No | Hadis Metni | Kaynak |
11885 | Bir mü'minin kalbine sürur vermiş bir mü'min yoktur ki, o sürurdan Allah, Allah'a ibadet eden, Onu temcid eden, Onu tevhid eden bir melek yaratmasın. Bu mü'min kabrine girince o, mü'mine verdiği sürur gelir ve "Beni tanıdın mı?" der o da: "Sen kimsin?" der. O da şöyle cevap verir: "Ben filana verdiğin sürurum. Ben bugün senin yanlızlığında enîsin olacağım, suallerine yardım edeceğim ve sana o sabit sözü unutturmayacağım, mahşerde seninle beraber olacağım. Rabbına senin için şefaatta bulunacağım ve Cennette de yerini sana göstereceğim." | Ramuz el e-hadis, 387. sayfa, 2. hadis |
11891 | Hiç bir müslüman yoktur ki, ölür ve yakın komşularından dört ev halkı "hayrından başka bir şey bilmiyoruz" derlerse, Allah (z.c.hz.): "Ben de onun hakkındaki bildiğinizi kabul ettim ve bilmediklerinizi de mağfiret ettim" demesin, olmaz. | Ramuz el e-hadis, 387. sayfa, 8. hadis |
11906 | Hiç bir peygamber yoktur ki ümmetimde onun bir naziri olmasın. Ebu Bekir (r.a) İbrahim (a.s.)'ın Benzeri, Ömer (r.a) Musa (a.s.)'ın Benzeri, Osman (r.a) Harun (a.s.)'ın Benzeri, Ali İbni Ebu Talib (r.a) da Benim nazirimdir. Kim Meryemoğlu İsa (a.s.)'a bakmaktan sürur duyarsa Ebu Zerri'l Gıfariye (r.a) baksın. | Ramuz el e-hadis, 388. sayfa, 11. hadis |
11914 | Bende olan hayrı Ben sizden asla saklamam. Kim iffetli kalmak isterse Allah ona iffet verir. Kim mustağni kalmak isterse Allah onu ğani kılar. Kim sabr etmek isterse Allah onu sabırlı kılar. Hiç bir kimseye ata ve hayır cihetiyle "sabır" dan daha geniş ihsan verilmemiştir. | Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 7. hadis |
11916 | Seni Beni dinlemene, sana sabaha çıktığında ve akşama ulaştığında şöyle söylemeni tavsiye etmeme ne mani oluyor? "Ya hayyu ya kayyum, birahmetike esteğîsu aslih lî ve şe'nî küllihî ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin" (Ya Hayyu ya Kayyum Rahmetinden istimdad ederim. Bütün işimi islah et ve Beni göz açıp kapayacak kadar bir zaman bile nefsime bırakma) | Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 9. hadis |
11917 | Maîşeti müşkilleşmiş bir kimsenin evinden çıktığında şunu demesine ne mani var?: "Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allahümme raddinî, bi kadâike ve bâriklî fîmâ kuddiralî hattâ lâ uhibbe ta'cîle mâ ahharte ve te'hîra mâ acelte." (Allah adı ile başlar, nefsimi, malımı ve dinimi korumasını ondan dilerim. Allahım ilahi kazana Beni razı kıl ve Benim için takdir olunanı bana mübarek eyle, Ta ki senin te'hir ettiğin şeyin acilen olmasını ve acilen verdiğin şeyin de sonraya kalmasını istemiş olmayayım. | Ramuz el e-hadis, 389. sayfa, 10. hadis |
11923 | Mü'minin misali ekindir. Rüzgar onu eğmekte devam eder, mü'mine de bela gelmekte devam eder (Sallantısız olmaz, belası eksik olmaz). Münafıkın misali ise fıstık ağacına Benzer. Kazık gibidir. Hiç sallanmak bilmez, nihayet bir balta yiyesiye kadar öyle gider. | Ramuz el e-hadis, 390. sayfa, 6. hadis |
11927 | Kur'an okuyan mü'minin misali, ağaç kavunu gibidir. Kokusu da iyi tadı da iyidir. Kur'an okumayan mü'minin misali ise hurmaya Benzer. Lezzeti vardır fakat kokusu yoktur. Kur'an okuyan münafıkın misali ise reyhana Benzer. Kokusu iyidir fakat tadı acıdır. Kur'an okumayan münafığın misali ise Ebu Cehil karpuzu misalidir. Kokusu yoktur, tadı da acıdır. | Ramuz el e-hadis, 390. sayfa, 10. hadis |
11936 | Cuma günü imam hutbe okurken konuşanın misali, kitap taşıyan merkebe Benzer. Yanındakine sus diyenin de cuması yoktur. | Ramuz el e-hadis, 391. sayfa, 6. hadis |
11937 | İlmi küçüklüğünde öğrenmenin misali, taş üzerine yazılan nakışlar gibidir. İhtiyarlığında öğrenin misali ise, su üstüne yazılana Benzer. | Ramuz el e-hadis, 391. sayfa, 7. hadis |