No | Hadis Metni | Kaynak |
8756 | Nutfe rahimde yerleşim üzerinden kırk gün geçtiğinde, rahim meleği gelir, kemiğini, etini, kanını, kılını, derisini, kulağını, gözünü, yani her şeyini teşekkül ettirir. Sonra sorar: "Ya Rabbi kız mı olacak, erkek mi? Şaki mi, mü'min mi? Ve ne zaman ölecek?" Bunların cevapları söylenir ve bir deftere yazılıp dürülür. Kıyamete kadar da açılmaz. | Ramuz el e-hadis, 109. sayfa, 13. hadis |
8790 | Sizlerden biri mescidde iken şeytan gelir, onunla oynamaya başlar. Adamın hayvanı ile oynadığı gibi. Adam mücadele etmeyip ona teslim olduğunda, yellenme taklidi yapıp da alay edenler gibi, o taklidi yapar, adamı fitneye uğratmak için. Böyle bir şey olduğunda şüphelenip de namazı terkederek camiden çıkmayın. Ne zaman koku veya ses işitirseniz o zaman başka. | Ramuz el e-hadis, 112. sayfa, 7. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "Yarabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "Tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
8862 | Cennet ehli Allah'ın huzuruna iki defa girer. Allah onlara Kur'an okur. Onlardan Herbiri o mecliste, amellerine göre inci, yakut, zümrüt, altın ve gümüşten minberler üzerinde otururlar. Gözleri hiç bir zaman bu kadar aydın olmamıştır. Ve dinlendikleri Kur'an gibi de hiç bir şey dinlememiş ve hoşlanmış değildir. Bunun tekrarına kavuşmak ümidiyle ertesi günü bekler halde yerlerine dönerler. | Ramuz el e-hadis, 120. sayfa, 3. hadis |
9003 | Riyanın azı da şirktir. Kim Allahın bir dostuna düşmanlık ederse, Allah'a harp açmış olur. Muhakkak ki, Allah, Ebrar, Etkiya ve Ahfiyayı sever. Onlar öyle kimselerdir ki: gözden uzak olunca aranmazlar. Hazır bulundukları zaman çağrılmazlar ve tanınmazlar. Bunlar hidayet nurlarıdır. Ve karanlık yerlerden çıkarlar. | Ramuz el e-hadis, 134. sayfa, 4. hadis |
9075 | Ahir zamanda ümmetim üzerine şiddetli bir bela zuhur eder. Bundan ancak iki sınıf kurulur: Biri Allah'ın dinini tanır ve onun için lisan ve kalbi ile mücadele eder. İkinci ise dinini anlamış, dinlemiş ve tasdik etmiştir. (Yani cahil kalanlar bu belada tehlikededir) | Ramuz el e-hadis, 141. sayfa, 1. hadis |
9108 | Ben sizin önünüzden "Havza" varıp, sizi arayacağım. Kim ki Beni orada bulur ve Havzı kevserden içerse bir daha susamaz. Öyle kimseler gelecek ki, Ben onları, onlar da Beni tanıyacak. Fakat kendileriyle aramız açılacak. Soracağım. Niye böyle? Denilecek ki: "Onlar senden sonra yaramaz işler yaptılar?" O zaman Ben onlara sahip çıkmıyacak ve benden sonra (dini) değiştirenlere "uzak , uzak olun" diyeceğim. | Ramuz el e-hadis, 145. sayfa, 2. hadis |
9152 | (Birisi sordu: Hangi sadaka sevap bakımından büyüktür?) Sen genç, sıhhatlı, paraya kıyamazken, paranın yokluğunda fakirliğe düşeceğinden korktuğun, ölümü hiç düşünmediğin zaman verdiğin sadaka (Sevab bakımından) büyüktür. | Ramuz el e-hadis, 150. sayfa, 10. hadis |
9188 | Allah Teala Hz. Musa (a.s.)'a: "Ey Musa evinde seninle beraber oturmamı istermisin?" diye vahyetti. O hemen secdeye kapandı. Sonra: "Ey Rabbim, evimde benimle nasıl kalırsın?" dedi. Allah Teala: "Ey Musa, sen bilmezmisin ki, Ben, Beni zikredenin yanında olurum. Ve kulum Beni nerede ve ne zaman ararsa bulur" buyurdu. | Ramuz el e-hadis, 156. sayfa, 1. hadis |
9226 | Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın harab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. Taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir. | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 9. hadis |