Arama Sonuçları de onlardan

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/56418-de-onlardan/80

NoHadis MetniKaynak
12979 Hilafet beni Ümeyyede deva eder, bir defa ellerinden (Abbasilerce) süratle çakilip alınıncya kadar. onlardan çıkınca da hayattan hayır yoktur.Ramuz el e-hadis, 472. sayfa, 5. hadis
13290 Ya Abbas sen Benim amcamsın, babamın yarısısın. Ehli Beytimin de hayırlısısın. Benden sonra geri kalanlar içinde sene yüz otuz beş olunca senin evlatların halife olurlar. Saffah onlardandır. Mansur onlardandır. Mehdi onlardandır.Ramuz el e-hadis, 497. sayfa, 9. hadis
13316 Ya Aişe (r.a) dinlerini tefrikaya verip, bölük olanlar, bunlar bu ümmetin bid'at ehlidir. Ehli heva ve ehli delalettir. Ya Aişe, muhakkak ki her günah sahibi için tevbe vardır. Ancak heva ve bid'at ashabı hariç. Ben onlardan beriyim, onlar da Benden beridir.Ramuz el e-hadis, 500. sayfa, 2. hadis
13369 Kıyamet günü bir adam mizana getirilir. Sonra doksan dokuz sicil defteri getirilir ki, onlardan her sicil göz alasıya günahla doludur. Mizanın bir gözüne bunlar konur, sonra onun için bunun gibi bir kağıt çıkarılır. Baş parmağı ile diğer parmağının yarısı üzerinde onu tutar. Onda "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû" vardır. O diğer kefeye konulur da bu bütün hata ve günahlarını bastırır.Ramuz el e-hadis, 505. sayfa, 2. hadis
13372 Kötü ulema, kıyamet günü divana getirilirler ve Cehennem ateşine atılır ve onlardan biri Cehennemde merkebin değirmen taşı etrafında dönmesi gibi, bağırsakları ile döner. Kendisine denilir ki: "Eyvah sana, biz senin yüzünden hidayet bulduk. Nedir bu halin?" der ki: "Ben, size men ettiğim şeyi kendim yapıyordum."Ramuz el e-hadis, 505. sayfa, 5. hadis
13402 Şark tarafından bir cemaat meydana gelir. Kur'an okurlar hançerelerinden aşağı geçmez. onlardan bir taife inkıraz bulsa, diğer taife zuhur eder. Son partileri deccal ile beraber olurlarRamuz el e-hadis, 508. sayfa, 5. hadis
13444 Ehli nar Cehennemde büyür. Öyle ki, onlardan birini kulağının yumuşağı ile omuzu arası yedi yüz yıllık yol olur. Cildinin kalınlığı ise yetmiş arşındır. Azı dişi de Uhud gibidir.Ramuz el e-hadis, 512. sayfa, 5. hadis
13465 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Sabahleyin, akşamleyin, uyurken on defa: "Lâ havle velâ kuvvete illâ Billah" diyen ümmetine haber ver ki, uykuları sırasında dünya belaları, geceleyin şeytanın hileleri, sabahleyin gazabım onlardan kaldırılır."Ramuz el e-hadis, 514. sayfa, 3. hadis
13466 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Ey Adem oğlu Beni kendi kendine zikredersen Ben de seni kendi yanımda zikrederim. Sen Beni topluluk arasında zikredersen, Ben de seni topluluk arasında onlardan daha efdal ve ekrem olarak zikrederim. Eğer Bana bir karış yaklaşırsan Ben de sana bir arşın yaklaşırım. Eğer Bana bir arşın yaklaşırsan Ben sana bir kulaç yaklaşırım, eğer Bana yürüyerek gelirsen Ben sana koşarak gelirim."Ramuz el e-hadis, 514. sayfa, 4. hadis
14228

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan

hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: —Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100