No | Hadis Metni | Kaynak |
8719 | Allah'dan ötürü birbirlerine sevgisi olanlar, kırmızı yakuttan bir kule üzerinde bulunurlar. O kulenin üzerinde 70,000 köşk mevcuttur. Onlar yukarıdan Cennete baktıklarında yüzlerinin ışığı, Güneşin dünyaya verdiği ışık gibi olur. Cennet ehli "Haydi onları seyredelim" diye seyre çıkarlar. Onların üzerlerinde yeşil sündüsten elbiseler ve alınlarında da: "bunlar Allah uğrunda birbirini sevenlerdir" diye yazılır. | Ramuz el e-hadis, 107. sayfa, 3. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da Güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
9056 | "Siyamı Biyd" (Kameri ayın 13. 14. 15inci günleri orucu) denmesi şunun içindir ki: Adem (a.s.) yeryüzüne inince Güneşten yandı karardı. Allah (z.c.hz)'i ona oruç tutmasını emretti. İlk gün oruç tuttu bedeninin üçte biri, ikinci gün ise üçte ikisi, üçüncü gün ise tamamı beyazlaştı. Bu sebeble "Biyd" diye isimlendi. | Ramuz el e-hadis, 139. sayfa, 7. hadis |
9226 | Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra Güneşin garbten doğma vakti gelir. | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 9. hadis |
9251 | Size, münafığın namazını haber vereyim mi? Onun ikindi namazını, Güneş sığırın karnındaki yağ gibi sararıncaya kadar geciktirmesidir. | Ramuz el e-hadis, 164. sayfa, 6. hadis |
9367 | Hergangi bir kadın, kocasının evinden, onun izni olmaksızın çıkarsa, kocası kendisinden razı oluncaya kadar, Güneşin ve ayın üzerine doğduğu her şey ona lanet eder. | Ramuz el e-hadis, 177. sayfa, 11. hadis |
9602 | Sabah namaz kıldığı yerde, Güneş çıkıncaya kadar zikreden kimse, rızkını arama hususunda afakı dolaşan kimseden daha büyük bir iş yapmış olur. | Ramuz el e-hadis, 199. sayfa, 3. hadis |
9977 | Gaflet şu üç halde olur: Aziz ve Celil olan Allah'ı zikirde gaflet, sabah namazını kıldıktan Güneş doğuncaya kadar geçen zamandaki gaflet (Bu arayı zikirsiz geçirmesi) ve bir kimsenin borcunun kendi gücünü yenecek kadara getirmesindeki gaflet. | Ramuz el e-hadis, 225. sayfa, 10. hadis |
10183 | Hicret iki türlüdür: İkisinden biri, senin günahları terketmendir. Diğeri ise Allah ve Resulüne hicret etmendir. Hicret, tövbenin kabulu devam ettikçe, kesilmez. Ve Güneş garbtan doğuncaya kadar tövbe de makbul olmakta devam eder. Doğunca da, herkesin kalbi, içinde bulunduğu hal üzere mühürlenir ve insanlara amel kafi gelir. (İyi ise iyi, kötü ise kötü tarafa yazılır) | Ramuz el e-hadis, 239. sayfa, 10. hadis |
10218 | Allah (z.c.hz) lerinin buyurduğu "Yevmi Mev'ud" arefe günüdür. "Şahid" de Cuma günüdür. Cumadan efdal bir güne, Güneş ne doğmuş, ne de batmıştır. Ve o günde öyle bir saat vardır ki, bir müslüman ona rastlar da Allah'a hayır dua ederse, muhakkak Allah onu kabul eder ve bir şeyden sığınırsa Allah onu ondan korur. | Ramuz el e-hadis, 241. sayfa, 15. hadis |