No | Hadis Metni | Kaynak |
13433 | Sizden birinin her mafsalı başına her gün bir sadaka icab eder. Her namaz ona sadakadır. Oruç sadakadır, hac sadakadır, tesbih sadakadır, tekbir sadakadır, tahmid sadakadır. Sizden birinin "duha"nın iki rek'atını kılması bunların yerine kafi gelir. | Ramuz el e-hadis, 511. sayfa, 5. hadis |
13489 | Allah (z.c.hz.) buyurur: "Ben namazı, azametim için tevazu eden, halkıma kibir etmeyen, gününü zikir ile geçiren, günahına mu'sır olmayıp istiğfarla yatan, aç doyuran, garibi koruyan, küçüğe merhamet eden, büyüğe saygı gösteren kimseden kabul ederim. İşte o Benden isterse Ben ona veririm. Bana dua ederse kabul ederim. Bana tazarru ederse ona merhamet ederim. Benim nazarımda onun misali, Cennetlerde firdevs misalidir ki, meyvaları bozulmaz ve hali değişmez." | Ramuz el e-hadis, 517. sayfa, 2. hadis |
13529 | Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi. | Ramuz el e-hadis, 520. sayfa, 8. hadis |
13760 | Bir şey içtiklerinde üç nefeste içerlerdi ve: "Bu daha afiyetli, hazmı daha kolay ve dertten beri olmak için daha uygundur" buyururlardı. | Ramuz el e-hadis, 536. sayfa, 2. hadis |
13792 | İhvanından birini üç gün görmeyince onu sorardı. Şayet sefere gitmiş ise onun için dua ederdi. Orada ise evine giderdi. Hasta ise ziyaret ederdi. | Ramuz el e-hadis, 538. sayfa, 5. hadis |
13814 | Oruçlu olduklarında birine emrederlerdi, yüksek bir yerden güneşin battığını haber versinler diye, "güneş battı" deyince de iftar ederlerdi. | Ramuz el e-hadis, 539. sayfa, 11. hadis |
13856 | Ekseri orucu Pazartesi ve Perşembe idi. Bu husus kendisinden sorulduğunda şöyle buyururlardı: "Ameller Pazartesi ve Perşembe günleri sunulur. Her müslüman mağfiret olunur. Ancak birbirlerini terkeden kişiler müstesna. Allah teala "onları geri bırakın" buyurur. | Ramuz el e-hadis, 542. sayfa, 10. hadis |
13857 | Orucunun ekserisi Cumartesi ve pazar günleri idi ve şöyle derdi: Bu günler müşriklerin bayram günüdür. Onlara muhalif hareket etmeyi severim. | Ramuz el e-hadis, 542. sayfa, 11. hadis |
13918 | "Eyyamül Bîyz" (ayın ortasında 13.14.15'inci günler tutulan üç günlük oruç) orucunu ne hazerde, ne de seferde bırakmazlardı. | Ramuz el e-hadis, 546. sayfa, 6. hadis |
13934 | Hastayı ancak üç gün sonra ziyaret ederlerdi. | Ramuz el e-hadis, 547. sayfa, 4. hadis |