No | Hadis Metni | Kaynak |
8766 | İbrahim (a.s.) sordu: "YArabbi sana hamd edenin mükâfatı nedir?" Allah Teala buyurdu ki: "Hamd şükrün başıdır ve arşa çıkarılır." "Seni tesbih edenin ecri nedir?" "Tesbihin mükâfatını ancak Ben veririm. Kul bunu anlamakta acizdir." | Ramuz el e-hadis, 110. sayfa, 7. hadis |
8825 | Sizin amelleriniz kabirde yatan akrabalarınıza duyrulur. İyi ise sevinirler. Fena ise şöyle dua ederler: "YArabbi sen ona ilham et, taatınla amel etsin". | Ramuz el e-hadis, 115. sayfa, 8. hadis |
8856 | Cennet ehli Cennetteki makamlarına yerleşir ve Cuma'dan Cuma'ya Allah'ı ziyarete giderler. Onlara Arşı Rahman aşikâr olup, Allah'ı görürler. Bu Cennet bahçelerinden birinde olur. Ve herkes derecesine göre bir minbere yerleşir. En aşağısının yerleri misk tepelerindedir. Ve bunlar kendi hallerini diğerlerinden aşağı görmezler. Soruldu ki: "Rabbimizi görecek miyiz?" Buyurudu ki: "Evet, ayın 14'üncü gününde görülmesinde, ya da güneşin görülmesinde nasıl hilâf yoksa, (veya bunları nasıl izdihamsız görüyorsanız) öyle Rabbinizi göreceksiniz." Allah (z.c.hz.) onlara ayrı ayrı muhatap olur. Ve hatta bazılarına dünyadaki bazı sözlerini hatırlatır. Kul: "YArabbi mağfiret etmemiş miydin?" der. Allah: "Ettim de onunla buraya geldin" buyurur. O esnada iki bulut öyle güzel kokular serper ki, kimse böylesini görmemiştir. O zaman Allah Tealâ buyurur ki: "Haydi kalkın ikram edeceğim şeylerin başına." O zaman kalkıp cennetin çarşılarına gelirler. Bu çarşılarda aklın tasavvur edemiyeceği şeyler vardır. Orada ne para verilir, ne de yüklenilir. Sadece emredilir. İşte orada biz birbirimizle karşılaşacağız. Derecesi üstün olanların elbisesi başka olur. Ve birinin gözüne bu ilişince kendi elbisesi de derhal fevkalâde olur. Çarşılardan yerimize döneriz. Ailelerimiz: "Başka bir şekilde güzelleşip geldiniz" derler. Biz de deriz ki: "tabii güzelleşip gelmek hakkımızdır. Zira Rabbımızı ziyaretten geliyoruz." | Ramuz el e-hadis, 118. sayfa, 8. hadis |
8887 | Rabbiniz de birdir, babanız da birdir. Dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Acem, Acemin de Arab üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Yine kızılın kara üzerine, karanın da kızıl üzerine üstünlüğü yoktur. Hiç bir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Yalnız takva bakımından biri diğerine üstün olur. | Ramuz el e-hadis, 123. sayfa, 1. hadis |
9067 | Derttir. Deva değildir. ("ŞArabtan deva olur mu?" sualine karşı) | Ramuz el e-hadis, 140. sayfa, 4. hadis |
9128 | Rüyamda bir siyah koyun sürüsüne, alaca koyun sürüsünü katılmış gördüm. tabir et Ya Ebubekir (r.a): "Siyah Arabtır. Diğeri de acemden (Arabdan gayri) sana tabi olacaklardır." Seher vaktinde melek te böyle tabir etti. | Ramuz el e-hadis, 147. sayfa, 5. hadis |
9142 | Eğer beni seviyorsan, belaya sabıra hazırlan. Yemin ederim ki, Beni sevene bela, tepeden dereye gelen sudan hızlı gelir. YArabbi Beni sevene iffet nasib et. Rızkı kafi miktarda olsun. Sevmeyenin malı da evladı da çok olsun. | Ramuz el e-hadis, 149. sayfa, 9. hadis |
9184 | Şam ehli, zevceleri, çocukları, köleleri ve cariyeleri ta Arab yarımadasının sonuna kadar Allah yolunda murabıtlardır. Kim oradaki şehirlerden birine yerleşirse o da murabıttır. Kim de oranın serhadlerinden birinde oturursa o cihaddadır. | Ramuz el e-hadis, 155. sayfa, 5. hadis |
9226 | Kıyametin ilk alametleri: Deccal, İsa (a.s.)'ın inmesi, Aden toprağından bir ateşin çıkıp halkı mahşere (Şam'a) sürmesi, öyle ki onlar kaylule (öğle uykusu) yaptığı zaman o ateş bekler. (Onlar yürüyünce o da yürür). Ve bir de Duhan, Dabbe ve Ye'cüc ve Me'cücün zuhurudur. Denildi ki : "Ya Resulallah, Ye'cüc ve Me'cuc nedir?" Buyurduki: Yec'cüc ve Me'cuc bir takım ümmetlerdik ki, her biri dörtyüz binliktir. Onlardan her bir kişi etrafında, kendi sulbünden gelme bin tane göz görmedikçe ölmez. Bunlar Adem evladıdır. Ve dünyanın hArab olmasına çalışırlar. Geldiklerinde Fırat ve Dicle'den içerler. taberiye gölünü kuruturlar. Beyt'i Makdise vardıklarında ise şöyle derler: "Dünya halkını tamamen öldürdük. Şimdi de göktekilerini öldürelim." Ve oklarını göğe doğru atarlar da, o oklar kana bulaşmış alarak geri dönerler. Bunun üzerine: "Semadakileri de öldürdük" derler. O sırada İsa (a.s) ve müslümanlar Turi-Sina dağında bulunurlar. Allah, İsa (a.s)'a şöyle vahyeder: "Kullarımı Turdağı ve Eyle etrafında muhafaza et." Sonra İsa (a.s) ellerini semaya kaldırıp dua eder. Müminler de "amin" derler. Bunun üzerine Allah Ye'cüc ve Me'cücün üzerlerine "hegaf" denen ve insanların burnundan giren kurtçukları gönderir. Bu kurtçuklar onları Şam'dan Şark'a kadar sarar ve böylece Ye'cüc ile Mec'ücün hepsi ölürler. Öyleki, onların cifelerinden arz kokar. O zaman Allah, göğe emreder. Ve gökten kırbadan boşanırcasına yağmur yağar, onların cife ve kokularından arzı yıkar. İşte ondan sonra güneşin garbten doğma vakti gelir. | Ramuz el e-hadis, 160. sayfa, 9. hadis |
9431 | Ey insanlar! Şirkten sakının. Zira bu, karıncanın ayak tıpırtısından daha gizlidir. "Nasıl sakınalım Ya Resulallah?" diye sordular. Buyurdu ki: "Allahümme inna ne'ûzu bike en nüşrike bike şey'en na'lemuhû ve nestağfirüke lima la na'lem." (YArabbi! Bilerek şirk yapmaktan sana sığınır ve bilmiyerek yaptıklarımızdan da mağfiretini isteriz.) | Ramuz el e-hadis, 184. sayfa, 5. hadis |