Arama Sonuçları altın gümüş

Hızlı Erişim Linki: https://www.hadisarabul.com/hadisbul/9361-altin-gumus/20

NoHadis MetniKaynak
12322 Bir kimse öğrenmek istediği ilmi kast ederek çıkarsa, onun için Cennete bir kapı açılır. Melaike kanadlarını döşerler. Göklerin melekleri ve denizlerin balıkları onun için istiğfar ederler. Alimin abide fazileti, bedir gecesindeki ayın semadaki küçük bir yıldıza üstünlüğü gibidir. Muhakkak ki alimler Peygamberlerin varisleridir. Muhakkak ki Peygamberler altın ve gümüş miras bırakmazlar ve lakin onlar ilim miras bırakırlar. Kim ilmi alırsa nasibini almış olur. Alimin ölümü öyle bir musibettir ki, başka şeyle telafi olmaz. O, yeri kapanmıyan bir gediktir ve sönmüş bir yıldız gibidir. Bir kabilenin ölümü bir alimin ölümünden daha hafiftir.Ramuz el e-hadis, 419. sayfa, 10. hadis
12706 Kıyametin yaklaşmasındandır minberlerin, hatiplerin çoğalması, ulemanın süslere meyledip haramı helal, helali haram etmeleri ve insanların istediği gibi fetva vermeleri, altın ve gümüşlerinizi helal saymayı öğütlemeleri ve Kur'an'ı ticaret metaı edinmeleri.Ramuz el e-hadis, 448. sayfa, 10. hadis
12813 Beni Hak ile gönderene kasem ederim ki; Bu dünya tükenmez, ehline yere batmak, suret değiştirmek ve taş yağmadıkça, "Bu ne vakit olacak ya Rasulallah" dediler. Buyurdu ki; ne vakit kadınlar eğer üstüne oturacak, çengiler artacak, yalan şehadetler yapılacak. İçki aşikare olacak, namaz kılanlar ehli şirkin kabları olan altın ve gümüşten kaplarla su içecekler, ve erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla iktifa edecekler. Bu günlerde siz kendinizi çekin ve başınıza taş yağmasına hazırlıklı olun ve korkun.Ramuz el e-hadis, 458. sayfa, 7. hadis
12987 Beyaz horoza sövmeyin. Zira o Benim, Ben de onun dostuyum. Onun düşmanı Benim düşmanımdır. Beni Hak olarak baas Edene yemin ederim ki, Adem oğlulları onun yanında olanı bilse, onun tüyünü ve etini altın, gümüşle alırlardı. O, sesinin gittiği yere kadar cinni kovar.Ramuz el e-hadis, 473. sayfa, 3. hadis
13072 Sakın borcun varken ölme. Zira ahiret, hasenat ve seyyiat yeridir. Orada, karşılık ve ödeme olarak altın ve gümüş yoktur ve hiç kimseye zulüm olunmaz. (Haklar hasenattan alınarak veya günah yüklenerek karşılanır)Ramuz el e-hadis, 479. sayfa, 11. hadis
13251 Ya Ummi Ula, müjde, Müslümanın hastalığı hatalarını giderir. Ateşin altın ve gümüşün kirini gidermesi gibi.Ramuz el e-hadis, 494. sayfa, 4. hadis
13347 İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, yanında altın ve gümüşü olmayan rahat etmez.Ramuz el e-hadis, 503. sayfa, 1. hadis
13365 İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kaygıları kursakları, şerefleri malları, kıbleleri kadınları olacak. Dinleri de altın ve gümüşleri olacaktır. Bunlar halkın şerlileridir ve Allah yanında onların nasibi yoktur.Ramuz el e-hadis, 504. sayfa, 7. hadis
13475 Allah (z.c.hz.) buyurur: "Kullarıma dört hasletle in'amda bulundum; Zahireye güve musallat ettim, yoksa zenginler bunu altın gümüş saklar gibi saklarlardı. Cesede kokmayı musallat ettim, böyle olmazsa dost dostu ebediyyen gömmezdi. Mahsun olmaya teselliyi musallat kıldım, yoksa nesil kesilirdi. Ecele hükmettim, emeli uzattım, yoksa dünya harap olurdu. Maişet sahibi maişeti işine önem vermezdi."Ramuz el e-hadis, 515. sayfa, 5. hadis
14306

Ebû Sirve’a (veya Serve’a) Ukbe İbni Hâris radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir keresinde Medine’de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında ikindi namazı kılmıştım. Resûlullah selâm verip namazı bitirdi ve sür’atle yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bu telaşından endişe ettiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kısa sürede döndü, kendisinin bu acele davranışından dolayı meraklanmış olduklarını gördü ve şöyle buyurdu:

“Odamızda birazcık altın -veya gümüş- olduğunu hatırladım da beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim.”

Buhârî, Ezân 158, el-Amel fi’s-salât 18; Nesâî, Sehv 104 Buhârî’nin bir başka rivayetinde bu ifade şu şekildedir:

“Odada, sadaka (olarak dağıtılacak) bir miktar altın -veya gümüş bırakmıştım. Onun gece evde kalmasını uygun görmedim.” Buhârî, Zekât 20

Buhârî, Ezân 158, el-Amel fi’s-salât 18; Nesâî, Sehv 104