne dersin? diye sordu.

Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Bir kimse, kıyamet gününde, sevdikleriyle beraberdir.” Safvân İbni Assâl sözüne devamla dedi ki: Hz. Peygamber bu konuda uzun uzun konuştu. Hatta bir ara batı taraflarında bulunan bir kapıdan bahsetti. “Kapı yaya yürüyüşüyle kırk yıl veya yetmiş yıl (yahut râvinin hatırladığına göre süvari gidişiyle kırk veya yetmiş yıl) genişliğindedir”, buyurdu.

Şamlı muhaddislerden Süfyân İbni Uyeyne şöyle dedi:

Allah gökleri ve yeri yarattığı gün, bu kapıyı tövbe için açık olarak yaratmıştır. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır.
Tirmizî, Daavât 98. Ayr ca bk. Tirmizî, Tahâret, 71; Nesâî, Tahâret 97, 113;ı İbni Mâce, Fiten 32
14483

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
kişinin (camide) cemaatle kıldığı namaz, evinde veya dükkanında kıldığı
namazdan yirmi küsur kat üstündür. Şayet bir kimse güzelce abdest alır,
sırf namaz kılmak maksadıyla camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı
her adımla onun derecesi yükselir ve günahı bağışlanır. Camiye girince de
namaz için oturduğu müddetçe sanki namazdaymış gibi sayılır. Namazı
kıldığı yerde kaldıkça kimseye sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı
(yahut günah işlemediği) takdirde, melekler onun için şöyle dua eder:
“Allah’ım, sen bu kişiye rahmet et. Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, onun
tövbesini kabul et.”
 

(M1506 Müslim, Mesâcid, 272; B477 Buhârî, Salât, 87)
14240

Ebû Nüceyd İmrân İbni Husayn el-Huzâî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Cüheyne kabilesinden zina ederek gebe kalmış bir kadın Peygamber aleyhisselâm’ın huzuruna geldi ve:

Yâ Resûlallah! Cezayı gerektiren bir suç işledim. Cezamı ver, dedi.

bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm kadının velisini çağırttı. Ona:

bu kadına iyi davran! Doğum yapınca bana getir!” buyurdu.

Adam Resûl-i Ekrem’in buyurduğu gibi yaparak kadını doğumdan sonra getirdi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kadının üzerine elbisesinin iyice bağlanmasını emretti; sıkı sıkıya bağladılar. Sonra Peygamber aleyhisselâm’ın emri üzerine taşlanarak öldürüldü. Daha sonra Resûl-i Ekrem kadının cenaze namazını kıldı.

Hz. Ömer:

Yâ Resûlallah! Zina etmiş bir kadının namazını mı kılıyorsun? diye sorunca Hz. Peygamber şunları söyledi: “O kadın öyle bir tövbe etti ki, şayet onun tövbesi Medine halkından yetmiş kişiye taksim edilseydi, hepsine yeterdi. Sen Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için can vermekten daha üstün bir şey biliyor musun?”
Müslim, Hudûd 24. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 24; Nesâî, Cenâiz 64
14242

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiden Allah Teâlâ hoşnut olur. bunlardan biri Allah yolunda savaş ederken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehid düşer.”

Buhârî, Cihâd 28; Müslim, mâre 128, 129. Ayr ca bk. Nesâî, Cihâd 38 ibni Mâce, Mukaddime 13
14243

Ebû Mâlik Hâris İbni Âsım el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.”

Müslim,Tahâret 1. Ayr ca bk.Tirmizî, Daavât 86ı
14244

Ebû Saîd Sa’d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Medineli müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar verdi. Verebileceği şeyler tükenince onlara şöyle hitab etti:

“Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lutufta bulunulmamıştır.”

Buhârî, Zekât 50, Rikak 20; Müslim, Zekât 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28; Tirmizî, Birr 77; Nesâî, Zekât 85
14475

Ümmü Abdullah künyesi ile anılan mü’minlerin annesi Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: Bir ordu harp etmek için Kâbe’ye yürüyecek; sahraya geldiklerinde ise ordudakilerin hepsi yerin dibine geçirilecek. Âişe der ki: “Ey Allah’ın Resûlü, neden hepsi yerin dibine geçirilsin ki? İçlerinde, ticaret için yola çıkanlar olduğu gibi onlardan olmadığı hâlde yollarda orduya katılanlar da vardır, dedim. Resûlullah : Hepsi birden yerin dibine geçirilirler ve kıyamet günü niyetlerine göre haşrolunurlar.” buyurdu.

B2118 Buhârî, Büyû’, 49; M7244 Müslim, Fiten, 8